SORUNLARIMIZIN KAYNAGI
Bugün ülkemizde yaşanan bazı sorunların sorumluları olarak “üst akıl”, “iç mihraklar”, “dış mihraklar”, ‘haçlılar’, ‘düşmanlar’ gibi soyut yerlere yıkıyoruz. Aslında bu sayede sorunların sorumluluğundan kaçıyoruz gibi görünsek de, sorunlar bizim peşimizi bırakmıyorlar… Soyut, kim olduğu belli olmayan, ürettiğimiz efsaneler üzerine sorunları başka yerlere bağlıyoruz… Kim, inanırsa, Kadir İnanır…
“Piyasalarda yaşanan sorunların kaynagı iktisadi olduğu kadar yanlış politik kararların olduğunu düşünmeliyiz, kabul etmeliyiz… Ama bizde lider eleştirilmez, geleneği vardır, biz liderin peşinden gideriz, sorumluluğu ona yıkarız… Ya lider yanlış yapıyorsa, olamaz mı? Öyle durumda da lider şöyle konuşuyor, biz sorumluluktan kaçmak için lidere yükü atıyoruz, lider de sorumluluktan kaçmak için için şu yönteme başvuruyor… Konjonktürel gelişmeler, dış mihraklar, üst akıllar, şu batı yok mu, haçlılar falan fistan, farkındamıyız bilmiyorum arkadaşlar ortada sorumlu yok… Biz lidere bel bağlıyoruz, lider başka bir kaynağı sorunun kaynağı gösteriyor… Batılılar ürettirmiyor, batılılar tükettiriyor, dış ticaret açığı ondan olsa gerek bende inandım…
2016 sonu, 2017 başın da başlayan ekonomik sorunları tetikleyecek gelişmelerin kaynağı, ekonomik hareketler mi siyasal hareketlermidir diye kısa bir mülaza yapsak… Suriye gerilimi, Batıyla Gerilim, Rusyayla Gerilim, Anayasa değişikliği, siyasi gerilim derken… AB ile bozulan ilişkiler belirsizliği artırdıkça kurda arttı, aşırı kur dalgalanmaları da ithalata dayalı ekonomimizde, başka nedenleri de yanına alarak daralmaya neden oldu.. Daralmanın en belirgin nedenlerinin başında, hane halkının aşırı borçlanması ve marketler zincirinin ve AVM’lerin hızla yaygınlaşması, sayabiliriz.
Ekonomimiz de ekonomik nedenler, kadar siyasal nedenler, siyasal nedenlerin arasında ise koordinasyon eksikliğini sayabiliriz.. Koordinasyonsuzluk bölük, pörçük, etkisi muğlak, sonuçların hesaplanmadığı kararların alındığı bir ekonomi politikasına neden olmaktadır. Örnegin, alt yapı yatırımlarında fayda-maliyet analizlerin de, hesaplarında büyük hatalar var. Bu hataları ben yaptım oldu derseniz, itaat eden bürokratlarınız, sizden beklenti içinde olan siyasal arkadaşlarınız ses çıkaramazsa… Üzerinden araç geçmeyen, geçmediği halde ödeme garantili yap işlet devret projeli köprülerde nasıl zarar ettiğimize bakarak nerede hata yaptık diye sorar dururuz. İtiraz edenleri dinleseydik, bu zararlar edilirmiydi? Ekonomik ve siyasal sorunları, hatta sosyal sorunları besleyen başka bir sorunumuz ise, yargı alanıdır…
Yargı alanına geldiğimizde ise, vatandaşlarımızın ve yabancıların hukuk ve yargı sisteminin işleyişi hakkında çok ciddi endişelerinin olduğu gözlemleniyor. Oysa ekonomide istikrar için uzun süreli sözleşmelerin yapılması gerektiğini, bu sözleşmelerin garantörü tarafsız ve etkin yargı sisteminin olduğunu hepimiz biliriz… Yargıya güven azaldıkça, yargı etkin ve tarafsız çalışamayınca sistem yavaşlar, bu güven azalışına ve etkin, hızlı çalışmamaya dayalı olarak sosyal sorunlarla birlikte, ekonomide de beklenen verim olmaz, toplumun üretim potansiyelin altına düşülür… Bu düşüş ithalatı ithalat döviz açığını, döviz açığı da borçlanmayı doğurur, ben, beni bildim bileli, bazı istisnai haller dışında bu durum devam ede gelir.. Yönetimsel sorunların beslediği sorunlara tekrar dönecek olursak, bunlar siyasal yönetim kadar, daha çok bürokratik ve meslek mensubiyetlerinin neden olduğu yönetim sorunlarının başın da ise…
