Kadın+Erkek= İnsan
Kadın haklarını, insan haklarından ayrı düşünmemeliyiz. Kadın, deyince insanlığın yarısından bahsediyoruz, insanlığın yarısı sorun yaşıyorsa diğer yarısı da (erkekler) sorun yaşar, huzurlu olamazlar. Amacımız bu sorunu çözmek olmalı ve bunun için kadınlar ve erkekler birlikte hareket etmeliyiz. Bu nedenle biz erkekler aklımızla düşünmeliyiz, hormonlarımızın yönlendirmeleriyle degil.
İnsanlara içgüdülerinden hediye kalan ve daha çok erkekle de olan güçlüysem haklıyım, hatasına hepimiz zaman, zaman düşmekteyiz. Bu zihniyetimizi değiştirmedikçe, degiştilmedikce haklıların ve kadınların hak aramasının önündeki engeller ve haklarının üzerindeki baskılar zor kalkacak gibi görünüyor. Şu anda Dünya genelinde ekonomik ve fiziksel gücü ellerinde tutan erkekleri adil olmaya ve biraz olsun kadınları anlamaya davet ediyorum.
Güçlüler adil değillerse, güçlü olmalarının insanlığa hiçbir katkısı yoktur. (Fikri Adil)
Biraz kariyer, biraz para, biraz yetki görünce herkesten kendine saygı duymasını ve aşağıdan almasını beklemek sanırım cahillik ve ilkelliğin en önemli göstergesidir. Akıllı canlı olduğumuzu iddia ediyoruz da, neden düşünerek hareket edip haklılığımızı kanıtlamıyor ve hakkımızı talep etmiyoruz. Gücümüzü kullanarak şiddete başvurarak haksızlığımıza rağmen, hak talep ediyoruz. Öte yandan ekonomik yada fiziksel gücü ve kariyeri olmayanlar haklılıklarını nasıl kanıtlayacaklar, haklılara gücüne cinsiyetine bakılmaksızın haklılıklarını ifade etme hakkı verilmeli ki toplumsal sorunlar çıkmasın, dolayısıyla insanlarımız mutsuz olmasın.
Toplumsal sorunların kaynağı haklılara hakkını, suçlulara cezasını verecek, adil bir hukuk düzeninin olmamasıdır. (Fikri Adil)
İnsanlar, bunca kültür ve bilgi birikimine rağmen neden bireyler arası adil bir yaşam davranışları ortaya koyamamışlardır? Bu sorumuzun cevabı başka bir yazı konusudur.
Ben çevremi şöyle bir gözlemlediğimde, bazı otorite olmuş kimseler dayatmalarla ve zorbalıklarla kendi yanlış düşüncelerini birlikte yaşadıkları kadınlara ve çalışanlarına dayatmaktadırlar. Bu dayatmalar genel olarak insan haklarına ve özel olarak da kadın haklarının yaşanmasında büyük engeller teşkil etmektedir.
İnsan haklarının kadın hakları tarafına biraz daha çok önem vermek zorundayız. Nedeni mağdur olan kadın sayısı, erkek sayısı ile karşılaştırılamayacak kadar çoktur da ondan. Öyle erkekler var ki kendi sorumluluklarını yerine getirmez iken birlikte yaşadıkları kadınlardan son derece itaat, bağlılık ve sadakat beklerler. Bunu da dine, ve geleneğe dayanarak yaparlar. Aslında dinimiz ve geleneğimiz böyle sorumsuzluklara izin vermemektedir. Her iki tarafa da bağlılık ve sevgi önermektedir. Bu konuyla ilgili bir iki ayete bir bakalım, bilinen ve yaşananlarla nasıl çeliştiğini görelim.
"Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar." (Nur-4 ) Kadına iftira atma işi rutin haline geldi, zanlarla suçlanan kadınlar nasıl zor durumda kalıyorlar kimbilir, gazetelerin üçüncü sayfaları mağdur olan kadın haberleriyle dolu. Erkekler kendi çapkınlıklarıyla ilğili dedikoduları ayrıcalık haline getirmiş, ne capkın adamdır, götürüyor, ne hovarda adamdı helal olsuna vardırmışlardır. Sadakat beleyenlerin, sadık olma durumları yokmudur?
