|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
Amiraller Bildirisi ve Sonuçları |
BİLDİRİ BİLDİRİR
(Amiraller Bildirisi ve Sonuçları)
“TBMM Başkanı Şentop'un bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim, Montrö'yü tanımıyorum, feshettim' diyebilir mi?" sorusuna, "Yapabilir. Mümkün-muhtemel arasında fark var. Yeterli miktar yoğurt bulursanız, Marmara Denizi'ni de karıştırırsanız, ayran yapmak mümkündür" şeklinde yanıt vermesine ilişkin olarak 103 emekli amiral imzasıyla hazırlandığı belirtilen bir bildiri kamuoyuna yansıdı.”
103 emekli amiral imzasıyla, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak Amiraller ortak bir bildiri yayımladı. Bildiriye özetle bakacak olursak…
Bildiride "Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir" denilen… Tuğamiral Sarı'nın görüntülerine ilişkin olarak da "Kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur" ifadesi kullanılan bir bildiri yayınlandı… Bildiride en çok tepki gösterilen yer ise şurası oldu…
“Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir.”
Şimdi olayı gündemdeki tartışmalardan ayrı değerlendiremez, siyasal tarafgirlikle degerlendirirsek de taraf olarak değerlendirirsek, başka, başka sonuçlar alırız…
Tartışma Uluslararası sözleşme olan İstanbul sözleşmesinden tek taraflı tek kişinin iradesiyle çekilmeyle başladı, bu sözleşmeden çekilme örnek gösterilerek, TBMM başkanı Sayın Şentop’a şu soru soruldu! Sayın Cumhurbaşkanımız, Montrö Boğazlar Sözleşmesinden çekilmek istese, çekilebilir mi?! Başkan da evet teknik olarak mümkün dedi.. Tartışmalar başladı ve TBMM başkanı bunu düzelten bir açıklama yaptı… Sonra bu yukarda bahsi geçen bildiri yayınlandı…
Cumhurbaşkanlığından daire başkanları başta olmak üzere, "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yaptı… Sonra organize olmuş sosyal medya hesapları başladı darbede darbe, neden darbe saat 12 de yayınlamış mış, neden darbe efendim Yüce Türk Milletine diye başlıyormuş muş, neden darbe şu paragraftan dolayı darbe … Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti diye başlayan paragraftan dolayı.. İktidar tarafından tepkiler başladı..
Sonra, siz kimsiniz, haddinizi bilin, oturun oturduğunuz yerde gibi ifadelerle bu bildiri ve imza koyanlar adeta yerin dibine batırıldı, CHP dışındaki muhalefet partileri ne şiş yansın ne kebap misali ne bildiriden yana tavır aldılar, nede hükümetin bu sert söylemine uydular.. CHP bildiriyi makul buldu, ifade özgürlüğünü kullanan Amirallerin haklı olduğunu ifade etti… Bu arada MHP Başkanı Sayın Devlet Bey, en uç dili kullanana lider oldu, apoletleri sökülsün, maaşlarına el konulsun, sanki burası hukuk devleti değil, haklar nasıl doğar nasıl düşer belli degil gibi, ülkemizin adalet seviyesine zarar verecek bir konuşmaydı… Sonra bu Amirallerden 14 ü gözaltına alındı, bu süre 4 gün daha uzatıldı ve sonuç Amiraller serbest, zaten gözaltına alınmaları abesti… Bu amiraller, ülkelerinin hakları ve hukukları konusuyla ilgili bildiriyle düşünce sunmuşlar, bu düşünceye katılırız katılmayız, düşüncelere katılmadığınızı veya katıldığınızı ifade ederiz o kadar… Şimdi ben düşüncemi açıklıyorum, bana katılan olur katılmayan olur, katılmayanlar bana saldırmak yerine, neden katılmadıklarını ifade özgürlüğünü kullanarak düşüncelerini ifade edebilirler… Bizim sivil toplum örgütleri düşünce beyanına alış olmadıklarından dolayı olsa gerek.. Düşünce yerine hemen bildiriye karşı suç duyuruları sunmuşlar..
Oysa sivil toplum örgütleri üniversiteler, meslek odaları kendileri ifade özgürlüğü kullanmamaya alıştırıldıklarından dolayı… Amiraller için aynı gün 81 ilde, 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyon emekli amirallerin yayımladığı bildiri için suç duyurusunda bulunmuşlar ne hız degil mi? Acaba bildirinin neresinden suç çıkardılar da bulundular, suç duyurusunda bulunan bu kurumların sorumlularına mesnetsiz suçlamada bulunmak, adli yargı sistemini meşgul etmekten dolayı kabahatler kanununa dayalı sembolik cezalar verilebilir mi? Belki.. Bildirinin aksi halde diye başlayan paragrafı, şöyle de okunabilirdi..
