DİL VE KÜLTÜR BİRLİGİ
Siyasal hedefler de yönümüz batı olduğu, Dil ve kültür birliği için de hedefimiz doğu ve Orta Asya olmalıdır neden? Bu kültürel hedefler de kesinlikle siyasal hedefler gözetilmemeli, işin içine ekonomik ve siyasal kazanımlar girdiğinde, hele hele kültür alanının sulandığını, erezyona uğradığını görüyoruz. Türkçe konuşan toplumlar geleceğe doğru ilerlerken, dünya insan toplulukları arasında yerini kültürle, bilgiyle, bilimle alacaktır. Kültür ve bilim ağırlıklı bir hedeflemelerle kültürümüzü dünya kültürünün, dilimizi dünya dilinin bir parçası ancak böyle yapabileceğimizi düşünüyorum. Bunun için de “Yunus Emre Enstitüsü” gibi enstitülerin hedefleri ve yönleri siyasal yönden çok, kültürel yön ve hedeflerle, çalışmları belirlenmelidir.. İzlenimim de bu yöndedir. Bu nedenle Türkçeye, Türk kültürüne böyle kurumsal yapılar kazandırılmalı ve tüm Türkçe konuşan toplumların Türkçesi genel kabul görecek bir Türkçede birleştirilerek Türk topluluklarının birbirlerini anlar, hale getirilmeleri gerekir.
Türkçenin tarihine baktığımız da ilk yazılı örneklerine 5. yüz yılın da rastlanıyor, bu yazının Türk diline bağlı olarak gelişen bir yazı dili olduğudur ki, daha o tarih de milletlerin çoğu milletleşme yolunda bile değilken… İlk keşfedilenler arasında olan, Türkçemizin yazı dili örneği, büyük ve okunabilir en eski metinler ise kuşkusuz Orhun Kitabeleri ’dir. Moğolistan’da bulunmuş olan 6 satırlık Çoyr yazıtı ise tarihi bilinen en eski yazılı Türce metindir. İlteriş Kağan’a katılan bir askeri anlatan bu metin 687-692 arasında yazılmış olduğu tahmin edilmektedir. İşte bu kadar tarihi kökleri ve derinlikleri olan bir dilin ve kültürün mirasçılarıyız, bu mirasa gerektiği gibi sahip çıkıyormuyuz bu tartışılır. Siyasal birlik hedeflerin dışında tutularak, dilde ve kültürde birliğin hedeflenmesi Türk Dili ve Kültürü için son derece önem arz etmektedir.
“Türk Dil Birliği fikri, siyasi manada ilk defa Gaspıralı İsmail tarafından Türk Birliği Ülküsü ’nün ilk basamağı sayılarak “Dilde, fikirde, işte birlik” şeklinde ortaya atılmıştır. Siyasal öncelikleri de olan bu girişim başarılamamış, çünkü Türkler değişik ülkelerde, değişik siyasal sistemler de, değişik coğrafyalar da yaşamakta ve siyasal birliğin oluşması pek mümkün görünmemektedir. İşte tam da bu nedenlerle Dil ve Kültür birliği için, T.C Devleti, Türki Cumhuriyetler olsun, diğer Türklerin Yaşadığı Devletler olsun, bu devletlerle anlaşarak oradaki Türklerin dil ve kültür birliği için projeler üretilebilir. Türklerin yaşadıkları devletlerin kültür bakanlıklarıyla da anlaşmalar yapılarak Türklerin dillerini ve kültürlerini dünyanın her yerin de yaşamaları sağlanabilir. Kültür ve dil birliğinin hedefi, siyasal hedefler değil, Kültürel hedeflerdir.
Amaç sadece ve sadece Türk dilini bir lehçe de öne çıkacak şekil de birleştirmek, Türk kültürünün seviyesini yükseltmek ve Türk milleti arasında ortak bir kültür kurmak olmalıdır. Daha çok Rusya’da bulunan Türklerin ve Türki Cumhuriyetlerin siyasal bağımsızlıkları dikkate alınarak, kendi okullarında Türk çocuklarına çağdaş ilim ve sanatları ana dilleriyle öğretilmesi, bunun yanı sıra kendi dillerinde tv dizileri, Sinema filmleri, tiyatro oyunları, kitap, dergi ve gazeteler yayınlanması ve bu günlük konuşma diline yansıtılarak dilde birlik sağlanması Dil ve Kültür birliğini sağlayacaktır.
Bunun için alfabe birliği gerekir mi, gerekir ama bu şu aşamada zor görünmektedir, hangi alfabe kullanılıyorsa, o alfabe her yer de Türklere O Alfabeyle, ortak bir lehçeyle Türkçe seslenilmelidir.
.Türk tarihi incelendiği zaman Türklerin bugüne kadar bir çok değişik alfabe kullandıkları görülür. Bunlara şöyle bir göz atacak olduğumuzda Orhun, Uygur, Arap, Sogd, Mani, Süryani, Grek, Slav, Gürcü, Tibet, Brahmi, Nesturi, İbrani, Gotik, Ermeni, Sanskrit, Prakit ve Latin alfabelerini kullandıklarını görürüz. LAfabe birligi olsa amaca daha kolay ulaşılacaktır, olmasa da şu an kullanılan alfabeleri aracılığıyla, Türklere seslenilmeli ve Türk dilinin birligi ve dil korunmalıdır ki kültür korunabilsin.
Dil birliği için alfabe birliği şartmıdır, günlük konuşulan dil, sinema filmleriyle, tiyatro oyunlarıyla tv dizileriyle bütün Türk toplumlarına aktarılabilirse, ki bu mümkün görünüyor. Siyasal ve alfabe birliğin mümkün olmadığı durumlarda, dil ve kültür birliğinin böyle sağlanması gerekiyor…
Din unsuruna geldiğimiz de ise buda etkili olabilir, Türkler genellikle İslam dini mensuplardır, bunun için din kültürün en önemli unsurudur vaz geçilemez, kültürel çalışmaların bir ayağını oluşturmalıdır. Din milletin kültürünü şekillendirmekte ve bunu geleceğe taşımakta büyük katkıları olmaktadır, bu ayağın oralarda yaşayan Türklerin İslam’ı yorumlamaları dikkate alınarak yaklaşılması ise başka bir gerekliliktir. Yani kendi yorumumuzla, farklı yorumlara, yorum dayatırsak duvara çarparız.
Sonuç olarak, Dil Kültür Birliği, Büyük Türk Milleti olarak, dünyanın değişik coğrafyaların da, değişik siyasal sistemlerin de, dilimizi ve kültürümüzü yaşamamız için gerekli şartlardan olduğunu düşünmekteyiz.
|