"Sizlerden fuhuş yapanların, her ikisine eziyet edin. Eğer tövbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, esirgeyendir." (Nisa-16) Toplumlar kadınlara ceza verirken erkeklere hoşgörülü davrandıkları ortada bunun da değiştirip erkeklere de kadınlara verilen cezaların verilmesi gerekir. Yoksa kadınlara haksızlık yapılmaktadır, yapılan fuhuş yanlışsa ki yanlış, her iki taraf içinde yanlıştır. Yanlışı yapma hakkı, ayrıcalığı kimseye verilmemelidir.
Bu ayetler erkeğinde kadınında aynı sorumluluk içinde olduğunu anlatmaktadırlar, geleneklere ve hayata yansıması erkeklerin yorumlarıyla değişerek kadınların aleyhine, erkeklerin lehine olarak yansımıştır. Bu yanlış yansıtmaları düzeltecek din bilginlerine ve sosyologlara ihtiyaç vardır. Erkeklerin büyük bir bölümüne gelince, kendilerinin böyle kavramlardan yasal kurallardan, geleneklerden ve dinsel kurallardan haberleri yoktur. Bizler sorumlulukları, iffeti koruma görevini, çocuğa bakma işini, ev işlerini hep kadınlara bırakmışız. Kadınlara iffet koruma görevi vermişiz ama bizler çapkınlık (çapkınlıklarımız bile çapsızcadır) yapmak için iffetsiz kadınlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çelişkileri çözmenin yolu erkek, kadın ilişkilerinde biraz olsun kadınları örnek alarak, ilişkilerimizi cinsellik öncelikli ilişkiden kurtarmaktan geçmektedir. O zaman bizler iyi bir koca, iyi bir arkadaş, aranılan dost olabiliriz.
Yoksa yaptığımız bu yanlışların insanlığın %50’sini mutsuz ettiğini göremeyiz. Sorumluluklarımız ne gerektirirse, baba, koca, kardeş, dayı, amca, vs.. onu yapmalıyız yoksa kadınlarımıza mutsuzluk vermeye devam ederiz.
Mutsuzluk verenler mutluluk alamazlar. (Fikri Adil)
Kusura bakmayın ama kadın erkek ilişkisindeki sorunların vebali neredeyse %85’şi (kadınlara haksızlık yaparak bu rakamı erkekler lehine veriyorum) ne yazık ki biz erkeklere aittir.
Ailede ev içi şiddet de yine fiziksel ve ekonomik acıdan güçsüz olan kadın ve çocuklar zarar görmektedir. Aile içi şiddet o hale gelmiş durumda ki, kadınlar ve çocuklar yabancılardan daha çok evlerinin içindekiler tarafından uygulanan şiddete maruz kalmaktadırlar. Yasalar aile içi şiddeti engellemek için değişmesine rağmen, mağdur olanlalar yarın aynı evde birlik de yaşayacağı kişiyi şikayet edememektedirler.
Aile fertleri evlerinde güven içinde, huzurlu yaşamalıdır, bizim kişi ve kurumlar olarak görevimiz bu ortamı onlara sağlamaktır. Birlikte yaşadığımız insanları yasaların korumasına ihtiyaç duyacak duruma düşürmemeliyiz. Bu her iki taraf içinde üzücü yıpratıcı mutsuz edici bir durumdur.