Üç eleştiri var bildiride bir motro sözleşmesinden uzaklaşma ihtimalinde olacaklarla ilgili, iki orduda emir komuta zinciri bozacak kadar, bir cemaate bağlı olanların olması ile ilgili değinmeler, bunların yapılmaması durumda, aksi halde, ülkemizde daha önce olduğu gibi istenmeyen sonuçlara neden olabilir ifadeleri darbe çağrıştırıyor diye okumak yerine… Darbe paranoyası yaşayan kişiler, askerlerden gelen her uyarı ve öneri, zaman bahane edilir, hitap bahane edilir, taşlanırsa bir daha bu amiraller olacak sorunlar karşısında konuşmazsa, düşünce beyan etmezse, hükümeti, vatandaşları uyarmaz ise daha büyük sorunlar yaşamaz mıyız? Hükümet tarafından en sorunlu yer bildiride şurası olarak algılandı! Aksi halde denen bölüm ise aslında şunu cağrıştırıyor olabilir…
Aslında burası da bana göre 15 Temmuza işaret ediyor, anayasal düzen içinde hareket edilmezse, orduda emir komuta düzenini bozacak şekilde başka mercilere bağlı kişiler olursa, anayasaya bağlı değil de cemaate bağlı tipler amiral olursa!! Sonuç 15 Temmuz gibi olabilir demiş olamazlar mı? Zorlama yorumla darbe çıkarılabiliyorsa, niyet okumalarla suç isnat ediliyor ve gözaltılar yapılabiliyorsa, bende küçük bir yorumla katkı sundum.. Devam etmek gerekirse…
Ben bu konuda TKP gibi düşünüyorum ben şimdi komünist mi oldum? Ben diyelim ki iktidar partisini destekliyorum, bu konuda veya ekonomi konusunda partimden farklı düşünemez miyim, örneğin, iktidar partisi kanal İstanbul’un yapılmasını istiyor… Bazı partililer de kanal yerine her ile o ilin tarım, maden, enerji sektörü dikkate alınarak fabrika yapılarak, toplumun ihtiyaçlarını üretmeyi ve bu üretim aşamasında iş yaratılarak işsizliğin de azaltılmasını düşünemezler mi? Kanal İstanbul’a harcanacak paranın yarısı tarımsal arazilerin ıslahına, sulama projelerine, arazi toplulaştırılmasına harcansa… Türkiye yeniden bir Tarım ülkesi olmaz mı, diye düşünenleri, hemen dış mihrak, beşinci kol, içimizde hain mi ilan edeceğiz? Bunu yapmayalım, düşünce beyanlarının önünü tıkamayalım, tepkileri isyan saymayalım, son amiraller bildirisinde olduğu gibi, ifade özgürlüğünü kullanarak düşünce açıklayan, bildiri gibi bildirileri darbe saymayalım, ne diyorlar, ne talep ediyorlar, ne öneriyorlar ona bakalım, düşünce beyanlarına düşünceyle karşılık verelim, her tepkiyi isyan saymayalım… Son söz…
Bütün bir haftadır, konuştuklarımızın sonucunda toplum ne kazandı, toplumun hangi sorunu çözüme bağlandı, o sosyal medyada köpürtülen ve bazı farklı düşünen arkadaşların bile bir birlerine hakaretleri, hükümet sözcülerinin bir kaşık suda kopardıkları fırtına neyle sonuçlandı, sonuç da ne oldu? Başkan, Başkanı destekleyen parti lideri, dış işleri bakanı hep bir ağızdan Montrö’ye uyulacağını, Rusya sözcüleri de Montrö’ye uyulması gereğini ifade ettiler.. Bildiri de orduya mı, cemaate mi bağlılığı belli olmayan amiral tipleri eleştirisi ise doğru bulunacak olsa gerek soruşturma başladı… Amiraller haklı mı çıktı ne? Bu kadar yüksek perdeden açıklamalar gerilimlere ne gerek vardı, acaba muhalefet partisinin ifade ettiği gibi sorunları gizlemek için gündem yaratma çabasımıydı, insanın aklına gelmiyor değil? Her neyse, siyasetçilere bir öneriyle yazıyı bitireyim… Sorun çıkarmayın, sorunları çözün, bu toplumda işsizlik neden zirve yaptı, neden döviz fiyatları ve enflasyon yükselişe geçti? 5 kg yağ %70 artarken maaşlar neden %8 toplamda %14-15 artıyor bunları tartışın…
Daha sağlıklı bildirilerle daha iyi düşünce sunmaların önünün acılarak, akademisyenlerin de sorunlar karşısında sessiz kalmamaları, raporlarla, bildirilerle toplumun sorunlarına çözüm katkısı sunmalarını beliyoruz, daha sağlıklı tartışmalar, karşılıklı saygı içinde yapılsın ki toplumsal sorunlar toplumsal akılla, yani marufu kullanarak çözülebilsin.. Önerisi, dileğiyle selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com –16.4.21
Kaynaklar
1* https://tr.sputniknews.com/turkiye/202104021044175531-126-emekli-buyukelciden-montro-aciklamasi/
2* https://www.gazeteduvar.com.tr/buyukelci-ve-amirallerden-sonra-bu-kez-de-98-eski-vekilden-bildiri-haber-1518275
3* https://tr.wikipedia.org/wiki/104_Emekli_Amiral_Bildirisi
4* https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/emekli-amirallerin-bildirisi-nedir-ne-yaziyor-iste-tam-metni-6358403/
|
|
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|