HERKESİN KİRLENDİGİ BİR ÇATIŞMA

NORMALLERLE ANORMALLERİN KARIŞTIĞI AN

ERKLERİN ÇATIŞMASININ ZARARLARI

DEVLET GELENEGİNİN SARSILDIĞI ANLAR

TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI İTİBARI ZEDELENMEKTEDİR

Bir tartışma, çatışma çatışan herkese zarar veriyorsa, tarafların kavgalarına devam etmeleri akıllıca degildir, çünki akıllıca olmayan şeyler, düşünmeye, ilkeye dayanmayanmaz, hele bir de devletin erkleri arasında ise tüm devlete, ülkeye, topluma zarar verir. İster devletin erkleri, ister kamu görevlileri, toplumsal işleyiş için de, vatandaşların, milletin adına sistemin parcası olarak işletirler, bu işleyiş ilkelere dayanır, bu ilke yasalardır, kanunlardır,  yönetmeliklerdir… Yönetmelikler, kanuna, kanunlar da anayasaya aykırı olamaz. Bu hem anayasal durumdur, hem de devlet gelenegidir…

Devletin kurumları, demokratik ülkeler de erkler ayrılığıyla devletin güçünü paylaşmışlardır, ama ülkemiz de bu erkler ayrılığı düzgün işlemez, bunun sıkıntıları hep yaşanırdı, şu sıralar zirve yaptığını görüyoruz… Yasama genel olarak yürütmeyi öteden beri tam denetleyemez, yargı yeteri kadar bagımsız denetim yapamazsa, toplumun sivil dimanikleri yeterli derece örgütlenmemişse, STÖ aracılığıyla da sınırını aşan tarafa baskı yapılamıyorsa, muhalefet partileri her şeye karşı çıkarak tepkilerini kendi elleriyle zayıflatmışlarsa, parti içlerinde ki aday ve yönetici belirlemeleri demokratik ilkelere uymuyorsa, seçimsiz atamaları lider yapıyorsa, parti içi eleştiri ve denetim de yapılamıyorsa buradan sağlıklı bir demokrasi ve yönetim çıkmaz…  Yolsuzlukların önü de acılmış olur, yapılmıştır yapılmamıştır bilemeyiz, idaanemyi bekleyecegiz, yargının sonucunu bekleyecegiz… Yalnız görünen müdahale edildiği izlenimidir ki en yanlış burada yapılmıştır…

Bu müdahaleler, kim güçlüyse onun borusu öter mesajı veriyor sa demokratik işeyişi özümsemeyen kurumlar var demektir. Demokrasilerde de güçlünün degil ilkelerin, demokratik hukuk kurallarının borusu öter ki biz bu noktadan çok uzagız anlaşılan… Dünya demokrasi sıralamasında aksak demokrasiler arasında, 80 li sıraladayız…. Sistemin adı demokrasi olsun, ona göre yapılanmasın sağlıklı işleyiş bekleyelim….????

Bir operasyon oldu, bir rüşvet takipi yapıldığı, bazı kimselerin rüşvet zannıyla tutuklandığını hepimiz biliyoruz. Buraya kadar kimin gözaltına alındığı çok önemli degildir. Ama, bundan sonra yaşananlar, herkesin normalinin kendine göre oluşu, bu oparasyonun nasıl gerilimlere neden olduğunu yine hepimiz gördük. Hangi davranışlar gerilime neden oldu dersek….

Hükümet kanadı bu operasyonu kendilerine karşı yapılmış uluslararası bir komplo olduğunu ifade ederek, bu oprasyonda ki polisleri görevden alması, sonra operasyona yeni savcıların eklenmesi hükümetin yanlışlarından sayılabilir… Öte yandan tepki gösterenler, yargı erkinin yargılama bagımsızlığına müdahele ediliyor, yargı denetiminden kaçılıyor, olaylar daha da germiştir… Erklerden yasal sınırlarını aşan güç varsa, yasal sınırlara dönmeye zorlanmalı diye düşünüyorum… Bura da tartışmalara taraf olmayan gazetecilerin, düşünürlerin, hukuk fakültelerinin, baroların evrensel hukuk kuralları cercevesince tartışmayı tırmandırmamak kaydıyla erkleri sınırlarına davet etmelidir… Örnegin ülkemizde genel olarak tarafsızlıkları ve gercekci tavırlarıyla sevilen, Taha Akyol, Sami Selcuk, Ersan Şan gibi hukuk konusu da uzman ve uzmanlaşmış kişilerin düşünceleri akil adamlar, Obusmanlar gibi kurumsal yapılarla yararlanılarak sorun çözülebilir…