Bu nedenle yasaların uygulanması esnasında yasal kurallar toleranssız uygulanması gerekmektedir. Kadını dövmek, onun fiziksel güçsüzlüğünden cesaret alıp şiddet uygulamanın yasal olarak suç, dini açısından günah, toplumsal açıdan ayıp olduğu erkek çocuklarına da, kız çocuklarına da anaokulundan başlayarak eğitimlerinin her aşamasında verilmelidir. Bu eğitimin din ayağı diyanet tarafından kadıların hakları öne çıkarılarak, korunacak şekilde ve dini kurallar aslına uygun, hurafelerden arındırılarak yetişkin insanlarımızın da eğitilmesi gerekmektedir. İletişim kanalları kadınların maruz kaldığı şiddeti kamuoyuna taşırken, bu yapılanın bir insanın başka bir insana yapmaması gereğinin altı titizlikle çizilmelidir. Yazılı hukuk kuralları yaşanılan hayata göre çok daha olumlu, ama yaşanılan hayat da yazılanın aksine, hukuk kuralları ya uygulanmıyor, ya da erkeklerin lehine yorumlanıyor öyle uygulanıyor. Bu soruna acilen bir çözüm bulmamız lazım, yoksa çok övündüğümüz aile kurumu erkeklerin keyfi, bencil davranışları nedeniyle çıkan sorunlar yüzünden, sorunları akıl ve haklar yoluyla değil, şiddet yoluyla çözmeleri yüzünden aile kurumunun temeline dinamit konulmaktadır.
İnsanlık aile kadar sağlam ve sağlıklı birlikte yaşama birliği geliştiremedi, bu toplumun en küçük birliğini ve toplumsal sigortasını koruyacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu çelişkinin çözümü kadınlardan ne istiyorsak bizde onu yapmamızdan geçmektedir. Yani biraz empati yapalım kendimizi kadınların yerine koyalım. Saygılı bir kadın mı istiyoruz, bizde saygılı olalım. Seven bir kadın mı istiyoruz biz daha çok sevelim. İffetli bir kadın mı istiyoruz bizde iffetli davranalım. Kendi çapkınlıklarımızı erkeklik gereğiymiş gibi lanse etmeyelim, onlardan çocuklarımıza analık yapmasını istiyorsak bizde babalığın gereklerini yapalım. İşyerlerinde kadınlara karşı bir ayrımcılık yapılırsa, önce biz erkeler bu ayrımcılığa karşı çıkalım. Böylece yıllar yılı kadınların uğradıkları haksızlıkları kadınlarla birlikte ortadan kaldıralım. İnsana yakışmayan her türlü ayrımcılık insanlığın yarısını oluşturan kadına da yapılmamalı. Kadına, çocuğa yapılan haksızlık insanlığa yapılmış sayılarak önlem alınmalıdır. Alınan önlemler çıkarılan yasalar kağıt üzerinde de kalmamalıdır.
Kadın nedir ne değildir, sorusuna gelince önce insandır, insanlığın anasıdır.
Ben kadının doğurma yeteneğinden ve neslimizin çoğalması için gösterdikleri çabalardan dolayı hayat kaynağı, çocukluğumuzda bizi tehlikelerden korudukları için bir koruyucu, ilk eğitimimizi onlardan aldığımız için eğitimci, hastalandığımızda baktıkları için bakıcı, sıkıntımızda sabırla bizim yanımızda oldukları için dost, güzellikleriyle güzellik kaynağı olarak görüyorum ve seviyorum. Zaten insan diger yarısını sevmezse nasıl mutlu olur ki.
Bütün bu fedakarlıkları karşısında kadınların karşısında eğiliyor, saygıyla selamlıyorum. Erkeklerin hatalarından dolayı onlardan özür diliyorum. Artık her alanda eşitliklerini sağlamak için kadınların ayak seslerine duyuyorum. Bir çok alanda başarılarını görüyorum, zaten yanımızdaydınız, bütün sosyal alanlara da hoş geldiniz. Sizi bizden ayırmaya çalışanlar bizi sizden uzak tutanlar hepimizin yani insanlığa düşmanlık yapıyorlar görüyorum. Kadınsız bir Dünya ne kadar tatsız tuzsuz olurdu bunu tahmin edebiliyorum, iyi ki varsınız sizi seviyorum. Selam ve sevgiler…
|