ÜLKÜ, ÜLKÜCÜ, ÜLKÜCÜLÜK
Hepimiz biliriz ki Ülkücülük, Ülkücü Siyasetçi olduğu kadar onu sanatsal incelikleriyle yapandır, Ülkü ciddi bir insani duygudur, düşüncedir, Ahlaktır, adalettir, insani seviyenin yüksek halidir bunun farkında olanlar bu işe kalkmalıdır, bu yola, ülkü yoluna öyle ciddi, derin bir bilinçle çıkmalıdır, çıkmalıyız… Acaba öyle mi oluyor, hızlı kültürel erezyon belki biz ülkücüleri de etkiliyor olabilir… Çok dikkat etmeliyiz.. Ayrıca ülkücülük bir ideallere dayalı düşünsel bir dava olmasına rağmen, bazen lüzumundan fazla siyasete bulaşabiliyor… Ülkücülük tabiki siyasal bir davada diyebiliriz, ama ülkücülük siyaseti de aşan bir şeydir, bu şey nedir?
Ülkücülük, aslında bir idealler felsefesidir, bu felsefe, millet adına iyi olanın aranışıdır, Kızıl Elmada, bu iyilik yolundaki hedeftir, daima iyiye doğru, daima güzele doğru, daima doğrulukla doğruya doğru… Şimdi Ülkücülüğümüze dönecek olursak…
Ülkücüler siyaseti etkilemesi gerekirken, siyaset ülkücüleri etkilerse ülkümüze nasıl ulaşırız, bu nedenle bir partinin gençlik örgütü gibi olmak yerine bütün ülkücüleri kapsamak gerektiğini düşünüyorum… Ülkücü arkadaşlarımdan bu düşüncenin değerlendirmeye alınması gerektiğini rica ediyorum… Sanki bir el idealleri olanları pasifize ediyor gibime geliyor, kimseyi suçlamak da istemiyorum… Ama görünen aşırı siyasileşme, Ülkü Ocaklarını Ülkü ocağı olmaktan çıkarıyor, bir partinin gençlik örgütü olarak görülmesine neden oluyor… Bu daralma da ülkücü camiaya yansıyor… Şimdi şöyle düşünürsek…
Ülkü ocağında yetişmiş bir kişi ister sosyalist bir partide, ister sosyal demokrat bir partide, isterseniz milliyetçi partilerde yada liberal veya muhafazakar partiler de bu ideallerle görev yaptıkça, milletini kızıl elmaya ulaştırma cabası içinde oldukça bence sorun yoktur… Biz siyaset üstü bir yapıyız diyebilmek ve olmak gerektiği düşüncesi işte buradan çıkıyor.. Yani Ocak Ülkücü yetiştirme ocağı, yani bir eğitim kurumu olmalı… Bu kurum…
Bir sosyal demokrat partiye politikacı yetiştirse, orada mili değerleri yüksek, hemen şu anlaşılmasın sosyal demokratlar milli değerleri önemsemiyor, önemseyeni de var önemsemeyeni de… Böyle düşününce yazı yazamıyorum… Bakın biri şunu anlayacak biri bunu anlayacak, yazıyı kendinize göre değerlendirdiğiniz kadar, yazının ne demek istediğine göre değerlendirmeliyiz.. Konu dağılmasın.. Böyle bir sosyal demokrat partisinde ekonomik olarak adaleti sağlamaya çalışamaz mı? Çalışması gerekmez mi, bence gerekir ve ekonomik olarak en adil olmayan, adil olmayan aynı zaman da zulüm içinde olan demektir.. Ekonomik paylaşımı en kötü olan ülkelerden biriyiz, bu zulüm üretiyor, sol, sosyal demokratlarda şunu diyor, bu zulme karşıyız.. Biz ülkücüler onlar bu zulme karşı diye, karşı olamayız mı, olmamalıyız mı? Birileri zulme karşıysa, biz onları siyaseten sevmiyoruz diye, siyaseten rakibimiz diye zulme sessiz mi kalacağız? Zulüm sadece dini baskıyla, sadece ırki baskıylamı oluşur, ekonomik baskıyla, ekonomik adaletsizliklerle zulüm oluşmaz mı? Her zulümle mücadele ülkücülerin görevi değil mi? Şimdi…
Ülkücüysek, sorumluluklarımızı düşünelim mi? Bir Milletimizin huzuru refahı ve bunların adil paylaşımını sağlamak.. İki, dışardan milletin değerlerine, ister maddi, ister manevi saldırılara karşı durmak, biz ülkücülerin önemli hatalarından biride sürekli iç siyasal tartışmalara çok angaje oluyor, önceliyoruz (önem veriyoruz) bu alanda taraf oluyoruz… Oysa asıl saldırı genellikle emperyalistlerden geliyor.. O zaman… Üç eğitimin önemi, bu milli, dini, bilmi olmalıdır, ama öncelikle bilmi olmalıdır, yoksa manevi tarafımız ne kadar güçlü olursa olsun, maddi olarak dışa, başka toplumlara bağlıysak, manevi olarak bağımsız yaşayamayız… M. Kemal ne demiş, bizim en büyük özelliğimiz bağımsızlığımız olmalıdır… Bunun için Eğitim önemlidir, okumak yazmak, bunları Milli Kültürün değeri haline getirmek çok önemlidir… Son olarak Ülkücü demek…
Siyasal çekişmelerin üstünde, millet odaklı düşünmek demektir, bunun için ülkü ocakları kapılarını başka siyasal düşüncelere de açmalı, onları millileştirecek adımları atmalıdır… Tam bu noktada bir şeyide hatırlatarak yazıya son verelim… Ülkemizde dini olarak düşününce dini kendi yani Türk kültür dairesi içinde okuyan Alevilerle de acilen diyaloga geçilmelidir… Dini ekoller, yorumlar, düşünceler kültürel farklarla oluşturulurlar, bizim bizce dini okumalarımız ise Maturiti, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşi Veli, kanalından beslenerek yapılabileceğini düşünüyor… Ülkücü Gardaşlarıma Selam ve Sevgilerimi Sunuyorum…
M.Akif Gökalp 21.3.18 – vatandasfikri.com
|