CHP’NİN KISA OKLARI VE SİLİK OKU
Her kurumun, kuruluşun veya kişilerin kabul ettiği düşüncesine inancına kaynaklık ettiği ilkeleri vardır. Bu ilkeler o kişileri ve kurumları o, yapar. Bize İslam dinine mensup, sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakar, sosyalist, liberal vs..vs denebilmesi için biz, kabul ettiğimiz düşüncenin ilkelerini yaşam tarzı haline getirmeli, içine girdiğimiz ortamları ve örgütleri düşüncemize ve inancımıza göre seçmeli ve orada kabul ettiğimiz ilkelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalıyız. Böylelikle kurumlarımızla, kültürümüz uyumlu olsun. Yoksa kurumlarımızla kültürümüz çatışır ki toplumsal uyuma neden olacak kurumlar çatışmalara neden olur. Çatışmaların az olabilmesi için farklı algılayış ve yorumların yaşam haklarına ve demokratik mücadele ile iktidara gelme haklarına saygı duymalıyız, yoksa ne demokrattan ne de demokrasiden bahsedebiliriz. CHP aşağı yukarı yurttaşların genelinin kültürel değerleriyle çatışmış, bu çatışma halkla parti arasına mesafe olarak yansımıştır. Oysa ki sosyal demokrat bir parti taban olarak geniş halk kitlelerini seçmeli değil midir? Geniş halk kitlelerini taban seçme amaç edinilmeli ve bu amaca uygun parti felsefesi ve programı oluşturulmalıdır. Bu parti felsefesi ve programı kısa ve öz olmalı halkın anlayacağı bir üslupla yazılmalıdır. Halk anlayarak ve seçerek taraf olmalı ve ona göre siyaseti yorumlamalıdır.
İnandığı dinden etkilenerek farklı yorumlar olan mezheplere ulaşılır, düşünüş şekillerinden etkilenerek düşüncelerin uygulama alanı iktidara ulaşmak için partiler kurulur. Bazıları muhafazakâr, bazıları milliyetçi, bazıları sosyal demokrat, bazıları da liberal, bir diğeri de sosyalisttir.
Tercih edilen düşüncenin içinde farklılaşmalar ise yine bu tercih edilen düşüncenin sınırları içinde olur, olmalıdır. Ülkemizde siyasi tercihlerin sağlıklı yapılabilmesi için öncelikle siyaset bilimden yararlanarak temel çelişkileri, siyaset yöntemlerinden sonra da sosyolojinin sunduğu yaşam modelleri ile toplumsal rollerde değerlendirilerek seçimlerimizin yapılması daha sağlıklı siyasi tercihlere ulaştıracaktır bizleri.
Diyelim ki sosyal demokrat düşünceyi tercih edeceğiz, bu düşünce neden seçilir? Neden seçilmez?
Neden seçilir, sermayedar değilseniz, emeğinizi satarak geçiniyorsanız, sosyal adaleti devlet eliyle düzeltmek istiyorsanız, ekonomiye devletin ihtiyaç öncelikli müdahalelerini gerekli görüyorsanız, siyasi tercihinizi, duruşunuzu inanç, etnik köken kaynaklı değil sermaye, emek çelişkisine dayandırıyorsanız sosyal demokrasiyi tercih ettiniz demektir.
Ama yaşamı tek sınıf ve ekonomik çelişkileriyle yorumlamak zorumda değil hissediyorsanız siyasetin farklı bakış acılarıyla yorumlama hakkınız da vardır. Hangisi doğrudur, kişilerin yoğun hissettikleri onların öncelikli tercihlerine neden olacaktır. Mesela Türk kimliğini üst kimlik sayan ve onun dışındaki farklılıkları sıralarken inanç ve toplumsal konumu sırasıyla düşünen kişi milliyetçi, inanç, toplumsal konum ve etnik köken sıralamasıyla düşünenler ise muhafazakarlardır diye biliriz.
Demokratik sistem içindeki bütün demokratik kurumlar demokratik işleyişle çalışır/çalışmalıdır. Bu inanılan durumdur ama henüz tercih edilen durum değildir. İnanılır demokrasi güzel bir sistemdir. Diğer sistemlerde iktidarlar yozlaşmaya daha açık haldedirler, diğer sistemlerde iktidarı sınırlandıran mekanizmalar daha zayıftır. Demokratik sistemde iktidarın alanı belli yargının alanı belli, yasamanın alanı bellidir. Güçler ayrılığı ilkesi gücü dağıtarak iktidarı sınırlamayı düşünmenin sonucu ortaya çıkarılmıştır. Konuyu dağıtmayalım, konumuz CHP ve silik 7’nci oklarıdır.
