KAOS ORTAMINDA VATANDAŞIN VE DEVLETİN GÖREVİ
Konuya şu soruyla başlayalım isterseniz,
Devletler ne için vardır? Vatandaş devlet için mi, devlet vatandaş içinmi? Yumurtadan tavuk mu tavuktan yumurtamı soruna benzemez bu soru, Devlet vatandaşı için organize olmuş bir kurumdur. Devleti İdare edenler ister kral olsun ister kraliçe, ister demokrat, ister faşist olsun bu bilinmelidir.
Yoksa kral olmuşsun teban yoksa, devlet olmuşsun vatandaşın yoksa, o çok büyük önem verdiğin payelerin hiç biri olamazsın. O zaman vatandaşını yaşat ki devletin yaşasın sen kral, kraliçe falan fistan olabil.
Son yaşananlara bakıyorum, sanki her şeye rağmen iktidar gücü bende kalsın mantığı yönetimlere yanlış yaptırıyor. Zaten tartışmasız, muhalefetsiz İktidarlar yanlış yapmaya adaydırlar.
İktidarın yanlışının tartışılmadığı durumlarda yanlış nasıl görülecek, kim gösterecekte yanlıştan dönülebilmesi için adım atılacak. Bu yanlışa neden olan sorunları otoriteye ulaştırma da ki sıkıntılar nasıl aşılacaktır. Sorun ulaştırılamasa gizlenecek ve büyüyecektir. Mutlak otorite sananlar sorunların gizlenmesiyle idare edildiklerinin farkına vardıklarında çok geç kalınmış çok canlar yanmış, yakılmış olacaktır. O zaman ister tebaanız, ister vatandaşınız olsun sizin meşruluğunuz tartışılmaya başlar.
Siz siz olun böyle durumlarda vatandaşa kulak verin.
Bu tartışmalar, sorunlar çatışmaya döndüğü zaman kulak vermek ve dinlemek de dinletmek de çok zor olur ki bu noktalara gitmeden sorunlara çözümler üretebilmek önemlidir. Sorunları çözme yeteneğiniz sizi güçlü veya güçsüz yapar. Tepkileri bastırarak sorunları çözmüş olmaz ötelemiş olursunuz.
Ötelenen sorunlar siz isteseniz de istemeseniz de büyür. Sorunlar büyüdükçe siz güçsüzleşirsiniz, bu durumda fırsatçılarda sizin güçsüzlüğünüzü fırsat bilerek sorunlarınızın üstüne tuz biber ekerek, biraz daha abartarak toplumun tepkisini olağan tepkilerin dışına çıkarırlar. O zaman demokratik bir düzeninizde yoksa yorulan iktidarı değiştirme zamanı kaos zamanıdır. Buradan kim kazançlı çıkar kimse, kimin kazançlı çıkacağı kestirilemez. Bana sorarsanız genelde kaybedenler iktidarlar olur, vatandaşlar ölerek de olsa iktidarı dev ederler.
Tam bu noktada iktidarın gücünü kullananlar karşınızdaki muhalefet eden vatandaş topluluğu sizi destekleyenlerden çoksa, genelde çok olur. Siz ülkenizin ve vatandaşınızın lehine iktidardan çekilme hakkınızı kullanmalısınız. Ama beklenenin aksine iktidardan nemalananlar lidere baskı yaparlar. Çekilmeyin sizsiz ülke maf olur, kaos olur, sizden sonra ülke yaşanmaz hale gelir diyerek bu yozlaşmış iktidarı korumaya çalışırlar. Bütün bu çalışmalar, sadece çatışmaları alevlendirir. Ölü sayısı artar, kinle nefretle birleşen şiddet toplumu büyük bir bölümünü mağdur eder.
Gıda dağıtım sitemi, aksaklıklar ve yağmalar nedeniyle iyi işlemez, enerji nakil hatları zarar görmüştür enerji ulaşımında da ciddi sıkıntılar baş göstermiştir. Bütün bunları bu toplumlar birileri iktidarda kalsın diye yaşamaktadırlar. O zaman demokrasi gözünü seveyim neredesin değiştir iktidarı.
Bu nedenle demokratik toplumlar düzenlerinin kıymetini bilmelidir. Demokrasilerin siyasi tabanını oluşturan örgütlerdeki liderler de kendilerinin şuanda bulundukları konumda vatandaşların istedikleri için bulunduklarını unutmamalıdırlar. Devletin iktidar gücünü kullanan hükümet etme yetkisini alan parti ve lideri muhalefetin sesini kısmayı bırakın eleştirilere özellikle acık olmalıdır ki kendini geliştirebilsin. Yoksa otoriter tavırlar geçici bir üstünlük havası estiriyor ve bir müddet sonra memnuniyetsizliğin artmasıyla size karşı olan vatandaş grubunun sayısı artıyor ve iktidarınız sallanmaya başlıyor.