Olayın gazeteler üzerinden tartışılması ise iletişim organlarına karşı güven erezyonuna neden olduğu artık güven kayıplarından iyice görmekteyiz… Medya da tarafgirlikle olayı geniş degil de tarafı olduğu darlıkla degerlendirmektedir.  Bütün bunlara baktığımız da, devletimizin erkleri birbiriyle çatışır izlenimi edinmekteyiz ve kaygılanıyoruz… Bu durumu düzeltecek kişi ise devletin başı olan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'dür, yasamanın başkanı olan Cemil Çicektir, bu çatışma kaosa dönüşmeden müdahale etmeliler ki ülkemiz ekonomisi, toplumumuz, devlet gelenegi, bu çatışmadan daha çok zarar görmesin…

Yürütmenin başı olan sayın başbakan benim siyasetcilerimi, benim bürokratlarımı yedirmem düşüncesiyle olayları germiştir, oysaki yeterli delil varsa operasyon yapılmalı demiş olsaydı sorun daha az tırmanırdı, hatta aldığı duyumlar üzerine gerekli soruşturmalrı ve uzaklaştırmaları kendi yapmış olsaydı sorun hiç tırmanmazdı. Yargının bu operasyonuna paralel devlet, uluslararası komplo gibi söylemler ise beni daha çok rahatsız etti, bir kamu görevlisine hangi aşamaların geçerek görev verildiğini herkes bilir… Gerekli diplomalar, yeterlilik sınavları, güvenlik soruşturmaları bütün bunları aşan kişilerin uluslararası komplonun için de olmalarını düşünmek beni herşeyden daha çok rahatsız ediyor. Bu gerekce delilllere dayanıyorsa acıklansın, degilse bu söylemlerden vazgeçilsin…. Normallerle anaormallerin yer degiştirdiği görülüyor…

 Toplum da bu yaşananları normal karşılayanlar var, bunu çok anormal karşılayanlar var, hangisi normal? Hemen akabinde soruşturma yapan savcıların yanına tek başlarına karar verme imkanları elinden alınmaları mı, devamın da sacıdan dosyanın alınmsı mı, savcının polislere şu ikişileri ifadeye çağır dediklerin de polislerin harekete geçmemeleri mi, polis bu gibi durumlardan savcılardan emir alır, denen yönetmelik ve yasaları yok saymaları mı, savcının polise ve kendi kurumuna güvenmeyerek bildiri dagıtması soruşturma yapmasının engellendiğini acıklaması mı, bu bütün olayları gölgeleyecek niteliktedir, daha vahim ki demokratik sistemlerde erkler, güçler ayrılığı vardır, bu durumlar güçler ayrılığı ilkesinin ve demokrasinin sakatlanması demektir, soruşturmanın sakatlanması engellenmesi demektir. Bu durumlar ortadan kaldırılmalı, hukuki bir operasyon mu, siyasi bir operasyon mu tartışmalarına son verilmeli, toplumsal kaygıların yanı sıra ekonomik kayıpar ve ülkemiz uluslararası itibarı da erezyona uğramaktadır. Bunlar karşılıklı sınırların da çalışırsa, karşılıklı suçlamak yerine gerilim düşürülürse yaşanılan sıkıntılar aşılacaktır. Sınırlara davet, makuliyete davet eden seslerin öne çıkması, çıkarılması gerekmez mi? Yok kim yüksek perdeden haklılığa haksızlığa bakmadan karşı tarafa saldırıyor ve bunlar öne çıkarılıyorsa bunlar erklere de, ülkemize de, taraflara da zarar vermez mi, toplumsal ayrışmalara neden olmaz mı?

 Bu yaşananlara bu tarafdan bakınca yargıya müdahale olarak degerlendirilmesi, karşıdan bakılınca iktidardan yana olan hukukcular ise bu operasyonun zamanlamasına dikkat çekiyor, dış mihraklardan bahsediyor…. Genel olarak hukukcular ise operasyon yapanların görevden alınmasının, yönetmeliğin degiştirilmesinin (Durdurma kararı çıkmıştır) yanlışlığından, yeni atanan savcılarla da yargıya müdahale edildiğini ifade edilmektedirler. Birçok tarafsız gazeteci de bölünmüş bir bölümü komplo, bir bölümü yolsuzlukla mücadele diyor…

 Hükümete karşı komplo ve bu komplonun kendi yargı ve güvenlik güçlerimizin yapması normal mi? Hangisi normal yargıya müdahale edildiği söyle mi mi, edilmesi mi, yargının komplo yaptığının idia edilmesi mi, operasyonların zamansız yapılması mı, yolsuzluk varda operasyon yapılmaması mı? Burada tıkanış görülüyor ikinci defa sayın Cumhurbaşkanımız dan rica ediyorum ülkemiz daha çok zarar görmeden  kurumların, erklerin uyumlu işlemesi için müdahale edin, gerekirse devlet denetleme kurumunu görevlendirerek….

