CHP’ DE NE OLUYOR? DEMOKRASİ OYUNU BİTİYOR MU?

Sadece bu partinin sorunu değil yaşananlar, bütün partiler de bu sorun var aslında, bu olayda su yüzüne çıkmıştır. Bu sorunun adını bu olaydan yararlanarak koyalım buna benzer bir vaka, 1 ay kadar önce saadet partisin de yaşandı. Partilerinin toplumsal taban bulması için iki partimizde de değişim gerekiyordu. Numan Kurtulmuş ve Kemal Kılıçdaroğlu bu partilerde oy bazında olsun sempati bazında olsun, gerekse taraftar bazında olsun yukarıya doğru bir ivme kazandırmışlardır, ne oldu da bu kişiler başarılarına rağmen saf dışı bırakıldı ve bırakılmaya çalışılıyor. Şuanda yönetimde olanlar başarısızlıklarına rağmen koltuklarını korumaya çalışıyorlar başarısız olanların bulundukları kuruma zarar vermelerine rağmen durumlarını korumaları ne kadar doğru. Başarısızlıklarını görüp bulundukları yerleri terk etmek demokratik olgunluktur aslında. Oysaki partiler demokratik kurumlardır iç işleyişleri de demokratik olmalıdır. Demokrasi degişimin en önemli koşuludur, değişime direnmek hele hele başarısızların direnmesi kurumsal yapıyı bırakın, toplumsal yapıya zarar verirler ve ülkemizde yaşanan da budur. Bu direnç anlaşılabilmiş degildir.

Bizim siyaset ortamımızda demokrasiden bahsedenler, CHP’de olduğu gibi ben koltuğumda duruyorsam, ben varsam demokrasi var’a indirdiler demokrasiyi. Kendilerinin seçtiği delegelerle kendilerini seçtirenler, demorasiye zarar verir hale geldiler. Bu nedenle seçim yasası, partiler yasası demokrasi ölçülerine göre yeniden düzenlenmelidir.

Partiler kimsenin malı değildir, ayrıca partiler ekonomik değer değil sosyal değerlerdir ve toplum için demokrasi için çok önemlidir. Şayet sistemimiz demokrasi ise öyle söyleniyor, ama görüldüğü gibi demokrasinin önünü tıkayanlar şu anda partilere çöreklenmiş olanlardır. Daha da kötüsü bu kişilerin niyetleri seçimle de seçimsiz de koltuklarını bırakmamaktır. Demokratik işleyişi tıkayanlar bu koltuklardan ayrılmak istemeyenlerdir.

Bir demokratik örgüt düşünün yıllardır aynı kişiler tarafından yönetilsin, seçimler de oy kullanan delegeler ayarlanarak yine bu yöneticilere oy verilmesi sağlansın, tekrar tekrar seçilsinler. Artık bu demokrasi oyunu bitmeli, gerçek demokrasiye geçilmelidir. Bunun yöntemleri belli, mevcut uygulamalar var, kısacası yeni bir şey keşfetmeyeceğiz. Delegelerle ön seçim yapa düzenin den vaz geçip üyelerle ön seçim düzenine geçilmelidir. Böylece daha geniş tabanlı demoktik örgütlerimiz olaçaktır.

Biraz somut düşünelim, bunun iyi anlaşılabilmesi için küçük bir topluluk olan aileden başlayalım.

Ailede baba kumar oynar, sorumluluklarını yerine getirmez ana sessiz kalır, tepki gösterecek aile fertlerini de engeller, küçük bir işletme işçilere maaş ödenmez sözde şirket zordadır, maaş alamayan işçilerin tepki gösterimesi gerekmez mi ama bizim toplumda hoş karşılanmaz, fakat patron en pahalı arabaya biner, sorgulanamaz. Geldik meslek odalarına meslek odası başkanı yıllardır seçilir, orada kendine bağlı bir grup oluşturmuş bu grup her genel kurul da tam kadro orada kendilerine göre seçim yaparlar ve diğer meslek mensuplarının da ilgisizliği üzerine sürekli başkanlık.

Gelelim partilere orada da genel başkan ve ekibi sürekli yönetim de ve parti sürekli kontrol altın da ne güzel demokrasi değil mi? Bu yanlışları sorgulayamamak bütün kurumlara zarar vermektedir. Demokrasi sorgulama ve eleştirebilme özgürlüğü sunmalıdır.(fikri Adil)

Biz kendimizce bir sorgulama yapalım. Saadet partisi için Erbakan’ın seçilmesi iyi mi oldu, partiye ivme kazandırabilecek mi, % 2 ler %5-6 cıkaran yönetimi neden al aşağıya ettik. Bu gereklimiydi yoksa sadece üç beş delegenin sevgisi, isteklerimi, seçerken düşündük mü, yoksa kişisel ve grup çıkarlarımız mı bizi yanlış seçimlere yönlendirdi.

Şimdi Kılıçdaroğlu genel başkanlıktan ilk genel kurulda indirildi diyelim ki, bu CHP ye ve ülkemize, siyasal sisteme ne kazandıracaktır. Parti uzun yıllardır ilk kez %30 ların üstüne cıkmışken, değişimin yararları ortadayken nedir bu liderlik tartışması. Biraz düşünelim, kişisel kararlarımızda bile düşünürken toplumsal kararlarda iki hatta üç kere düşünmemiz gerekmez mi?

Bu olaylar biz demokrasi isteyenleri her partide, her kurum da harekete geçirmelidir. Yıllardır vasat bir babaya itiraz edemeyen aile fertleri, yine yıllardır çalışanlarına maaş vermeyip lüks içinde yaşayan patrona tepki gösteremeyen işçiler, yıllardır hiçbir mesleki sorunu çözmeyip hala meslek odası başkanı olan birini değiştiremeyen meslek mensupları, partilerini yıllardır başarısızlığa mahkûm eden liderleri değiştiremeyen parti üyeleri ve delegeleri, artık demokrasi mücadelesi başlasın zamanı gelmiştir. Bu sessiz kalışlarımızla ülkeye ve demokratik sisteme zarar veriyoruz, bunun farkına varmalıyız artık. Bu umursamaz tavırlarımız vasatlığa neden olmaya devam etmektedir. Bu vasatlık hepimize zarar vermektedir.

Bu olaylar biz demokrasi isteyenlerin siyasi ortama girmemizin gerektiğinin en önemli işaretleridir. Şu anda partilerde delege olanlar üye olanlar acısından da bakınca tam demokratik tepki verme zamanıdır. Başarısız olanlar, başarılı olacakların ve başarıyı deneyeceklerin önünü tıkamamalıdır. (Fikri Adil)  Kimi destekleyeceğiz Saadet partiliysek Numan Kurtulmuşu, desteklememiz lazımdı şimdi ise CHP li isek Kılıçdaroglu’nu desteklememiz lazım. Kısacası demokrasiden yana olanları destekleyecek, başarısızlıklarını kanıtlamış kişileri değiştirmeten yana olacağız, değişimin önünü açacağız.  

Yaşananlar bizi kendimize getirerek demokrasi üzerine düşünecegiz, bu olayları demokratik sistemi ve toplumsal yaşayışı vasatlık tan kurtarma mücadelesine dönüştürecegiz.

Demokrasi oyununa son verip gerçek demokrasiye geçme zamanı gelmiştir. Demokratik mücadelenin önünü açmak ve gerçek demokrasiye geçmek temennisiyle hepinize selam ve sevgiler…

                                                                        www.vatandasfikri.com