HÜKÜMET SİSTEM SORUNUMUZ NASIL AŞILIR?
Başkanlık mı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi mi? Güçler Ayrılığıyla Desteklenmiş Sistem mi? Daha İyi!
Altı Parti Bir Araya Gelerek Bu Sorunu Masaya Yatırmışlar ve Sanki Bir Sistem İnşası, Bir Yargı Reformu, Bir Demokrasi Bildirisi Ortaya Koymuşlar, Bakalım Onlar Ne Demişler, Biz Ne Diyoruz?
Bana kalırsa ilk başlayacağımız yer parti, sendika, STÖ örgütlerinin örgüt içi demokrasi olmalı, yok yok ekonomi olmalı, Yok yok hukuk olmalı derken, bir yerden başlamak gerekiyor, nereden?
Yasama Bagımsızılığı nasıl sağlaçaktır? Milletvekilini genel merkez ve genel başkan seçerse, milletvekili nasıl yasamada bağımsız hareket edecek, kamucu bir anlayışla yasa yapılmasına neden olabilecektir ki. Ben diyorum ki güçlendirilmiş demokrasi için önce güçlendirilmiş demokratik örgüt ve parti, içi demokrasi gerekmektedir. Hangi partide bu var kısmen CHP de, mutabakat metninde de var… Hadi bunu geçtik, geçilmemesi lazım partiler adayları neden atama ile yaparlar? Sonra…
Demokrasinin en önemli ayakları nedir derseniz, herkesin aday olabildiği, parti içi demokrasinin işlediği, seçenlerin istediğini seçerek aday ettiği genel ve yerel seçimler.. Bu konuya da atıflar var mutabakat metnin de… Yeter mi yok, yetmez, güçler ayrılığı diye bir şey var demokrasilerin seçim kadar, olmazsa olmazı, bu nedir?
Altı partinin mutabakatını okudum, sanki bir demokrasi manifestosu, güçler ayrılığı var mı var!
Devletin Gücünün Yasama, Yargı ve Yürütme Diye Kurumlara Bölünmesine Güçler Ayrılığı Denir, Demokrasi Acısından son Derece Önemlidir.
Yargı bagımsızlığı, nasıl olur, sürekli bagımsız hukukcular söyler, cografi teminat derler, yılını doldurmadan oradan ayrılmamalıdır hakimler, dosya teminatı derler, bir dosya üzerinde çalışmış defalarca tarafları dinlemiş, sonra bakmışlar ki hakim yok.. Dosyada taraflar istedikçe dava dosyası aynı hakimde kalmalı, hakim giderse dosyada onunla gitmeli… Ayrıca hakim sicil sitemi, özlük hakları, atanmaları, yargıçların seçtiği kurullarla takip edilmeli ki yargı bagımsızlığı ve güçler ayrılığının bir ayagı olan yargı bagımsızlığı cereyan etsin… Bu konuyla ilgili düzenleme var mı var…
Yasamadan yukarda kısmen bahsettik, yasama bagımsızlığının yanı sıra yasa tanırlılık da gerekiyor, bir konuda en üst mahkeme karar veriyor ve diyor ki şu haksız yere tutuluyor.. Alt mahkemeler dinlemiyor, güçler ayrılığının bir ayagı olan yürütme duymazdan geliyor hatta mahkeme kararının tersi bir durumu savunuyor… Burada hangi sistem olursa olsun, sorunlu olur… 6 partinin yarının Türkiyesi mutabakatını dinledik, yargı konusunda reformlar öngörüyorlar, hatta ciddi bir yargı reformu içeriyor ve şunu diyorlar :: “Anayasal devlet; kuvvetler ayrılığına dayanan, yürütme gücünün sınırlandırıldığı, denge ve denetlemeyi teminat altına alan, yargının bağımsız olduğu, temel hak ve hürriyetlerin en geniş manada tanındığı ve kurumsal aklın günübirlik düşüncenin önüne geçtiği bir sistemdir. Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı çıkıyoruz” diyerek güçlü bir demokratik hukuk vurgusu yapılıyor…
Demokrasinin görünmez ayağı hatta çatısı, bel kemigi demokratik hukuk devletidir, bu güçler ayrılığına dayanır ve güçlerin birbirine karşı üstünlüğü yoktur, denge ve denetimleri vardır.. Bunu yapamadıkca siyasal sistemimizde sorun yaşanacaktır. Bu güçler ayrılığının yanı sıra demokrasinin tamamlayıcı ayakları da vardır.. Bunlar nedir? Güçlendirilmiş Parlamenter sistem mutabakatı bu konuya da bölüm ayırmış… Neye ayrılmamış, derseniz, unutulmuş derseniz?