Öte yandan bu işin bir de tarafları olduğu bunların da hükümet ve hizmet olduğu, temel de bu ayrışmanın, bu çatışmanın yansıması olduğu ki bu nasıl olur? Bir teşkilat var devletin kurumu, bu teşkilatı bakan ve iktidar partisi mensupları kurumun içinden paralel bir yapılanmayla çalıştığını söylüyorlar, bu söyleyenler Kastamonu'nun Tosya ilcesinde ki kahve sohbetini yapan Ahmet emmi ile Hasan dayı degil devletin bakanı, başbakanı, iktidar partisi mensuplarıdır ki durum vahimdir. Bunu normal karşılayanlar varmıdır vardır? Bir erkin başkanı diger erkin mensuplarına, devletin kurumuna sizde çok temiz degilsiniz diyor… Yine devletin bie kurumunun mensuplarına siz örgütsünüz diyor, bu örgütü bitireceklerini inlerine dalacaklarını söylüyor… Bunlar da normal mi? Hayır anormal diyenler, akıl yoluyla müdahale etmelidir…

Normalini, normlarını kaybeden toplumlar da ciddi vicdani, hukuki adalet sorunu vardır, ciddi ahlak sorunu vardır, ciddi degerlerin yok edilmesi sorunu vardır… Bu toplum her şeyi araçlaştırmış demektir, araçlaştırdığımız her şey de, bizi araçlaştıracak ve kullandığımız araçlar dönecek bizi kullanacak, kirletecek, hepimiz zarar görecegiz… Biz zarar görürüken de bizi seyredenler de vicdani kayıplar, erezyonlar yaşayacak onlar da kaydecek, toplum, ülke olarak araçlaştırdığımız şeyleri birbirimize karşı kullanarak haklı çıkmaya çalıştıkca haksızlığımızı kanıtlayacagız…  Çözmek yerine sorunu tırmandıracagız, akıllıca mı?

Herkes birbirine çamur atacak, herkes karşısındakini kirletecek, bu hepimzin kirlenmesi demek ise, herkes zarar görecek demektir…. Bu kirlilikler fiziki kirliliğe benzemez, bize yapışır, her zaman karşımıza çıkar, hatta biz göçtük gittik bu dünyadan çocuklarımıza derler işte bunlar, onların çocukları diye… Toplumsal meseleleri kişiselleştirmeyelim, toplumsal normlar çercevesinde ele alalım, karşımızdakinin sınır aşmaları ile uğraşmak yerine kendi sınır aşmalarımızla meşgul olarak sınırlarmıza önce kendimiz dönelim, karşıdaki erkleri, kurumları, kişileri, suçlar dil yerine kendimizi savunan dil kullanalım…

Yoksa haklı haksız iyice karışacak, bu arada yolsuzluk var mı, yok mu bile araştırmalarının önemi kalmayacak karşılıklı çamur atma yarışması daha da şitdetlenerek devam edecek, bu olaydaki herkes kirlenerek olay bittiğin de kamuoyu nezdinde herkes suçlu olacaktır. Bu kirletme yarışmasının nasıl belden aşagı olacagının ilk işaretlerini Numan Kurtulmuş için yapılan şantaj, komplo, iftira da gördük… Yine bu durumu bile bazıları normal, bazıları anormal olarak karşıladı, normal mi, her şeyi böyle siyaseten degerlendirmek, üstelik de maneviyat taraflarının güçlü olduğunu idia eden siyasetciler ve yöneticilerin, olduğu ortamlar da….

Ne zaman normalleşiriz bilemeyiz, tarafların normalleşme niyetleri görülmüyor, hadi tartışan tarafları anlamaya calışıyorum yalnız bütün toplum da her mesele de herkesin normali farklıysa bu toplum da ciddi normlar sorunu vardır diyerek tartışan tarafların, kendilerine daha çok zarar vermeden normalleşmelerini, toplumsal olarak da sağlıklı normaller, normaller ortaya koymalıyız ki demokrasi, laiklik, güçler ayrılığı dediğimiz de farklı algılamalarımızı uçlardan biraz ortaya doğru çekmeye, bunlardan ortak paydalar yaratmayı, bu ortak payadanın da T.C Devleti vatandaşlığı olduğun da anlaşmak zorundayız. Normlarımız bizi normalleştirsin dilegiyle, kirlet, kirletden temizle, temizlen'e doğru adım atabildikce normalleşebilecegiz düşüncesiyle… Selam ve saygılarımla….

Hüseyin Benek  --- www.vatandasfikri.com  Aralık 13 Ankara- Keçiören