Ok 1- CUMHURİYETCİLİK: Egemenliğin kaynağını ulusta bulan anlayıştır cumhuriyet, tebaa yerine vatandaş haklarının almasıdır. Yasaların yapıldığı yerin vatandaşların oylarıyla seçilenlerden oluşan TBMM’nin olmasıdır. Etnik kültürel, dinsel tanımların kişilerin ve toplumun yorumuna bırakılmasıdır.
Buraya kadar ifadeler iyi ama uygulamalara yansıması açısından sorunlu olmuştur. Ne devlet ne de CHP bu yorumlama işini yurttaşa bırakmıştır. Kendi yorumu inanç, demokrasi, laikliği halka zorla kabul ettirmeye çalışılmıştır. Cumhuriyetin içini demokrasi ve vatandaşlık haklarıyla dolduramamanın sıkıntısı yaşanmıştır. Hiç bir partimiz CHP dâhil ön seçim yapmamaktadır. CHP son seçimlerde 29 ilde yapmıştır, bu uygulamanın yaygınlaştırılması CHP’nin vatandaşlar tarafından tercih edilmesine neden olacaktır. Cumhuriyet vatandaşlara güvenmek demektir. Cumhuriyet devlet ve partinin vatandaşların istek ve talepleriyle şekillenmesi demektir. Böyle bir devlet ve parti vatandaşının devleti ve partisi olacaktır. Tersi durumlarda ise devletin
vatandaşı, partinin üyesi vs. vs.. Acaba CHP üyeleri ne zaman tebaa üyelikten(pasif üyelik) aktif üyeliğe( demokratik üye ölçüleri) ne zaman geçecektir.
Vatandaşın devleti, vatandaşının haklarına saygı duyan devlettir. Aynı düşünüş şeklini kabul etmiş vatandaşların kurduğu partide oluştuğu üyelerin düşüncelerine saygılı davranması beklenmektedir. Kısacası devlet vatandaş ilişkisinde vatandaş önceliklidir, parti üye ilişkisinde ise üyelerin düşünceleri önemlidir. Evrensel demokratik kurallar vatandaşlarına saygılı devlet, üyelerinin tercihine saygılı parti önermektedir. Demokrasi yoksa Cumhuriyet oku ne kadar uzun olursa olsun eksiktir.
OK 2- MİLLİYETÇİLİKTİR: Ülkemizde din, dil, ırk temelleri üzerine değil siyasal bilinç, ideal beraberliği üzerine kurulmalıdır. CHP’nin milliyetçilik anlayışı ayrışma değil bütünleşme hareketidir. Tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır. Tüm yurttaşların hukuksal hakları eşittir. Herkes yurttaşı olduğu ülkenin asli unsurudur.
Bu milliyetçilik anlayışı söylemde kalmış hiç eyleme geçememiştir ne ekonomik anlamda ne de kültürel anlamda bir milliyetçilik ülkemiz siyaset ortamına girmemiştir. En milliyetçimizden en evrenselcimize kadar yerel kültür ve maddi, manevi değerler önemsenmemiştir. Ekonomik güçle kültürel güç karıştırılmıştır, her zaman ekonomik güç kültürel güçten güçlü değildir, olmamalıdır. Bunu sadece CHP yapmamış birçok kurum ve kuruluş yapmıştır. Milliyetçilik asgari müştereklerde anlaşmayı gerekli görür. Asgari müştereklerde öncelikle yasalar ve inanmadan kaynaklı inanç sistemimiz olan dini birliktir devamında ise toplumsal statü ve etnik köken gelmektedir. Bunların hepsi yurttaşlarımızca farklı önceliklerle algılanmıştır. Bu algılamadaki farklılık normal karşılanması gerekirken herkes farklı algılayanı hain ilan etmiş inancı, siyaseti farklı yorumlayanlar birbiriyle, kendi yurttaşıyla çatışan devlet ve kurumları ortaya çıkmıştır. Bu çatışmadan devleti oluşturan kurumlarla birlikte CHP’de nasibini almıştır. Halkın kültürel değerleriyle ve inancıyla bir halk ve yurttaş olduğu adeta unutulmuştur. Yurttaşlık haklarının temelinde yaşama, inanma, düşünme ve ifade edebilme hakları olduğunun üstü kapatılmıştır. İnan ama yaşama, düşün ama ifade etme demek gibi bir ara durum üstü örtülü kabul edilmiş ve bu hata Türkiye siyaset ortamını germiş ve gerginlikle yanlış tercihler yapılmıştır.