İşçi hakları unutulmuş, çalışma hayatı bölümünde kadın ve engelli istidamı dışında bahsedilmemiş, sendikaların güçlendirilmesi için iş kolu barajı, iş yeri yetki belgesi gibi sendikasızlaşmanın ve sendikanın etkisizleşmesine neden olan durumlar hakkında bir bölüm yok.. Sendika yoksa, bir çalışma hayatında asgari ücret ortalama ücret olur, oldu da duruyor… Bu alandaki barajların kaldırılması gerekiyor… Demokrasinin gizli ayakları mı desem, bir liderimiz gibi, yok üç ayak dışında birde sivil üç ayaklar var, biri medya, biri STÖ, digeri akademidir!! Bunlar çok zayıf kalmaktadır…
Akdemi, Medya, Sivil Toplum Kuruluşları, Sendikalar, haklı olduklarında hukuk kurallarına göre tepki gösteren vatandaşlar ayağı buna bakacak olursak…Bu mutabakata akademik özerliğşne de yer ayırmış..
Akdemi atadım gitti, liyakat, oradaki akademisyenler, eğitim görevlileri, öğrenciler ne ister, ne fark eder ben atadım kabul edecekler dersek… Liyakat sistemi bozulan akdemi ülke sorunlarını iktidar gözlüğüyle görür, tepki göstermez, sorunlar karşısında üç maymunu oynar, çözüm üretmez sorun yok diyen nasıl çözüm üretsin ki? Aynı şey medya da TV ve gazetelerde, internet sitelerinde de olursa, sorun yok gibi davranır sorunları bile alkışlarız… Düşünsenize 2011 de Suriye ye girerken alkışladığımız gibi… Elektrik kurumları satılırken, Türk telekom satılırken alkışladığımız gibi.. Şimdi faturalardan şikayet edenler o zaman ne yaptık diye kendinize sorun, karşımı cıktık, bir bahane bularak alkışladık mı? Şimdide yap işlet devretleri alkışlıyoruz degil mi? Maliyeti nedir diye soran var mı? Her neyse demokratik sistem bazı ayaklara oturur, bunlar yoksa sistem sorunlu olur… Demokrasinin Bu ayakları Yeteri Kadar Güçlü Bir şekil de Var mı?
Yargı ve Yasama bağımsızlığı, var mı, medya gazeteci ve yorumcular hükümeti eleştirebiliyorlar mı, yoksa her yapılanı önüne arkasına bakmadan büyük hizmet mi diyorlar.. Bu kadar büyük hizmet varsa neden ülkede enflasyon, işsizlik, dış acık, bütce acıkları bu kadar yüksek… Ülke iyi yönetiliyorsa neden alım gücümüz sürekli düşüyor.. Her neyse. Yazı uzuyor, şu sorulara da kafamızda cevap bulalım ve sistem sorununu aşalım..
Sivil Toplum örgütleri neden tepkisiz, yeme, gübreye, tarım ilaçlarına yüzde 300-400 zam geliyor, TZOD tepkisiz… Sendikalılık oranı görülmediği kadar düşük, neredeyse çalışanların yarısına yakını asgari ücretli, bu ise şu demektir, çalışanların yarısından fazlası toplu sözleşme pazarlığı dışında… Emek hakkı savunusu yapacak olan sendika başkanları siyasal farklılıklarından dolayı ortak tepki geliştiremiyorlar. Siyasetlerine sendikacılığı meze ediyorlar, tepkisizler.. Sonra parti üyeleri, delegeleri, mahalle temsilcileri kim kimi aday gösteriyor, nasıl seçiliyor, az bir düşünmemiz gerekmez mi? Son olarak seçtiğiniz belediye başkanlarını size kim seçin diye önerdi? Düşünmek gerekir, buralarda bir yanlış varsa tepki gösterilir ki demokratik sistem iyi işlesin degil mi? Siyasal düzenlemeler metinde var, sendikal düzenlemelerde olmalıydı degilmi?
