BİZ KİMİZ, BİZ MİYİZ?
Ülkemizin de neredeyse 2000 km gezdim, biz biz olmaktan çıkmışız size haber veriyim dedim. Ben Ankara da oturuyorum, buradan Aksaray, Nevşehir, Aksaray, Konya üzerinden Antalya ya geçtim, bu iç bölgelerde ki illerimizde az çok bizden izler var, sömürü, haksız kazanç, gelen misafiri çarpma daha az bir seviyede… Ama Torosları indik mi iş çok degişiyor, gidenler görüyor, sistem direk sömürü üzerine kurulmuş, bir lahmacunu 10 Tl ye de satan da var, 15 Tl ye de satan, bir bardak ayranın 2 lira olduğu yerlerde var 4 lira olduğu yerlerde. Maşallah gelişmeye çalışırken kapitalist zihniyetimiz daha hızlı gelişmiş, fayda üretmeden, hizmet üretmeden kar etmeye çabuk alışmışız…
Antalya'nın Kaş ilçesi gördüğüm pahalı yerlerden birisi, orada bir abiyle karşılaştım, yerlisiymiş Kaş'ın, dediği şu oğlum kolay para kazanma bizi ne hallare düşürdü baksana, bir bardak su 2 lira, bir bardak çay 3-4 lira, bir lahmancun 10-12 lira bizde agız tadıyla bir şeyler yiyemez olduk, kapitalist sistem hepimizi rahatsız ediyor dedi, biz bu abiye yol soralım diye selam vermiştik, anladık ki oda kendi ilçesinde kendisini yabancı hissediyor.
Degerlerden her uzaklaşış, içinde yaşadığımız topluma yabancılaşış demektir. Fikri Adil
Oradan biraz daha ilerledik, bir çadır kampı levhası üzerine çadırımızı kurmak için döndük gece olduğu için pek fazla bir şey göremiyorduk, güneş çıktığında anladım ki, bizim sokak kenarlarında ki otopark deynekcilerinin yaptığını yapan birileri kamp hikayesi ile bizi kekledi, 60 lira aldı bir çadır 40 lira küçük olduğu için öbürü ise 20 lira kendimi sömürülmüş hissettim iliğime kadar. Allahın arazisi, uyanık birisi kısmen sahiplenmiş kamp yeri diye isim vermiş bizim keklenmemiz için zemin hazır… da benim keklenmemi engelleyecek devletin görevlileri nerede? Neyse hayırlısı dedik devam ettik yola… Yolumuz düştü Bodrum'a burada kendimi o kadar yabancı hissettim ki, ne giyimleriyle, ne yaşam tarzlarıyla, ne tavırlarıyla kendimi sonuna kadar yabancı hissettirdi bu ilçe bana, orada bir iki Cami gördüm ve bunlar bana ülkemde yani Türkiye de yaşadığımı hissettirdi…
Devam ettik geldik Fethiye Ölü denize, orada bir çadır kampı internetten bularak gittik, daha düzenli, daha makul bir ortam. Komşumuz çadırdan birisi bize hoş geldiniz dedi, bizde sagolun hoş bulduk dedik. Bir samimi karşılama, bu içtenlik bizim havamız dı bunlar sağolasın birdenbire bizim havamız esti, rahat bie nefes aldık bizde. Tanıştık sohbet ettik adı Erdogan mış, Giresunluymuş, Istanbul da yaşarmış, TCDDY'dan emekliymiş, sagolsun nerede yaşarsa yaşasın bizim havamızı estiriyor olması beni sevindirdi. Ben yarın buradan devam edecegiz dedim, adam sabah erinmemiş bizim hareketlerimize göre hazırlığını yapmış ve bize dediki, buyrun kahvaltı yapın öyle yola çıkın, abi zahmet vermeyelim dedim, ne zamandır bir şeyler ikram etmek zahmet oldu be kardeşim dedi. Ben de içimden işte biz buyuz dedim, bir bardak sudan nasıl para kazanırım hesabının yapıldığı yerlerde Erdogan abimiz bize tam teşekküllü bir sofra hazırlamış. En olmadık yerde, bize bizi hatırlattığı için Erdogan abimden Allah razı olsun.
Sonra İzmir oradan Afyon üzere Ankara ya dönüşte birde ne göreyim, yine bizi haykıran biz tesis adı hayrat tesisi, Bayat ilçesi yakınlarında, mescidi, tuvaleti, çeşmesi, dinlenme yeri tam teşekküllü bir tesis üstelik ücretsiz, ne tuvaleti kullandın diye para istiyorlar, nede çeşmesinden su içtin diye…
Bizim biz olmaktan çıkmaya başladığımız şu günlerde bize bizi hatırlatan bu insanlara şükranlarımızı, saygılarımız sevgilerimiz sunuyorum, benim ve milletim adına…
Kültürel degerimizi kültürün temel taşları yapmazsak, yapamazsak bizim, biz gibi bie yaşamsal alan kurmamız çok zor görünmektedir. İki insanı düşünelim susayan biri gelsede su satsam, para kazansam, birisi de susayan yolda, zorda kalana yardım etsem de sevap kazansam diyen, biz hangisindensek, o yolun yolcusuyuz demektir. Bize selamlaşmak, sevap kazanmak, paylaşmak, zorda darda kalana yardım etmek yakışmaz mı? Ayrıca kendimize biz diyemezsek, toplumsal yaşayış içinde nasıl yardımlaşacağız, paylaşacağız, dayanışma sağlayacağız, işte sömürü sistemi olan kapitalizm, bizi bir birimize sömürttürerek aslında toplumsallaşmayı öldürüyor. Oysa rahmetli M.Akif bir şiirinde ne diyor! "Toplumdan uzaklaşmak uzaklaşmaktır Allah'tan" daha ne desin…
Biz biz olmayamı çalışacağız yoksa kapitallizmin tuzagına düşerek en temel ihtiyaçlar üzerinden bile birbirimizi sömürecekmiyiz? Allah'ın suyunu ticari mal haline getirecek, sağlık üzerinden sosyal güvenlik kurumlarını ve halkı sömürmeye devam mı edecegiz? Ekmek, yani beslenme, su yani yaşamın kaynağı, barınma yani mekân, eğitim yani kültürel aktarım ve dünya bilgisi vermeyi sömürme aracı yapan biz bir toplum olabilirmiyiz? Bunları milletiyle paylaşmayan, bunları sunamayan millet millet, devlet devlet olabilir mi? Bu nedenle daha çok hayrat istasyonuna, daha çok Erdogan abilere ihtiyacımız var. Varmısınız hayrat istasyonları kurmaya, Erdogan abiler olmaya… Bize ait degerleri yaşatmaya… Kültürel degerlerle ekonomik, siyasi degerleri zengişleştirmeye varmısınız?
Biz olmaya çalışmak dilegiyle, Selam ve sevgilerimle…
M. Akif Gökalp > www.vatandasfikri.com < Ankara
|