Din olgusuna bir siyasi partinin bu kadar mesafeli duruşu inanç yoğunluğu içindeki bazı vatandaşlara itici gelmiş, emek sermaye çelişkisi ölçü olarak alındığında CHP’nin tabanı olması gereken vatandaş grupları daha sağa kaymıştır. Milletsever olup da milletin dinine laiklik kaygılarıyla mesafe, siyaseten hatadır. Laiklik dinlerin ve dinsizliğin yaşama hakkına saygıdır, milletin inancına baskı yapmak hiç değildir.
OK 3- HALKCILIK: CHP halkçıdır, Halkçılık siyasal meşruiyetin temelini halkta bulabilmektir. Ekonomik ve siyasal imtiyazların kaldırılmasıdır halkçılık. Sorunlara çözümü halk için halkla beraber bulmaktır halkçılık. Sosyal demokrat değerleri akılcılıkla ve üretkenlikle bütünleştirmektir.
CHP’nin içinden sesler CHP’nin duvarlarını yıkalım halk dokunabilsin önerileri ve uyarıları yapmaktadır. CHP’ye ulaşamayan halk kime ulaşabilir ki. Halkçılık ilken olacak ama parti olarak üyelerine ve halka uzak duracaksın bu kadar çelişik davranışlar halk nezdinde saygınlığımıza zarar verir, vermektedir. Son seçimler göstermiştir ki oylarımızın artmasına rağmen istenilen ivmeyi yakalayamamamızın nedenleri bunlar olmasın sakın. Genelde iktidarlar yıpranır ve seçimlerde oy kaybederler muhalefet ise o yıpranmışlığın adeta parsasını toplar, ama halkın inancına kültürüne yabancıysanız muhalefette de yıpranırsınız, bizim CHP’nin yaşadığı gibi. Yurttaşların diğer partilerden beklediği demokrasi beklentisi ile CHP’lilerin ve halkın CHP’den demokrasi beklentileri farklı olmaktadır. Ülkemizde demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla uygulanacaksa bu her partiden önce CHP’de uygulanmalıdır. Neden Sosyal demokrat olmadan önce demokrat olmak gerekiyor da ondan.
OK 4- DEVLETCİLİK: CHP devletçidir, Özel yararlarla toplumsal yararların arasındaki dengenin sağlanmasına yönelik bir güvencedir CHP’nin devletçilik anlayışı. Yurttaş devleti için değil Devlet yurttaşı için vardır. CHP demokratik devleti, yönetime katılımı öngörür, yönetenle yönetilen karşıtlığının giderilmesini amaçlar. CHP’nin devletçilik anlayışı toplumun büyük tercihlerini belirlemede, uzun vadeli ekonomik yönün belirlenmesinde, bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesinde CHP’nin devletçilik anlayışı devlete sorumluluk yükler.
Devlet yurttaş ilişkisinde bu yazılan ilkeler yurttaş aleyhine bozulmuş, CHP yeterince bu bozulmuşlukla mücadele etmemiştir. Yurttaşların inançları üzerine baskı kurulmuş bu baskı ilk CHP iktidarı tarafından yapılmış daha sonraları devlet politikası halini almıştır. Hani devlet yurttaş için vardı ya ne oldu. Devletin ve yurttaşın sınırları yasalarla belirlenmiştir. Burada sosyal demokrat bir bakış acısıyla değerlendirdiğimizde CHP’nin yeri yurttaşların yanıdır. Ekonomik acıdan baktığımızda CHP liberal politikalara yem olmamalıdır. Sosyal devletin ve sosyal demokrat politikaların amacı bölünemez hizmetler dediğimiz, sağlık, eğitim, barınma, barınakların ısınması, güvenlik, toplu taşıma gibi alanlarda devletin direkt yatırımcı ve düzenleyici olarak müdahalesini gerekli görür ve ona göre projeler ve politik söylemler geliştirir.