Yönetimsel sorunların tetiklediği sorunlara geldiğimiz de ise şunlarla karşılaşmaktayız… Kamu yönetiminde, kısmen de özel sektör de kural, kurumlar ve işletme mantığının yerine keyfi, kişisel kararların alındığına, liyakat, sorumluluk, yerine sadakatin, bu sadaketin de aşırı, yanlışa bile itaat eder hale getirdiği bir yönetim tarzının güçlenmesi sorunlarımıza kaynaklık ettiği görülmektedir. Sorun tetikleyici davranışların başın da liyakatsizliğe dayalı beceriksizlikligin ve keyfi yönetimin birleşmesi sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra aşırı merkezileşme, yani bütün kararların en üst düzey tarafından genellikle de dar kadrolar tarafından alınmasına dayalı yönetim anlayışı yönetme etkinliğini düşürmekte, sorunları biriktirmektedir. Kararların, eleştiriyle, tartışmayla alınamamasına dayalı olarak küçük bir hatanın büyük tehlikelere, zararlara dönüşmesi engellenememektedir… Dış politikada ki sorunlara baktığımız da ise gördüğümüz durum farklı değil, hatta son yıllarda en sorunlu alanımızın dış politika olduğunu görmekteyiz…
Dış politikaya yakından baktığımız da, Türkiye dışa açık bir ekonomidir, birçok sözleşmede imzası vardır, OİCD ye ve NATO ya üyedir, AB girmeye çalışmaktadır, son 5-6 yıldır ise Türkiye’nin dış dünya ile ilişkilerinde gözle görülür bir bozulma olduğu ortadadır… Örnegin AB pazarın da mukayeseli üstünlüklerimiz vardır, İlişkilerin daha da bozulması veya kopması durumun da bunun ekonomik bedelinin olacağını tahmin etmek için kâin olmaya gerek yoktur…
Son olarak yönetimsel ve siyasal hatalar üzere kısaca değinerek yazıya son verelim mi? Yöneticilerimizi, çalışanlarımızı bilgi ve liyakata dayalı ölçmek yerine, İtaat ve sadakatle ölçtüğümüz de da artık sorunları kendimize, kendimiz çıkarıyoruz demektir. İtaat ve sadakat gösterileriyle, riya ve takiyelerle, çok iyi işliyormuş gibi görülen düzen, bir adım sonrasında, küçük bir boşlukta içi boş çuval gibi çökebilmektedir. Bunun için yönetenlerimize şu âcizane uyarı yapma görevimin olduğunu düşünüyorum. Sizi sürekli eleştirenler kadar, sürekli onaylarında sorunların kaynağı olduğunu unutmayın derim… “Eleştiri özgürlüğü, yanlışa yanlış diyebilme özgürlüğüdür. H. Benek” Bırakınız arkadaşlarınız yanlış gördüklerine yanlış diyebilsinler…
Ayrıca akademik uyarılar, entelektüel eleştiriler, uyarılar, öneriler de yönetimlerimizin dikkate alması, bunları politika haline getirmesi, ortak akıl kullanma kılavuzlarımızdır der… Ülkemi yönetenlerin başarısı bizim başarımız olduğu bilinciyle, yönetenlerimize başarılar dilerim… Selam ve Saygılarımla..
M.Akif Gökalp – 28.4.17 - vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/bizi-bekleyen-tehlikeler-3706
|