Ağaçların vekili kim olacak? 

 Milletvekili adayları açıklandı. Eminim hepsi bir önceki dönemin vekilleri gibi vatan millet aşkıyla yanıp tutuşuyor. Parti binalarının önünde yatıp kalkmaları da bundan.

 Elbette ki bu vekil adaylarının vatan millet sevgisi yalnızca seçilene kadar değil! Bundan sonra Meclis’e girerlerse parti başkanlarının değil, milletin menfaatleri için el kaldırıp indirecekler. Partilerinin, kendilerinin, yakınlarının ya da bol paralıların menfaatlerini değil, halkın menfaatlerini savunacaklar.

Yine de bazı şeyleri baştan hatırlatmakta fayda var. İşte aklıma gelen ilk beş…

 Size kimse dağları madencilere, dereleri HES şirketlerine, ormanları önünüze gelene satın diye oy vermiyor. Seçimden sonra biz milletten oy alarak onay aldık deyip bizim adımıza doğayı yok edecek yatırımların önünü açmaya kalkmayın.

 Daha önceki dönemde bazı vekillerin “su boşa akıyor”, “su akar Türk bakar” gibi birtakım laflar ettiğini siz de takip etmişsinizdir. Hemen, bugünden tezi yok gidip bir suyun başına oturun. Hatta kenarında biraz yürüyün, yüzünüzü yıkayın. O suyun içinde yaşayan canlılara, etrafında var olan hayata ve doğaya bir kez daha bakın. Eğer suyun yine de boşa aktığını düşünüyorum diyorsanız kendinizi o suya atın.

 Koruma, sürdürülebilir kalkınma gibi sözlerle bize gelmeyin. Bugün tüm dünya bir Amerikalı standardında yaşasa bize dört gezegen daha lazım. Avrupalı standardında yaşasa üç.. Hadi bıraktık bunları tüm dünya Türkiye standardında yaşasa gene battık. O zaman da bize bir gezegen lazım. Yani bu işin kullanması, kollaması ya da sürdürülebilirliği kalmadı. İnsanlığa yaşamak için yepyeni bir kültür lazım.

 Sizden bir önceki dönemde vatan millet aşkıyla görev yapan vekiller giderayak bize şaka olsun diye Meclis’e Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası ve 2B gibi birtakım yasalar getirdiler. Seçilirseniz bu yasa tasarılarını Meclis’te kucağınızda bulacaksınız. Onları acilen kucağınızdan atmazsanız vebali üzerinizde kalacak. Hatta insanlar ‘Anadolu’yu Vermeyeceğiz’ diyerek Ankara’ya yürümeye başladılar bile.

 Daha söylenecek, hatırlatılacak çok şey var ama son olarak şunu hatırlatayım: bir coğrafyayı sevmek haritadaki sınır çizgilerini korumak ve sevmekten ibaret değildir. Önceki dönemlerdeki arkadaşlarınız çizgileri çok seviyordu ama o çizgilerin içinde ne yaptıklarının pek farkında değillerdi. Bir yeri sevmek onu korumakla olur.

 Dağları, suları, ormanları satmak, nükleer santraller kurarak bizim ve tüm canlıların yaşam hakkını ipotek altına alarak yurt sevgisi olmaz. Millet bile vekillerini bulmakta zorluk çekerken, merak ediyorum, kuşların, ağaçların, derelerin vekili kim olacak?

 Güven Eken

Doğa Derneği Başkanı

guven.eken@dogadernegi.org

Radikal / 13 Nisan 2011