NET BÜYÜME
Büyümek cocuksan fiziki biyolojik büyümektir, hazinendeki altın ve para rezervin büyüyorsa bu paralel yatırımlarında büyümüşse ekonomik büyümen söz konusudur.
Biyolojik büyüme nasıl hormonal destekle olması gerekenden daha hızlı büyorsa buna sevinelim mi? Olması gereken normal büyümeyle en büyük senin olmanla hormonal büyümenin aynı şey olmadığını hepimiz düşünebiliyoruz, görebiliyoruz. Nasıl doping almış sporcu normal karşılanmazsa, hormon almış bir etin veya domatesin dadı kaçmışsa bu işi nerede yaparsanız yapın işin tadı kaçar ve çılkı çıkar.
Şimdi gelelim ekonomik büyüme ölçülerine, önce hangi alanlarda büyümemiz gerekir, hangi alanlarda büyümek ülke ekonomisini daha verimli hale getirir diye düşünerek o yönde yatırım yapmak. Bunu şunun için söylüyorum, 5-6 yıldır aynı alana yatırım yapan ülke tek taraflı büyümek zorunda kalır.
Şimdi son büyüme verilerine bakalım: Hangi alanlarda büyümemiz gerekirken hangi alanlarda büyüdük bunu görmeye çalışalım.
2011-4 çeyrek
|
2012-1 çeyrek
|
|
|
Sektör
|
Pay %
|
Büyüme %
|
Pay %
|
Büyüme
|
Tarım
|
7.1
|
6.2
|
4.3
|
4.6
|
Sanayi
|
20.6
|
5.7
|
21.0
|
3.0
|
İnşaat
|
4.3
|
7.0
|
4.6
|
2.8
|
Hizmetler
|
68.0
|
4.6
|
70.1
|
3.2
|
GSYH
|
100
|
5.2
|
100
|
3.2
|
Benim gördüğümü sanırım ülkemiz yöneticileride görüyordur.
1-Tarımın büyüme içinde yerini görünce Tarım ürünleri ithalatına devam edecegiz görüntüsü çıkıyor.
2-Sanayi sektörüne baktığımızda yine bu alanlarda eksikliğimiznin devam ettiğini görüyoruz ve sanayi ürünleri ithalatına devam edeceğimiz işareti alıyoruz bu göstergelerden.
3- İnşaat sektörüne gelince bu sektörde 2011 göre biraz daralma olduğunu görüyoruz, bu alan zaten sürekli istihdam sağlamayan, artı deger üretmeyen verimsiz yatırımların olduğu alandır. Bu alanladaki yatırımlar en göze çarpan yatırımlar olduğu için hükümetlerin yol, köprü, konut gibi alanlara yatırımları yöneltmeleri çok çalışıyoruz göstergesinin çabasıdır.
Bu sene yaptığımız yol yatırımı kadar fabrika yapsak, hizmet sektörüne ayırdığımız yatırımın yarısı kadar gelecek için alternatif enerjiye yatırım yapsak kötümü olurdu.
Şimdi bir aile reisi, bir belediye başkanı, bir hümet degerlendirelim.
Alile reisi yıllık geliri 12000 lira olsun, gelirinin 7-8 katı borç ederek ev alsın, egitime ne ayıracak, sağlıga ne ayıracak, gıdaya ne ayıracak, bu aile reisi ailesine ciddi sıkıntılar yaşatacaktır.
Bir belediye başkanı düşünelim, gösteriş yapacağım diye bütün yatırımlarını şelaleye ve park bahcelere ayırırsa, toplu taşım için yapacağı metro ve raylı sistemler için yapacağı yatırımlardan vaz geçerse bu kentte yaşayanların nasıl bir trafik sorunu, nasıl bir toplu taşım sorunu yaşayacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Bir hükümet düşünün yatırım için ayırdığı paraların büyük bir bölümünü inşaat sektörüne ayırsın, büyümenin lokomotifi için hizmet sektörünü seçsin, egitimi, sağlığı özel sektöre havale etsin, bence çok önemli olan araştırma ve geliştirmeye, sanayi ve imalatı, üretimi tetikliyecek ister tarım, isterseniz teknolojik yatırımların hizmet ve inşaat sektörünün gölgesinde kalmasına izin versin, bu ülke nihai olarak geri kalacaktır.
