KİMLİK BUNALIMI YAŞAYANLAR
(Kimliksizler, Vatansızlar, Dilsizler, Dinsizler, Devletsizler, Milletsizler)
Önce kimlik ne üzerinde inşaa edilir onun üzerinde duralım mı, bir vatana, devlete vatandaş bağı üzerinden, Türkiyeli gibi ya vatansızsa… Sonra dil üzerinden ve etnik köken üzerinden Türk gibi, ya Türk değilse, Din üzerinden Müslüman gibi, ya Müslüman değilse, bir ideolojiye, bir meslek grubuna aidiyet sağlayabilir bunun üzerinden bir kimlik inşaa edilebilir… Ya bunları kendi zihinsel yapısı içinde sentezleyerek birini birincil, diğerlerini ikincil ve üçüncül kimlikleri yapılabilirken yapamamışsa… Ver elini kimlik bunalımı, aynı erkek mi, kadın mı, arada derede kalan tipler gibi, bu cinsel kimlik sorunundan daha beterdir çünkü.. Cinsel kimlik kişisel psikolojik sorunlara neden olurken, toplumsal aidiyet ve kimlik yaratamamak toplumsal sorunlara, fitneye, fesata neden olmaktadır… Bu kimliksizlik her değere saldırıya dönüşebilir…
Ne yazık ki toplumumuzda böyle tipler var, bu bir yere kadar da idare edilebilir, olabilir ama ya takip edilen yazarsa, ya ülke yöneticileri onu ziyaret ediyorsa, ülke din adamları onu ziyarete cübbeleriyle gidiyorsa… O ülkede, toplumda kimliksizlik hastalığı yaygınlaşmış demektir.. O ülkede kurucu kimlik olan Türklükten bahsediliyor diye milli eğitim bakanlığı adımızı kaldırır, o ülkede diyanet işleri başkanı “ Kurtuluş savaşında İşgalci Yunanlılar Kazansaydı daha iyi Olurdu diyen, Ülkenin Kurucu Lideri için ölüm anında tuvalete gidiyorum siz de gidin diyen” kişiyi ziyaret eder… Bunlar normalmiş gibi de bazı akademisyenler Tv’re çıkar savunur, Allah Milletimizi kimlik savrukluğundan korusun, bu tiplere kimlik nasip etsin…
İşgalcilerle Mücadele eden komutan için idam fetvasını, bir önceki şeyhülislam Mustafa Sabri kaleme alan görünüş de bizim gibi, Sarıklı, Tespikli, Namazlı, Niyazlı ama, ne yazık ki İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurucularındanmış… Yayınlayan ise şeyhülislam Dürrizade Abdullah mış… Bu süzme vatan hainleri, Kuvayi Milliye'den, kurtuluş mücadelesi yapanlardan nefret ediyormuş, onlara “kudurmuş haydutlar” diyormuş. “Yunan ordusuna ise halifenin ordusudur, asıl kafası koparılacak mahlukat Ankara'dadır” diyormuş… Yine diyenler var bakın, daha yeni günümüzde örnek mi arıyorsunuz, kendi askerimizi ayartarak seçilmiş hükümete darbe girişimi yapanları da unutmayın… Onlarda bu kategoridedirler…
Kuvayi Milliye mücadelesinin yanında saf tutan Denizli, Isparta, Uşak, Antalya, Sinop müftülerini bu hainler tarafından görevden azledildi. Ankara müftüsü Börekçizade Rıfat için idam fermanı çıkarttıldı… Bu hain ajanlar Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanınca, İngiliz gemisiyle kaçtı, Yunanistan'a sığındı. Atina'da “Yarın” adıyla gazete çıkardı. O gazeteye 1927 senesinde “Allah'ın huzurunda Türklükten istifa ediyorum, tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme, beni Türk milletinden addetme” diye makale yazmış. “Elimden gelse bütün Türkleri Arap yaparım, bunların vaktiyle Araplaşmadığına eseflenirim” diye yazmış. Hilafetin yeniden kurulması için Papa'ya mektup göndermiş, İslamiyet adına Vatikan'dan yardım istemiş. Yunanlılar bile bu şerefsize tahammül edemmiş kovmuş, sonra Suudi Arabistan'a geçmiş, en sonun da Mısır'a yerleşmiş. Bu kimliksizlerin evlatları olsa gerek günümüzde de aynı düşünenler varlar… Bakın aynı zihniyet keşke yunan askeri kazansaydı diyor ya, bakın Yunan askeri ele geçirdiği sonra milli mücadelecilerden kaçarken çekildiği yerlerde neler yapmışlar?
Bu bilgileri yazan Yunanlı bir gazeteci “Tasos Kostopulos” bunları kitap haline getirmiş…
“Uşak yakınlarındaki köyde Türk kadınları, çocuklar ve yaşlılar camiye kapanmıştı. Bizim askerler arasındaki reziller etraftan ot topladılar, sonra da toplanan otları yakıp caminin penceresinden içeri attılar. İnsanlar dumandan dışarı koşuştular. O zaman da bizim reziller kadın ve çocuklara atış talim tahtasıymış gibi ateş etmeye başladılar.” “Eve girdim. Ölü bir Türk ihtiyarın cesedi üzerinden geçtim. İçerden sesler geliyordu. 10 kadar askerimiz bir Türk kızının eteklerini kaldırmışlar, zorla dans ettiriyorlardı. Beni görünce ‘gel sen de mezeden tat' dediler. ‘Ayıp' dedim. Türk kızı yanıma koştu, ayaklarıma kapanarak yardım istedi. Askerlere yalvardım, kadındır yapmayın dedim. Biri süngüsünü çıkarıp bana yöneldi. Kaçmak zorunda kaldım. Kızın çığlıklarını hala unutamadım.”
Olaylar bunlarla mı sınırlı yok, tarih bilinci efsanelere ve yalanlara dayanan zatlar bunları görmeyebiliyorlar…
“Köye girdik. Kızlara ailelerinin gözü önünde tecavüz edildi. Askerlerimiz o gece yağmaladıkları ipek yorganlarda yattılar.”
“Türkler korkudan ailelerini geceleri mezarlıklarda saklıyorlardı. İki askerin tecavüz etmeye çalıştığı kızı kurtardım. Annesi koşarak ellerimi öpmeye başladı. Az ilerde diğer iki kızı cansız yatıyordu.”
“Birden kendimi yaşlı adamın karşısında buldum. Yapabileceğim bütün iyilik, onu bir an önce ve birden öldürmekti. Bazıları çok acı çekiyordu, boğazlanan danalar gibi debelenirken… Köy ateşe verildi.”
Ben bunları buraya alırken bile Türlük kimliğimle, vatan, vatandaş kimliğimle, Müslümanlık kimliğimle, isyan ediyorum… Bunları alkışlayanlara da siz hangi kimliğin ürünüsünüz, ajanlık provokatörlük, fitnecilik, fes atçılık geleneğiniz varda haberimiz mi yok diyorum…
Allah bu tipleri ıslah etsin, bizden olup da kimlik bunalımı yaşayanlara kimlik nasip etsin, Kurutuluş savaşının kazanılmasından rahatsız olanlara rahatsızlığının nedeni o uyuyan zihne uygun bir dille sorulsun.. Allah milletimize devletimize zeval vermesin… Amin…
Mehmet Akif Gökalp – 13.11.18 --- vatandasfikri.com
Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/bu-diyanet-isleri-baskanina-karsi-anadolu-fetvasi-verilmesi-lazim-2734497/
|