HAYVANCILIĞIMIZIN YEM SORUNU
Hayvanlarımız meralarda serbestçe dolaşır ve burada ki otlarla beslenirdi, yem sadece kışın verilirdi, onu da yarma dediğimiz arpa kırmasıyla, fiyle kendimiz yapardık sonraları pancar ektiğimizden Şeker fabrikaları bize küsme vermeye başladı, bizde bunu kendimizce başka şeylerle kararak hayvanlarımızın yem ihtiyacını karşılardık…
Sonra yem fabrikaları kuruldu, daha çok yem vermeye başladık, bu arada yem verdiğimizde biraz daha fazla sütte almaya başladık ki… Sonra aniden bir şey oldu yem fiyatları süt fiyatlarından çok hızlı artmaya başladı… Artık maiyet sorunumuz oldu… Maliyetleri nasıl düşürebilirdik? Biz köylülerin ifadesiyle hayvanlar 8-9 ay, Marttan- Aralığa kadar dışardan yani meralardan yemesi otlanması gerekirken, sadece 3-4 ay yemle beslememiz gerekirken neredeyse bazı hayvancılar tamamen yemle besler oldular… Hem yemleme zamanı artmış oldu, hem de yem fiyatları artınca hayvancılarımız zor durumda kaldılar…
Almanya ile nüfusumuz aşağı yukarı aynı, ama onlar hayvanlarını yemle değil meradan otlatarak besliyorlar… Bizim ülkemizde 600’e yakın yem farikasına karşın, Almanya’da bu sayı sadece 4 adettir. Gerçi kapasite çok önemli bir ekmek fabrikası 100 fırından daha çok ekmek üretebilir, bu dört fabrikanın üretim kapasitesine bakmak lazımdır…
Hayvanlarımızı beslenme konusunda sorunu şöyle daha iyi anlayabiliriz… Türkiye’de mevcut hayvanları besleyebilmek için 50 milyon ton kaba yeme ihtiyaç varken üretim 25 milyon tondur ve neredeyse yarı yarıya acık vardır… Dönüp meralarımıza baktığımız durumun kötü olduğunu, son elli yılda ülkemiz neredeyse meralarını yarı yarıya kaybetmiştir… Mera alanların azalmasının nedenleri olarak tarlaya dönüştürmeyi, inşaata açmayı, erozyonu ve orman tesisini sayabiliriz. Zaten kalitesi bozulmuş meralar bir de, kişilere daha çok da hayvancılıkla ilgisi olmayan, yöre dışında kişilere kiralanmasıyla, aşırı otlatmayla, araba yolunun bulunmayışına ve susuzluğa dayalı olarak bozulmaya dayalı olarak daha çok kullanılmaz, kullanılamaz hale gelmiştir.
Kaba Yem Nedir?
Kaba yen, sap, saman, hububat hasılları, kurutulmuş çayır otu, fiğ, korunga, üçgül, sudan otu, sorgum, yemlik şalgam, hayvan pancarı, İtalyan çimi (ryegrass), yonca, mısır silajı gibi bitkiler gelmektedir. Bu bitkilerden yonca, İtalyan çimi ve mısır silajı kaliteli kaba yem olarak değerlendirilmektedir. Bu saydığımız yem bitkileri ekiminde de çok zayıf durumdayız, örnek vermek gerekirse bir milyon hektar arazinin sadece %3.6’sında yem bitkileri ekilmiş, bu oran hayvancılığı gelişmiş ülkelerde %30-40 dolayındadır. Bütün bunlar sorunlar, ya bu yem sorunun işletme bazında çözümü nedir?
İlk yapılacak şey, hayvancılık yapacaklara/yapanlara önerimiz hayvanlarına bir yıl boyunca yetecek kaba yemi üretmek için gereken tarım arazisine sahip olmaları veya arazi kiralayarak bu yem sorununu ekonomik yollarla elde etme yoluna gitmeliler…
Bunlar yapılmazsa, hem normal yem, hemde kaba yem maliyeti verimli bir yetiştiricilik yapmalarını engeller…
Sulak arazisi olmayan yetiştiricilere de şu yemlik bitkiler önerilebilir, fiğ, korunga ve hububat hasıllarını ekerek…
Sulak arazisi olan yetiştiriciler ise yonca, İtalyan çimi ve silajlık mısır ekerek bu yem maliyet sorununu aşabilirler…..
Öte yandan kaba ve kesif yemi belli bir oran da karıştırıp kıran ve hayvanlara verilecek hale getiren araçlar da kullanılmaya başlamıştır… Böylece yem sorununu kendi imkanlarıyla aşan yetiştiriciler maliyetlerini düşürebilmektedir…
Son öneri ise yemliklerde alışkın oldukları zamanda beslenmeleri için hazır yemin bulundurulması gereğidir ki.. Hayvanlar yemliğe geldikleri zaman yem bulamadıklarında strese girerek süt veriminde azalmalar görülebilir.. Ayrıca hayvanların yemlerinin yenilemeyecek durumda olması ve sık sık yemin ve zamanın değiştirilmesi de başlı başına hayvanlarda stres kaynağı oluşturarak verimi düşürebilecektir…
Daha sağlıklı ahırlarda, daha sağlıklı beslenme ile, daha sağlıklı hayvanlardan gelen ürünlerle beslenmek dileğiyle…
M. Akif Gökalp – vatandasfikri.com - 8.9.19
Kaynaklar
|