KÜRT VE TÜRK HALKINA
KÜRT VE TÜRK HALKLARININ KARDEŞLİĞİNE Mİ, KİN VE NEFRETLE YAŞAMASINA MI HİZMET EDECEĞİZ?
Sevgi ve kardeşlikden vaz geçip kin ve nefret üzere yaşamak ve öyle kalmak, ne insani ne de hayvani hiç hayvanın tanımadığı hayvanlara karşı, hem cinslerine karşı kinlendiğini gördünüz mü? Ben görmedim siz de tanık göremeyeceksiniz. Ama bu olayda, bu oyunda rol almak istemeyen gençlerin, emperyalistlerin yerli şubeleri aracılığıyla ve içinde yaşadığı toplumun yönlendirmesi, onlardan etkilenenlerden ve olayların da yönlendirmesiyle kendini kendi toplumuna hizmet ediyorum yanılgısına düşerek, emperyal emellere hizmet ettğimizi görelim artık.
İnandığımız din bize inananlar kardeştir diyor, kin ve nefretinizle adaletsizliğe neden olamazsın derken bırakın aynı dine mensup olmayı, aynı ülkenin vatandaşı olmayı, düşman olarak karşılıklı savaşsanız bile adaletsizlik yapamazsınız. Müminin, mümüne karşı savaşması haramdır. Ne oldu, ne oluyor bu müslümanlara...
Her olayı kendi karanlık penceresinden değerlendiren, kendisinin hatası olup olmadığını değerlendiremeyecek kadar fanatik ve düşüncesiz, kişiler toplulukların kanaat önderi olursa o toplulukların tabirimi mahsur görün burnu boktan kurtulmaz kendi vasatlıklarını kendi eksikliklerini gizlemek için suçlu mutlaka karşı taraftadır.
Evet, ben nasıl gizleyeceğim kendi vasatlığımı, karşı tarafın kötü olduğunu iddia ederek. Her sorunu karşı tarafa saldırı malzemesi yapanlar birde durup düşünüp, kendi düşüncelerinin sorunları beslediğini göreceklerini umuyorum, kendileri göremezse onları takip edenlerin görmesini umuyorum ki bu akıl tutulmasından kurtulabilelim, bu topluluklar, kurtulmalıdır ki barış içinde yaşayan toplum olabilsinler.
Aynı toplıumsal düzenin bir parçası olarak toplumsal işleyişin içindedirler zaten.
Biz binlerce yıl birlikte yaşamışız, biz aynı dine mensubuz ve dolayısıyla ümmetiz, Kürt işçiyle, Türk işçi aynı şartları yaşıyor, Türk çiftciyle, Kürt çiftci aynı ülkenin tarlalarına tohum atıyor. Bunların hiç mi önemi yok, aynı vatanın vatandaşıyız, havasını soluyor suyunu içiyoruz. Kabemiz aynı, mabedimiz aynı ortak düşmanlarımız ortak dostlarımız oldu, aynı bayramda bayramlaşıyor, Aynı ezanın davetiyle namaza gidiyoruz, aynı bayrak altında yaşıyoruz. Emperyalistler saldırdığında birlikte kurtardık bu vatanı, şimdilerde ayrılığı körükleyenlerin emperyalistlerin taşoronlarının gazına geliyoruz. Bu oyunun bir parçası olanların öne çıkmasına izin veriyoruz, bu densizliği yapanları aynı şiddetle kınamalıyız. Bu söylemlerimde devlet görevlisi olarak o bölgedeki halka, kötü muamele yapanlarıda kastediyorum. Densizle aynı safı tutma yanılgısı içinde olmamalıyız. Bu ülke vatandaşları dostluğu ve barışı kurmak zorundadırlar. Toplumsal düzenimiz zarar görüyor daha da görecek...
Yoksa hepimiz kaybederiz, Saddam mı kazandı, Barzani mi kazandı sanıyorsunuz kazanan oradaki büyük oyuncu, digerleri oyunda rol alanlar, elma şekeri aldılar, asıl pastayıda oraya yerleşen emperyalistlerin şirketleri götürüyor. Bizde de durum farksız, o bölgeyi koruyanlar, bizim de dostumuz gibiler, her iki tarafıda idare ederek yazdıkları senaryoyu oyuncular aracılığıyla oynatıyorlar. Biz seyircimi kalacağız...
