DEVLETİN ARSASINI SATAN SAGCI LİDERLER, DİYANETE ARSA BAĞIŞLAYAN SOLCU LİDER!!

Toplumcu Bireyci Siyasal Anlayışın Hayata Yansıması

Size Üç Siyasetçiden Bahsedecegim Siz Diğerlerini Anlayın, Biri Menderes, ikincisi Ecevit, Digeri Özal Üçü De Öldü Allah Rahmet Eylesin!

Bunlardan ikisine sağcı digerine solcu derlerdi, sağcı olanlar imanlı, diğeri zayıf imanlı sayılırdı, Sağcı olanlar özel sermayeyi patronu korur, solcu olan devleti kamuyu işçileri korurdu… İman işine gelince, Allah bilir kim imanlı kim zayıf imanlı, biz kendimizce yorum yaparız değil mi?

Benim gördüğüm şu, sağcılar milliyetçi, muhafazakar, dindar görünürler, öyle mi yaşarlar, öncelikle sağcı arkadaşlar cevap versin, öyle yaşayanlar var, onları bir kenara koyalım bu eleştiriden nasipleri olmasın…

Ben size bin tane sağcı örneği verebilirim, kamu malını kendi malı yapan, bunun adına özelleştirme dendi, yeşil alanlara, ormanlara el koyan, kamu malları sağcı denilen siyasetciler tarafından adeta sudan ucuz satıldı, bunun adına sembolik satışla bir lira filan dediklerini duyduk o günlerde, artık devletin elinde bir şey kalmadı, sonra arsalar da satıldı satılıyor, ne muhafazakarlık hiçbir şeyi muhafaza etmiyor ama…  Tren yolları satsın gitsin, satamadın mı ulaşımı, konaklamayı, kantini, olmadı garı 20 yıllığıma sat gitsin, oradan yararlananlar pahalımı yararlanacak yararlansın, bu sağcı mı, ağcımı belli olmayan arkadaşlara önerim trenlerde de tuvaletleri paralı yapın birine satın daha karlı olur, edecek başka yer yok ya fiyatıda ikiye katla ohh ne güzel hayat.. Nasıl hastane kantinlerinde her şey market fiyatının  üç katı, aa aklıma geldi bende iyi sağcılaştım, hastane tuvaletleri de özelleşsin fiyatları artırılsın ki, yapan yapmayan belli olsun… Köprüden geçti gelin//Saç bağın düştü gelin,  di loy loy//Haldan bilmez, di loy loy//Söz anlamaz, ne fayda… Artık köprüden de geçerken hatırı sayılır bir geçiş ücreti veriyoruz,  devletin köprüsü 6 liraysa, mütahit abilerin yaptığı köprüler 36 lira, artık sağcı deyince her şeyi para gibi gören kişiler anlaşılmaya başlıyor, sağcı arkadaşlara ricam, lütfen materyalist (malcı paracı) olmayın… Kamu malını ve hazineyi iç etme operasyonun da en uç örneği Kütahya Zafer hava limanı maliyeti diye yazın görün… İlk kamu malı satışları daha önceleri de tek, tük olsa satış salgını ve özelleşme Menderes zamanında başladı, tüm sag iktidarlar bu geleneğe uydu, uymaya da devam ediyorlar…  Dışardan böyle görünüyorsunuz siz kendinizi nasıl görüyorsunuz onu bilemiyorum… Hele bir arsa belirleme işi var, eskiden bu belirleme işini belediyeler ve tapu daireleri yapardı, şimdi özel büroya ödenen ücretin onda bir fiyatına, şimdi arsa yeri belirleme işi de özelleşmiş, bana kalırsa sokaklarda özelleşmeli her dışarı çıkandan ayak basma paraları alınmalı.. Daha kıyı yağmalarına girmedik, gelelim solcu siyasal liderin yaptıklarına… Solcu ile sosyal demokratı karıştıran sağ, bir siyasal anlayışımız var solcu sosyalizm için devrim yapmak ister, sosyal demokrat ise bu sistem (Demokrasi Cumhuriyet, Laiklik) içinde sosyal ve ekonomik adalet için çalışır, yani solcu ile sosyal demokrat arasında neredeyse, sag ile sol kadar fark vardır… Sagcılar kamu malını kişiselleştirirken sosyal demokratlar işlerin kamu eliyle daha ekonomik görülmesinden yanadır,  sosyal demokrat bir lider bakın ne yapmış?