OK 5- LAİKLİK: Devletin, devletin kurumlarının, toplumun ve eğitimin laik olması, asla taviz verilmeyeceği cumhuriyet, demokrasi ve eşitlik kuralıdır. Laiklik insan haklarının güvencesidir, ulusal bütünlük ve iç barışın temel taşıdır. Laiklik, din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasıdır. Laik devlet din işlerinde taraf değil, ortak güvenin düzenleyicisidir.
Belki de ülkemizde CHP’nin de öncülüğünü yaptığı fanatik yorumunu yaparak uygulamaya koyulmuş inanç alanında barışa katkısı olması gereken laiklik bu alanda yurttaşların çoğunun inancına baskı yapma aracına dönüşmüştür. Bu baskı aracı haline dönüşen laiklik yurttaşların siyasi tercihlerinin yanlış oluşmasına neden olmuştur. Dini inancı yoğun bir işçi sosyal demokrat olacakken bu çatışma bu işçiyi muhafazakâr veya liberal bir partiyi tercih etmesine neden olmuştur. Bu tercih bizim siyasi tercihlerimizin sakatlığının önünü açmıştır. Laikliğin bu fanatik yorumundan vazgeçilmeli ve her türlü inanca ve inançsızlığa yaşama hakkı verecek bir yorum benimsenmelidir. Bir inanç grubuna ister devletin isterseniz de başka inanç gruplarından gelen baskıya herkesten önce CHP karşı durmalıdır. Ayrıca bu karşı duruşlarla toplumsal barışa hizmet edilmiş de olunacaktır.
OK 6- DEVRİMCİLİK: CHP devrimcidir, devrim anlayışı ise barış içinde kökten değişimdir, çağı paylaşmadır, geleceğe atılımdır. CHP’nin devrimciliği çağdaş düşüncelere açılarak yenilikleri kavrayıp benimsemektir. Kuralları ve kendini sorgulayarak daha iyi ve doğruya ulaşmanın yollarını açmaktır.
CHP’nin devrimciliği 1923-30 yıllarında kalmıştır, o zaman zamanın ve şartların itmesiyle kendini devrimci bulan CHP daha sonraları bırakın devrimciliği yorumlama bile yapamaz hale gelmiştir. İç işleyişindeki anti demokrat yapı CHP’yi bazı durumlarda muhafazakâr partilerin bile gerisinde bırakmaktadır. Eleştiri ve sorgulamadan yoksun yapılar bırakın devrimi zamana bile ayak uydurmada sıkıntı yaşarlar. Oysaki sosyal demokrasi değişim, gelişim, reform devrim, demokrasi gibi kaidelerle birlikte anılır, CHP kendi durumunu, duruşunu bu kaidelerle yeniden değerlendirebilmelidir. Artık CHP’ye inanan sosyal demokratların CHP’den umudu keseceğini öngörebiliyorum. Bu umutsuzluk ya yeni oluşumlara ya da en yakın sosyal demokrat partiye kitlesel kayışlara neden olacaktır. CHP gibi bir partinin ülkemiz siyasetine katacağı çok şey vardır, bunu muhalefet olarak da yapabilir, iyi muhalefetin sonucu iktidardır ve sosyal demokrat iktidarlara sadece ülkemizde değil Dünya genelinde ciddi ihtiyaçlar vardır. CHP iktidara adaysa ki öyle olmalıdır, kurulan bütün partilerin amacı iktidara gelmektir. Üyelerinin, halkın istemleri doğrultusunda devrimcilik ruhunu kaybetmemelidir.
OK 7- (Silik olan ok) DEMOKRASİ: CHP’nin altı oku yok muydu, bu yedinci ok nereden çıktı. Evet, yedinci ok cumhuriyetin, devletçiliğin, milliyetçiliğin, halkçılığın, laikliğin, devrimciliğin içinin demokrasiyle doldurulması demektir. Partilerin üyelerine, devletlerin yurttaşlarına güvenmesi demektir. Onların tercihlerine saygı duyulması ve güvenilmesi demektir. Demokratik bir yapı yoksa devletin ve iktidarın ceberut bir yapıya kayma ihtimali yükselir. Milliyetçiliğiniz demokratik ilkelerden esinlenmiyorsa faşist olmaya adaysınız demektir. Halkçılığımız demokratik kültürden etkilenmemişse halkı küçük görme eğilimlerinizin ve halkın seçimle yapacağı tercihlerine saygınızın tesis edilişinde mutlaka eksikliklere neden olacaktır.