Bizde bu ihanet oyununun içinde mi olacağız, bu ihanet sadece bir halka karşı yapılmamaktadır iki halkada ihanet sözkonusudur, sadece adları farklı Türk, Kürt hiçbir şey fark etmiyor, kazanan Irakda kimse buradada aynı olacaktır aklımızı başımıza almazsak eger.
Gecen sene yaşanan depremde gördük dosluk ve barış için potansiyel var, evini açanlardan ekmeğini paylaşanlara iki battaniyesinden birini gönderenlere bakınca bunu anlıyoruz.
Bu kendini bilmez oyundaki küçük rollerini büyük sananlar, sadece tek tarafta yok kin ve nefret sarmalına kapılan bunlar, yardım konvoyuna el bombası, taş da atabiliyor, orman yakabiliyor, sosyal paylaşım sitelerinde saçmalayabiliyor. Ağzını açtığı yerde daha çok ölüm, daha çok öldürmeden utanmadan bahsedebiliyor.
Biz neyi dikkate alacağız, kimi ölçü alacağız bizi de bu duruşumuz biz yapacaktır. Saçmalıklara mı katılacağız yardım konvoylarına taş, bomba atanları mı, oraya hizmet götürmek için gelen araçları yakanları mı, her aksiliğin nedeni T.C diyerek şiddeti körükleyeniğ mi, barış için kin ve nefret söylemlerinden vazgeçeni mi, örnek alarak biz kim olacağımıza karar verecegiz bu çok önemli. Bu sayede barış olacak, bu sayede yaralar sarılacak, bu nedenle taraf olmak önemli.
Size iki örnek vererek yazıma son vereceğim, birinci örnekte; Nemrutun ateşinden İbrahim peygamberi kurtarmak için karıncanın su taşıması ve taşırken senin cürümün ne, bu ateşi şu suyla mı söndüreceksin diyen birine yok söndüremeyeceğimi biliyorum ama hangi taraftan olduğumu belli etmek için nemrutun kin ateşine bu küçücük suyu taşıyorum demiştir. Karınca bu hareketi haktan, adaletten, barıştan yana taraf olduğunu göstermek için yapmıştır. Bizde barışa karınca gibi katkı sunmak istersek, katkımızın büyüklüğüne küçüklüğüne bakmadan harekete geçelim, barışdan, kardeşlikden yana tavır koyalım.
İkinci örnek; gerçek bir anı köy boşaltma anında 94-96 arası bir askerin anısı teröristlere yardım edildiği gerekçesiyle, güvenliğinizi sağlayamayız gerekçesiyle köyler boşaltılıyor, o dönemde. Köye tanklarla gelen askerler köylüleri köy meydanında topluyor, şu tarihte size köyün boşaltılması için tebliğde bulunulmuş neden boşaltmadınız deniyor. Bu deyiş biraz tehdit birazda baskı içeriyor. Bu telaş arasında köylüler köy meydanında toplanmaya çalışırken bir çocuğun ayağına kırık bir çay bardağı batıyor. Hiç kimseden ses çıkmazken canı yanan bu çocuk, birazda büyüklerinin telaşından etkilenerek, avazı çıktığı kadar ağlayarak, bağırarak, sessiz bu ortamda insanlığın sesi oluyor. Buna üzülen bir asker gidip çocuğu seviyor, çantasından çıkardığı ilk yardım malzemeleriyle çocuğun yarasını tedavi edecek merhem sürüyor ve yarasını sarıyor. Çocuğun annesi askere biz bir ülkenin vatandaşı, aynı dine inanan ümmet, aynı kültürün insanlarıyız, yalnız aradaki fitneciler sizi bize, bizi size yalan, yanlış anlatıyorlar, bu yalanlara inananlarda işte ortamı bu hale getiriyor diyor.
Ders alınmasını istersek işte iki ders alalım, isterseniz kendimiz için, çocuklarımız için, vatanımız için, Allahın emri olduğu için, barışa hizmet etmek için, insan hakları ve demokrasi için, yaralara merhem olmak için, canı yanana can olmak için, çatısı yıkılana çatı olmak için, biz doğal afetlerden bile ders alamayanlarla, agaçları bile kin ve nefretle yakanlarla aramıza mesafe koyarak başlayalım isterseniz ders almaya. Ölümden bile ders alamayanlar başka neden ders alırlar bilemiyorum…
(Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır. Bakara -208 Acaba şeytanın peşinden mi gidiyoruz?
Selam ve sevgilerimle…
www.vatandasfikri.com >> Aydın Fikirli <<
|