Aile ve belediye reislerinin alanları dar olduğu için zarar görecek insan sayısı da az olmaktadır, ama hükümetin yanlış kararlarından bir ülke top yekün zarar görektedir. Bu nedenle daha ciddi düşünce adamlarıyla ve ekonomistlerle hükümet kararlarını desteklenmelidir.
30 yıl geriye baktığımızda bizimle aynı olan G.Kore nin şimdi bizi nasıl her alanda geçtiğini görüyoruz. Bunun nedeni onların verimli bizim ise verimsiz yatırımları tercih etmemizden kaynaklı bir durumun olduğudur.
Bütün bu yanlış terçihlerin üzerine birde bunu borçla yapmamızdan kaynaklı iki yanlış bir doğruyu götürür derler ya, ekonomide iki yanlış bazen üç doğruyu götürür diye düşünüyorum.
İçimiz kararmasın, tüketim azalıyor, ithalat azalıyor, ihracat artıyor dolayısıyla ekonomik normalleşme başlıyor, işi biraz daha sıkı tutarsak hiç ummadığımız rakamları ekonomik göstergelerde görebiliriz. Bunun için tüketici piyaslarının doymasını beklemeyelim, zorunlu ithalat kalemlerinin dışındaki tüketim mallarına tabir caizse vergiyi basalım gitsin.
Şimdi imalat sanyinde ve egitimde, sağlık ve sosyal yardımlarda artışlar olması gereken artışlar ve yetersiz diye düşünüyorum. İmalat sanayini özel sektöre devretdik ama sağlık ve egitimde devletin payı her zaman özel sektörü ikiye üçe katlamalıdır. Bu alanlar yatırım alanlarıdır ama kar ve rant alanları degildir.
Mali kuruluşlardaki artış ise finans sektörünün dünya genelindeki luzumsuz büyümesinin bize yansımasıdır. Dünya bu finans sektörünün tekelinden kurtulmalıdır, paradan para kazananların azaldığı piyasa her kesimin yararınadır.
Nasıl ihracatdaki küçük bir kıpırdama hepimizi sevindirmektedir, dış ticaret acığındaki kapanmalar yaralarımızın sarılması, gençlerimizin iş sahibi olması demektir.
Ekonomik gelişme için atılan her adım bizleri sevindirmektedir, daha büyük adımı atacak cesaretli yöneticilere ihtiyaç vardır. Bunun içinde ithalatı kısacak önlemleri cesaretle almak gerekmektedir. Efendim hayvan ithal etmezsek et fiyatları artar tüketiciler et yiyemez yemeyelim kardeşim kendi üreticilerimiz et üretinceye kadar.
Yapılacak belli, ekonomik gelişme için üretim, üretim yine üretim öncelikle toplumumuzun ihtiyaç duyduğu şeyleri üret, sonra ihtiyacından fazla üret ihtiyacı olanlara sat(İhrac et) ülkemiz zenginlesin. Şimdi 100 liralık mal satıyor 150 liralık alıyoruzya bunu tersine çevirdiğimizde zenginleşecegiz, yoksa her sene cepten 50 lira yersek bir mütdet sonra işin içinden çıkamayız 10 senede 500 lira eder. Bunu Milyarlarla düşünürsek borçlanırız 500 milyar olur, faizi de 50 milyarı bulur, şimdilerde bu rakamlardan bahsediyorlar ilgisiz kalmayalımda ülkemizin ne kadar borcu var, ne kadar faiz ödüyor bir küçük araştırma yapalım ne dersiniz… Bu araşırmayıda bağımsız akademisyenlerin düşüncelerine bakarak yapalım..
Üretim, önemli, üretim önemli az tüketim, çok üretim, rakamsal degil net büyüme böyle yakalanır … Selam ve sevgilerimle…
|