İşte bu noktada iktidarınızın meşruluğu kaybolmaya başlamış demektir. Gerçek liderler bu durumu görebilen, kabullenebilen liderlerdir. Kabullenip normal demokratik düzense seçime gitmek, normal demokratik bir istem değilse demokratik sisteme geçmek ülke ve vatandaşın geleceği için daha iyi olacağı aşikârdır.
Bütün bunların yanında vatandaşında görevleri vardır. Bu görevlerin başında meşru meclis tarafından yapılmış yasalara uymak vardır. Toplumsal düzenin temelleri kurallara yasalara dayanır. Yasalara uyulmayan toplumlarda toplumsal düzen yok demektir. En kötü kural bile kuralsızlıktan iyidir. Toplumsal düzenin olmadığı yerde kaos olur, şiddet olur, zulüm olur, yokluk, alcık olur, savaş olur yani güzel bir şey olmaz. Bu saydıklarımı topluluklar kendi elleriyle yaratırlar, sizin huzur içinde yaşamanızı istemeyen, sizin güçsüzlüğünüzle kendini güçlü hissedecek olan dış güçler her zaman da vardır, olayı körüklüyorlardır. Hatta sorun çıkaran grubu silahlandırıyor, böylelikle sorunların tırmanmasına yardımcı olurlar. Bu nedenle vatandaş tarafı olarak bu sorunlarda çok dikkatli olmamız gerekmektedir. Yapacağımız hareketler kime hizmet ediyor, şu anda yaşanılan sorunun çözümüne katkısı ne, biz davranışlarımızla kendi haklarımızı, özgürlüklerimizi genişletiyor, koruyormuyuz, yoksa bu davranışlar mevcut haklarında kaybolmasına mı hizmet mi ediyoruz. Bizim vatandaşlık haklarımızın yanı sıra ülkemizin Dünya ölçeğindeki durumuna katkısı ne olacaktır. Ülkemizin bağımsızlığına, ekonomisine, uluslar arası saygınlığına ne kazandıracak ne kaybettirecektir. Vs..VS Bu nedenle sorunların tetiklenmesine izin vermeyelim. İzin vermeyelim ama toplumsal gelişmelerin önünü tıkayan iktidarlardan da kurtulalım?
Evet toplumsal sorunlara çok defa iktidarlar neden olurlar. Bu tür iktidarlar, demokrasilerde seçimle gitmek zorunda kalmaktadırlar, ya demokrasi yoksa işte sorunun ana kaynağı buradadır. İktidara gelenler ancak bir ölümle, bir ihtilalle, bir baskıyla iktidarlarından vazgeçmektedirler. Bu vazgeçişi sağlayacak ama aynı zamanda şiddeti de amaç olarak kullanmayacağımız bir yöntem geliştirilmelidir. Batılı demokratik ülkeler, krallıkların sembolik olarak devamına izin vererek bunu nispeten başarmışlardır. Nispeten diyoruz oralarda da iktidar el değiştirirken zaman zaman can kayıpları olmuştur. Düne kadar aynı toplumsal amaç için çalışanlara, kısacası aynı toplumun ferdi olanlara ne oluyor da birbirlerine bu kadar acımasızca zarar veriyorlar. Anlamakta, anlatmakta zorlanıyorum.
Kısacası toplumsal sorunlar zamanında fanatiklere insiyatif verilmemelidir, İnsiyatifi ele alan fanatikler, savaşa ve şiddete hizmet etmektedirler. Bu sadece vatandaş tarafından şiddetin yaygınlaştırılmasının yanın da, iktidar tarafı da iktidarı ne zaman bırakmak gerektiğini iyi tahlil etmelidir ki can ve mal kaybı en aza indirilmiş olsun. Hatta Dünya ölçeğinde yönetim ve vatandaşlık haklarının gerisinde kalmamak en iyisidir diye düşünüyorum.
Bütün mesele hem iktidar hem de vatandaş acısından olayların tırmanmasına hizmet etmemektir. Bunu nasıl başarılır, vatandaşlar yasaları yok sayarak değil zorlayarak tepki göstermeleriyle, iktidarların ise vatandaşlık haklarında dünya ölçeğine göre iktidar sınırını belirlemesiyle sağlanır. Gönül ister ki insanlık bu kadar gelişmeyi birbirini öldürmede değil barış içinde yaşatmada, mutluluklarına hizmet etmede kullanırlar. Bu dilekle bu yazıya son verelim. Barış yaşatmaya, savaş öldürmeye hizmet eder. Fikri Adil
Biz neye hizmet edeceğiz, bizim, sizin insanlığa karşı sorumluluğumuzdur bu.
|