|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
ÜCRETTE ASGARİ, ÇALIŞMADA AŞIRI |
ÜCRETTE ASGARİ, ÇALIŞMADA AŞIRI
Hepimiz biliriz asgari üçretten çalışan tanıdıklarımız veya akrabalarımız var, asgari üçretle çalışılan yerlerde genellikle küçük işletmeler olduğu için patron baskısı yogun hissedilir. Çalışma saatleri genellikle padronun keyfine göre düzenlenir, geliş saatin bellidir ama gidiş saatin belirsizdir. Maaşın bellidir asgari üçrettir ama çalışma sürelerin belli degildir.
Buna rağmen asgari üçret alanlardan başka herkes asgari üçreti yüksek bulur, çünki asgari üçretle yaşamanın ne demek olduğunu bilmeyenler asgari üçrete sadece rakamlar diye bakarlar. Asgari üçret belirleme kömisyonunun ücrete sadece rakam diye bakarlar. Asgari üçret belirleme kömisyonunun üyeleri arasında asgari üçretli birininn olması gerekmezmi, asgari ücret belirlenirken asgari çalışma koşulları neden belirlenmez. Şayet belirlenmişse neden uygulanmaz, asgari ücretliler için çalışma süresi farklımıdır? Bu soruyu özellikle öne çıkardımki ben yaptığım araştırmalalrda asgari ücret alarak normal 8 saat çalışan görmedim, ya 10 saat yada 12 saat, çok yerde de sigorta yapılmamaktadır. Kaçak çalışan yabancılar ise asgari üçretin altında çalışmaya razı olduklarından dolayı asgari üçretle çalışanlar hem geçim sıkıntısı içindeler, hemde işlerini yabancı kaçak işçilere kaptırma tehlikesiyle karşı karşıyalar. İşsizliğin yogun olduğu ülkemizde bu kadar çok kaçak işçi çalıştırma, buna göz yummak ne kadar doğru bir karardır düşünmek lazım degilmi.
Asgari üçretle çalışanların sorunu sadece üçret degil aynı zamanda devletimizim kurumları tarafından padronların insiyatifine bırakılmalarıdır. Üçret birinci sorunsa, ikinci sorunda patronların hak ihlalleridir. Sanki çalışanı köle, o kıral, efendi kendisi asgari üret verirken maksimum çalışma istiyor, işçisinin çalışma hayatı dışında bir hayatı olabilecegini hiç hesaba katmıyor.
Bu iki sorunda çalışanlarımızı o derece hak kayıplarıyla karşı karşıya bırakmıştır ki, bunu ifade ederken ülkem ve çalışanlar adına üzülerek ifade ediyorum, çalışma hayatımızdaki düzen kölelik düzeninden daha kötüdür. Bu dikkate alınarak çalışma şartlarına yasalarda yazılan kuralları uygulamak, devletimizin kurumlarının görevidir. Bu devlet sadece patronların devleti degil herhalde, çalışanların devleti de degil midir?
Gnenelde şöyle bir savunma yapılır işçiler örgütlenmiyor, örgütsüzler, örgütlensinler, örgütleri olan sendikalar sahip çıksın deniyor. Sendikalar yasaların uyuglanmasından sorumlu degildir, yasaların uygulanmasından devletin kurumları sorumludur. Çok uzatmadan çalışma hayatımıza başka bir yazıda bakmak düşüncesiyle asgari üçrete geri dönelim.
Önce şimdi alınan asgarti üçrete bakalım.
Burda gördüğümüz asgari üçreti vergi dışına bırakaılarak rahatlama olabilecegi, ikinci görünen ise asgari üçretteki sosyal güvenlik kurumunu primlerinde indirimler yapılarak ikinci rahatlamanın devlet tarafından yapılacağı görülmektedir. Patronlarında biraz fedakârlıklarıyla asgari üçret 4 kişilik aile için gecerli olan açlık sınırı üzerine çıkarılabilir.
Bu iyileştirmeler iyi niyetliysek şöyle yapılabilir,
1- sosyal güvenlik kurumu primleri %14 den %8 çekilerek %6 bir iyileşme buradan,
2- Gelir vegisi %15 den %9 buradanda %6 iyileştirme,
3- Patronlarında iyileştirmeye katkıları %13-18 civarında tutulmasıyla %30 civarında bir iyileştirme ilk etapda yapılabilir.
Bu rakamda 240 tl ye denk gelir ve buda 740+240=980 tl olurki bu rakam bile anacak açlık sınırıdır, refah payı ile birlikte rakamın 1000 tl olması düşünülmeden kabul edilecek bir rakam gözükmektedir. Koca koca adamların yan yana gelerek saatlerce tartışarak, asgari üçretlilerin heyecanla beklemesine neden olarak yaptıkları bu zamana kadar ki toplantılar vatandaş tarafından üzülerek izlenmektedir.
Çözüm kolay, çözüm makamındakiler yeterki istesin, sorunların çözümü için somut adımlar gerekiyor, birçok soyut teorilerle olaylara yaklaştığımızdan sorunlar çok küçük olmasına rağmen çok büyük duruyorlar. Çözümsüz sorunlar kalmamsı dilegiyle, selam ve sevgilerimle…..
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|