Demokrasi okunun olmayışını bırakalım bir yana, 6 okun oluşturduğu ilkelerin de içini demokratik kültürle doldurmalıyız. Biz demokrasiyi yeni icat etmedik, yeni de uygulamıyoruz, daha önce uygulandığı örnekleri gördük ve görmeye devam ediyoruz. Biraz demokrasiye inanıyorsak ki legal partilerin içinde inanmayan zor bulunur. O zaman demokrasiyi sadece iktidara gelme aracı gibi görmeyelim, parti içi ilerleyişi de demokratik hale getirmeliyiz.
Parti içi demokrasi sadece CHP’nin mi sorunu hayır, bütün partilerin ortak sorunu görünüyor. Bu sorunun temelinde kontrolü elinden bırakmak istemeyen liderler ve genel merkez yöneticilerinin seçme haklarından vaz geçememeleri yatmaktadır. Yakın tarih de belki CHP de parti içi demokrasi işleme ihtimali vardır ama diğer partilerde o ihtimal bile henüz görünmüyor.
Biz parti tercih edenler partiyi siyaset yapma ve oy verme şeklinde tercih ediyoruz. Bu tercihimizde partinin demokratik ölçülerle değerlendirmemiz gerekmez mi? Ben bir partiyi hangi ölçülerle tercih ediyorum sorusunu sormalıyız. Sadece gıda yardımları, ekonomik çıkarlar, kariyer planları, siyasi ve ihale rantları ile mi değerlendiriyoruz, yoksa vatandaşlık hakları, çalışanların mevcut üretimden aldıkları payın adaletli olması gereği mi, çevreye verilen zararların en aza indirilmesini ön gören bir siyaset izleyen partileri mi, yoksa kim karizmatik kim iyi konuşuyor, benim duygularıma hitap ediyorumu seçeceğiz. Yoksa bu demokrasi oyununun figüranları olmaya devam edeceğiz ne yazık ki öyle görünüyor. Ben kendi kanaatime göre artık üyelerin ve vatandaşların seyirci ve figüran olmadığı bir demokrasi senaryosunun yazılması gerektiğini düşünüyorum. Bu senaryoyu bütün Türkiye vatandaşları yazacaktır, başka yolu da yoktur. Bu kapasite ülkemiz insanlarında mevcuttur. Bu demokrasi senaryosuna hangi parti öncü olacaktır, bence CHP öncü olmalıdır.
Demokrasimizi muhafazakâr hale getirebiliriz, sosyalist ve sosyal demokrat hale de getirebiliriz, liberal veya milliyetçi hale getirebiliriz, ama bunlar yapılırken demokratik kurallarla ve kültürle yapılır, yapılmalıdır. Bu kültürü almış üye, delege ve lidere acil ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı CHP karşılamak durumundadır.
Bizim partilerimizin çoğunda lidere rakip bile çıkamıyor çok zaman ne yazık, ne aksak demokrasimiz var. Aksak demokrasilerde parti içi muhalefet ve lidere eleştiri yapılamadığı için sorunlar büyümeden görülemiyor. Büyüyen sorunlar için daha çok enerji gerekiyor. Eleştiri kanalları acık olsa ve sorunlar eleştirel bakış acısıyla büyümeden görülse ve çözüme kavuşsa demokrasimiz işleyen, yöneten katılımcı bir niteliklere kavuşmuş olur
Bana sorarsanız, parti içi demokrasi ve muhalefet, eleştiri demokrasinin olmazsa, olmazlarıdır, yoksa öz eleştiri olmadığı yerde sorunlar da kaynağı da, çözümü de görülemez bulunamaz. Ayrıca demokrasiyi koruma görev bilinci devletin güvenlik kuvvetlerinden halka geçtiğinde ve demokrasi kültürü, halk kültürü olduğunda demokrasimizde gelişecektir diye umut ediyorum.
CHP üzerinden demokrasimizi değerlendirmeye çalıştık, sebebi önce CHP demokratik hale gelerek örnek olma zorunluluğu olduğunu düşündüğümdür.
Demokrasinin bütün kurumlara ve kişilere demokratik bir kültür ve ruh vermesi dileğiyle sevgi ve selamlar…
|