|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
30. Abant Platformu Toplantısı Sonuç Bildirgesi |
ABANT PLATFORMUNDAN ALEVİLİKLE İLGİLİ DÜŞÜNSEL KATKI
“Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak”konulu
13-15 Aralık 2013 tarihleri arsı yapılan 30. Abant Platformu Toplantısı “Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” Sonuç Bildirgesi
1. Alevilerin ve Sünnilerin barışı ve geleceği birlikte inşa etmelerinin önündeki en temel engel geçmişte yaşanan çatışmalı tarihin yarattığı psiko-sosyal kollektif travmadır. Travmatik tarih güncel sorunları çözmede engel oluşturmaktadır. Tarih araştırmaları, ortak travmatik geçmişin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
2. Ülkemizde de mevcut olan ve yakın coğrafyada yaşanmakta olan dini sorunlarda endişe verici boyutlarda dışlayıcı bir dil hâkimdir. Mezhepler üzerinden, mezhepçi bir dile savrulmamak gereklidir. Bu çatışmaların ülkemizdeki sorunları daha da ağırlaştıran bir potansiyel taşıdığını gözden kaçırılmamalıdır.
3. Siyasi ve ideolojik tartışmaların inanç zeminine taşınması yanlıştır. Kimse kimsenin inancını onun adına tanımlamamalıdır. Hiçbir inanç grubu diğerini kendisine benzetmeye çalışmamalıdır. Devlet inançları düzenleyemez, ne olması gerektiğini belirleyemez. Din ve inanç gruplarına hak öznesi olarak 1966 ikiz sözleşmeler ve Venedik komisyonu prensipleri gereğince tüzel kişilikleri verilmelidir.
4. Devlet, birey ve toplulukların inanç-ibadet farklılıklarını-hürriyetlerini anayasal eşitlik temelinde hem hukuki hem fiili güvence altına almalı ve siyasal aktörler buna saygı göstermelidir. Hak ve eşitlik, bireyin özgürlüğü içinden değerlendirilmelidir.
5. Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Ancak, bu farklılıklara dayalı kutuplaşmalar, her seviyede demokratikleşme çabalarına zarar vermektedir. Ötekini anlamaya ve de anlatmaya çalışmak, böylece, sadece kendi inanç kimliğimizi savunmanın ve dışa vurmanın ötesine geçmek, kutuplaşmayı azaltır.
6. Geçtiğimiz yıllarda çalıştayların yapılmış olması Alevi camiasında ciddi bir umut doğurmuş, ancak toplantılarda dile getirilen ve ortaklaşa alınan taleplerin hayata geçirilememesi ise ciddi bir hayal kırıklığına yol açmıştır.
7. Siyasal karar alıcılar, Cemevlerinin ibadethane statüsünü dini bir mesele olmanın ötesinde toplumsal bir öznellik talebi olarak ele almalı ve bu talepleri acilen yasal düzenleme ile karşılamalıdır.
8. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi anayasal zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır. Örgün eğitimde, bu derse ilişkin yeniden yapılandırmaya yönelik olarak nesnel ve çoğulcu bir anlayışla, Alevilikle birlikte diğer inançlara yeterince yer verilmelidir. Aleviliğin ve diğer inançların eğitime konu edildiği din dersleri seçmeli olmalıdır.
9. Din hizmetlerinde ayrımcılık yapıldığı algısını önleme yolunda Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili şu öneriler toplantıda dile getirilmiştir:
a- Diyanet tamamen bağımsız vakıf statüsünde olmalı, diğer inanç grupları da devlet katkısı ile aynı şekilde vakıflar kurulabilmelidir.
b- Diyanet tamamen özerk statüde olmalı, isteğe bağlı inanç vergisi ile finanse edilmelidir. Farklı inanç grupları için de benzer özerk kurumlar kurulabilmelidir.
c- Diyanetin mevcut durumu devam etmeli, diğer inanç gruplarına da hizmet verilmelidir.
d- Bu konu tamamen sivil topluma bırakılmalıdır.
10. Alevilerin ve Sünnilerin ortak sorunları ancak adalet ve hakkaniyet kavramları merkeze alınarak çözülebilir. Alevilerin ve diğer inanç gruplarının el konulmuş olan inanç ve ibadet merkezleri ve kurumları iade edilmelidir.
11. Alevilerin kamuda yaşamakta oldukları ayrımcılık sorunları çözüme kavuşturularak kendilerini güven içinde hissetmeleri sağlanmalıdır.
Sanki Acık Toplum Üniversitesi düşünsel katkılarından dolayı abant platformuna teşekkürler…
ELİAÇIK: BU ÜLKEDE ZENGİNLER NEDEN SORGULANMIYOR?
İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, " Bu ülkede askerler sorgulanıyor, gazeteciler sorgulanıyor, düşünürler, kürtler, aleviler, sünniler, sosyalistler sorgulanıyor ama bir tek zenginler sorgulanmıyor. Bankalar sorgulanmıyor. Neden? Bunlar dokunulmaz mı?" dedi.
BU ÜLKEDE ZENGİNLER NEDEN SORGULANMIYOR?
Türkiye'de son yıllarda muhafazakar çevrelerin de servet sahibi olma aşkıyla yanıp tutuştuğunu, diğer servet sahiplerine, egemenlere özendiklerini belirten Eliaçık hoca, " Servet sahiplerinin, egemenlerin zengiliğine özenen, onlar gibi olmaya çalışan müslümanlar var. Bunlara süslüman denmiş ve böyle bir kesim var gerçekten. Bunlar yanlış yoldalar. Zenginliğe özenmememiz gerektiğini söylüyor Kuran. Onlar gibi giyinelim, kaşhanelerde yaşayalım, onlar gibi yiyelim, içelim dediğiniz zaman siz alternatif olmaktan çıkıyorsunuz. Sadece Kapitalizme abdest aldırmış, dini bir kılıf geçirmiş oluyorsunuz. Ötekilerden bir farkınız kalmıyor" dedi.
KURAN'IN İSTEDİĞİ NAMAZDAN, ÖRTÜDEN ÖNCE EŞİTLİK...
Kuran'ın nasıl alternatif olunacağını Müzzemmil Suresi'nde anlattığını kaydeden Eliaçık hoca sözlerini şöyle sürdürdü: " Şaşaya, depdebeye karşı müslümanlar nasıl alternatif olacaklar? Yardımlaşmayla, dayanışmayla, hayırla, zekatla, aralarında sevgi ve merhamet ile... Adam rezidans yapıyor sen de yapıyorsun ama altına mescid yapıyorsun. Bu zenginliğin nasıl üretildiğini hiç sorgulamıyorsun. İnsanlar zengin ve yoksul... Biz de zengin olalım demek alternatif olmuyor. Bu adam neden zengin diğeri neden yoksul demek lazım. Bu uçurum neden bu kadar derin ve büyük demek lazım. Sebebini sorgulamak lazım. Neden askerler, gazeteciler, düşünürler, aleviler, sünniler, kürtler, sosyalistler sorgulanıyor da zenginler sorgulanmıyor? Neden? Bankalar neden sorgulanmıyor? İstanbul'un yüzde 61'i kirada yaşıyor, vatandaşın yüzde 80'i bayram kredisi ile kurban kesiyor. Her yıl 60 milyar dolara yakın bankalara faiz veriliyor. Bunların sorgulanması gerekmiyor mu? Bunlar dokunulmaz mı? Halbu ki Kuran'ın ilk tartıştığı budur. Kuran bunu sorguluyor. Mekke dönemine kadar namaz, başörtüsü tartışması göremezsiniz. Türkiye'de muhafazakarlık başörtüsü, namaz kılmak ve içkiden ibaret sayılıyor. Muhafazakarlık bu üçü üzerinden yürüyor. Asıl konu ne? Zenginlik ve yoksulluk meselesi. Sahip olduklarımızın aramızda eşitsizlik yaratması. Benim alınterim sana yazılıyor. Ben çalışıyorum sırf toprak senin diye bana gelmesi gereken şey sana geliyor. Peygamberimiz bu düzeni, ağalığı, sömürüyü kaldırmıştır."
"SEN ZATEN DOMUZLAŞMIŞSIN..."
Müslüman işverenlerin alınterini emek sahiplerine döndürücek bir sistem kurması gerektiğini de vurgulayan Eliaçık hoca, " Kuran'a inanmış müminlere bu düzeni kurmak farzdır. Adam fabrika açıyor, domuz eti kullanılmamaktadır diyor. Mescid de açıyor. Ramazan'da iftar ve sahur yemekleri de veriyor. Oysa ustabaşının evi yok. Sahiplerinin ise birer apartmanı var, arabaları var. Bu İslami oluyor. Oysa alınterine el koyarak, apartmanlar dikerek sen zaten domuzlaşmış durumdasın. Gırtlağına kadar haramın içindesin. Süslenerek, püslenerek, mescid açarak, saçının telini örterek kendini kurtaramazsın. Önce alınterinden başlamak lazımdır. Peygamberimizin de en hassas olduğu budur. Bir adamın nasırlı ellerini gösterip, Cehennemin yakmaktan haya edeceği el budur demiştir. Bizim müslümanlar her konuda hassaslar ama bunun binde birini emek konusunda göstermiyorlar" şeklinde konuştu.
|
|
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|