Gazeteci Mehmet Çetingüleç Bülent Ecevit’le üç yıl boyunca bir dizi söyleşi yapmış, bunları kitaplaştıran Çetingüleç ‘Ecevit’in Anıları’nı yayımladı.. Kitapta bir bölüm çok dikkat çekici.. Ecevit’e ve 47 kişiye Suudi Arabistan’da büyük bir arazi ve külliye miras kalır.. Peki Ecevit bu araziyi ne yapar bir mitahitle anlaşarak oraya bir otel dikerek, gelen hacı adaylarını ekonomik ve dini olarak sömürmeyi mi tercih etmiş? !. Önce sağcı arkadaşların ağzı ballansın arazinin parasal değerinden bahsedelim, belki bir yolunu bulup oraya da bir devasa bina dikerler vatandaşlık karşılığı daire ihraç etmek yerine direk Arabistan da bu işi yaparlar.. Bu arazi ve külliyenin değeri tamı tamına 2 milyar dolar olarak ifade ediliyor,  bağış yapıldığı için burası artık devletin malı sayılıyor, oysa sağcı arkadaşlarımız ne yapıyordu devletin malını kişiselleştiriyordu, burada kişi devlete bağış yoluyla, Türkiye den gelen hacıların konaklaması ve yararlanması şartıyla malını veriyor…  Hani bu adamlar dindarı hacıyı sevmezdi, biri bizi mi kekliyor ne? Sevmeyenleri olabilir mi, olur tabiki, nasıl ki sağcılarda parayı, malı değil de toplumunu, devletini sevenleri olduğu gibi…  Ama kutsal miras adeta unutulmuş durumdaymış,  anlaşılan, hâlâ sosyal demorkatlaarı dinsiz gibi göstermeye çalışanlar, bir sol parti liderinin dindar kesimde sıcak duygular uyandıracak bağışını sümen altı etmeyi tercih ediyor olabilirler mi? Olay daha devam ediyor bakın neler göreceğiz?!

“Osmanlı döneminde Suudi Arabistan’da kutsal toprakların koruyucusu olarak görev yapan Mekke Şeyhülislamı Hacı Emin Paşa Bülent Ecevit’in anne tarafından büyük dedesiydi.” Adam siyaset yaparken bunu bir defa bile kullanmadı şaşılacak bir durum değil mi? Devletin malına konmuyor, dedem bilmem kim diye miting meydanlarında çaka satmıyor, valla bana ilginç geldi size nasıl gelir bilemem… Türk hacıların kullanımı için bağış yapılan araziye dönecek olursak!

Görev yaptığı sürede 5 vakıf, 2 medrese ve çok sayıda kütüphaneden oluşan büyük bir külliye kuran Hacı emin Paşa’nın koruması altındaki bölge, Hicaz’da ihrama girilen yerden Kâbe’ye kadar uzanıyordu. Toplam 110 bin metrekarelik alana yayılan külliye için Bülent Ecevit ve yakınları İstanbul Şişli Sulh Hukuk Hâkimliği’nde 1992 yılında açılan davayı 2005 yılında kazandı. (Ecevit tek mirasçı olduğu için diğerlerine göre yüksek pay almış.) arazi ne zaman bağışlanmış?

“Ecevit kararı öğrenince dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret ederek mirastan kendi payına düşen kısmını devlete bağışlamak istediğini söyler. Tek şartı vardı; arazi Türk hacılarının hizmetinde kullanılacaktır. Sezer, dönemin Diyanet işleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nu arayarak konuyu ilettir. Bardakoğlu, Ecevit’le görüşmesi için yardımcısı Mehmet Görmez’i görevlendirir. Görmez Ecevit ile görüşür, yol haritası oluşturulur. Buna göre Suudi yetkililerle görüşülecek ve arazi Türk hacılarının konaklayacağı yer haline getirilecektir.  Bağışın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen, Görmez Diyanet İşleri Başkanı olup ayrılmasına rağmen. Ne Diyanet  bu arazi için ne Dışişleri adım atmadıüı anlaşılıyor. Görmez’e gazeteci yazar Mehmet Tezkan telefonda arazinin akıbetini sorara, Riyad’daki bürokratların Suudi yetkililerle görüştüğünü ama bir ilerleme sağlanmadığını söyler.” Toplum olarak bu arazinin bağışlanma nedeni çerçevesince kullanılıp, kullanılmadığını takip edelim, kullanılmıyorsa kullanılmasını talep edelim…  Son olarak muhafazakar arkadaşlarımıza uyarımızı tekrarlayalım!

 Devlet malı, kamu malıdır, kamu malı milletin vergileriyle oluşan hazinedir, hazine malı ise o toplumda kaç kişi varsa onun ortak malıdır, bu maldan, mülkten, arsadan, binadan haksız kazanç elde etmek, faiz nasıl haramsa, zina nasıl haramsa, fitne, iftira, dedikodu nasıl haramsa bunlardan daha büyük haram, kamu malına konmaktır… Bunları yapanlara, o çok büyük bilinen günahlardan daha büyük günah olduğunu hatırlatırım… Bunu bilelim buna göre göre kamu, hazine mallarını koruyalım… Önerimdir, dileğimdir, ricamdır, daha o bölgenin ileri gelenlerine 49 yıllığına kiralanan, meralara, hazine arazilerine giremedim bile… Selam ve Sevgilerimle…

Hüseyin Benek – 1.4.21 – vatandasfikri.com

Kaynak: Mehmet Tezkan’ın 2018 yılında ki Milliyetteki Yazısı - milliyet.com.tr