Amacımız daha iyi bir demokratik sistemse, bunun yolları belli, demokratik anayasal düzen, güçler ayrılığına dayanmalı ve her siyasal yönetime ön seçimlerle belirlenen kişilerin başkan, yönetici olması saglanmalı.. Daha demokrasiyi örgütler içinde iyi işletmemişken, güçler ayrılığının denge ve denetimini kuramışken, bir kişiye bu kadar yetki verilmesi, keyfi yönetimleri doğuracaktır.. Doğurdumu ne? Güçlendirilmiş Parlamenter sistem mutabakatın da bu konular ayrıntılı işlenmiş… Çevre sorunlarına ayrıntılı olarak deginilmiş, ve birçok sorunu tetikleyen devlet de kamuda görev alanların liyakatli olmaması ile ilgili soruna da deginilmiş…
“Kamu Yönetimi İlkeleri Kamu yönetimi; eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk, etkililik ve şeffaflık ilkelerine göre vatandaş odaklı bir biçimde örgütlenecektir. Devletin her kademesinde açıklık, şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik ilkelerinin gerekleri yerine getirilerek iyi bir yönetişim tesis edilecektir.” Kamu yönetimi yolsuzluktan kurtulması böylece mümkün olacaktır… Son olarak küçük bir eleştiri daha yapalım mı? Gerçi hükümetin bu kadar yanlışının üstüne muhalefeti eleştirmek abestirde.. Eleştiri eksikliklerin giderilmesine neden olur ki, daha iyi düşünceler mutabakatlar ortaya çıkar…
Sorunlar görülmüş, bazılarına (yargı, Çevre, Kadın, Haklar) kısmen çözüm önerileri sunulmuş, bazılarına sunulmamış, toplumun anlayacağı dilden sorun çözüm, sorun çözüm gibi daha çözüm odaklı bir metin olabilirdi… Her şeye rağmen bir demokrasi bildirgesi gibi, her şeyi bir yana bıraktık, bir masa etrafında oturup, müzakere, uzlaşma, anlaşma, sözleşme üzere ülke sorunlarını konuşabilme kültürünün başlama miladı olsun bu mutabakat diyerek…
Daha iyi hukuk adaleti sağlayandır, daha bagımsız yasama kamu yararı gözeterek yasa yapılması demektir, bagımsız yargı sadece ve sadece yasaya, kanuna, hakimin vicdanına bağlı olması demektir… daha iyi akdemi bilimsel verilerle düşünen, yazan, raporlayan sorunlara çözüm üreten demektir.. Daha iyi sivil toplum kendi sorunlarını kamuoyuna, hükümete ileten çözüm önererek çözülmediğinde tepki gösteren örgüt demektir… Daha iyi bağımsız medya kamusal bakış acısıyla hareket eden ve sorunları çözümleri tartışan medya demektir… Daha iyi vatandaş, bütün olup bitenleri vatandaş bakış acısıyla gören ve ona göre vatandaşlık bilinciyle destekleyen ve tepki gösteren kişi derken.. Bütün bunların toplamın da daha iyi demokrasi, daha iyi yönetim sistemi, daha iyi bir toplumsal yaşama demek olacağından.. Daha iyi seçimler, daha yönetmek/yönetilmek dileğiyle, amacıyla, umuduyla Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com
Kaynaklar
1* https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BC%C3%A7lendirilmi%C5%9F_parlamenter_sistem
2* https://chp.org.tr/haberler/guclendirilmis-parlamenter-sistem-mutabakat-metni-mzalandi
3* https://www.haberturk.com/guclendirilmis-parlamenter-sistem-maddeleri-neler-iyilestirilmis-ve-guclendirilmis-parlamenter-sistem-nedir-3359867
|