İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
M. AKİF'İ ÖLÜMÜNÜN 76 YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ

M. AKİF ERSOY'U

 ÖLÜMÜNÜN 76 YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ

Mehmet Akif Ersoy diye düşündüğümüzde ilk aklımıza gelen ne olur, idealler adamı, Vatanı sevmek, imandandır düsturu, istiklal marşını yazdığı için milli şair, Osmanlının yıkılışında vatana çöreklenen emperyalistlere karşı, antiemperyalist, yoksullukla mücadele edilmesi gereğinin altını çizen ekonomik adaletçi, sosyal eşitsizlikleri insanların yüzüne vuran bir sosyal adaletçi,  milli mücadele de bir kurtuluş savaşçısı, vaaz kürsünde iyi bir vaiz, bütün bu özelliklerini birleştirince iyi bir insan ve mümin, olarak değerlendiriyoruz, Allah hında iyilerden olarak değerlendirmesini diliyor, kendisini örnek alıyoruz.

Biz insanlar bizden büyükleri ve önceden yaşamış olanları örnek alırız, bu örnek alışlar bizde bazı karakterler oluşturmamıza yardım edecek örneklerdir. Biz M. Akif Ersoy un hangi özelliğini kendimize örnek alıyoruz? Hayatından bazı örneklerle yazımıza devam edelim isterseniz.

Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?

Benzeyip şirazesiz bir mushafın eczasına,

Hadlerimizi aşarak siyasi, meseleleri ayrılık nedeni yapan milletin sonu olacağını bize anlatmaya çalışıyor bize ayrılığın fesata ve fitneye neden olacağını anlatıyor. Safahatı okursak anlayacağız.

Kahraman ecdadımızdan sizde bir kan yok mudur?

Yoksa: İstikbalinizden korkulur, pek korkulur,

Kahraman ecdadı örnek almamız gerektiğinin altını çiziyor. M. Akif’in öz geçmişi ile devam eldim.

Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefâtı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Tahsil hayatı boyunca yabancı dil derslerine ilgi duydu. Fransızca ve Farsça öğrendi. Babasından Arapça dersleri aldı. Zirâat nezâretinde baytar olarak vazife aldı. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da bulaşıcı hayvan hastalıkları tedâvisi için bir hayli dolaştı. Bu müddet zarfında halkla temasta bulundu.  1893 senesinde Tophâne-i Âmire veznedârı M. Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi. Âkif'in memuriyet hayatı 1893 yılında başlar ve 1913 târihine kadar devam eder. 1908'de İttihat Terakki cemiyetine girdi, 1915'te Teşkilat- Mahsusa'ya üye oldu, 1916-1921 arası aktif olarak Milli Mücadeleye katıldı, 1920 tarihin de Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisine seçildi. 17 Şubat 1921 günü İstiklâl Marşı'nı yazdı. Meclis 12 Martta bu marşı kabul etti, çöküşün ve milli mücadelenin her aşamasını yakından görmüş ve yaşamıştır. Bu yaşayışlar onu Büyük Akif yapmıştır. En sonun da ‘’Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın!’’ diye dua etmiştir. Bizde onun duasına amin diyerek katılıyor, Allahtan ruhumuza Akif’in ruhundan da üflemesini diliyoruz. Akif’in ruhunu merak edenlere Safahatı okumayı öneriyoruz, bu okuma öyle bir okuma olmalı ki her cümle cümle değil her kelime üzerinde düşünerek okuyalım ki ancak o ruhu anlayabilelim ve yararlanabilelim. Allah hepimize Akif gibi vatan ve millet sevgisi nasip etsin. İyi bir vaiz demiştik, Kastamonuluları Balıkesirlileri Milli mücadeleye davet ederken Akif’e kulak verelim, tarih, 19 Kasım 1920 yer Kastamonudaki tarihi nasrullah camisi. Mehmet akif Ersoy kastomonu Nasrullah camiinde şu vaazı etmiştir yapılan vaaz basılıp tüm yurda cepelere dağıtılmıştır

Ey Cemaati Müslimin! Milletler topla, tüfekle, zırhlı ordularla, tayyarelerle yıkılmıyor ve yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır. Atalarımızın ‘kale içinden alınır’ sözü kadar büyük söz söylenmemiştir. Evet, dünyada bu kadar sağlam, bu kadar şaşmaz bir düstur yoktur. İslam tarihini şöyle bir gözümüzden geçirecek olursak cenupta, şarkta, şimalde, garpta yetişen ne kadar Müslüman hükûmetleri varsa hepsinin tefrika yüzünden, aralarında hadis olan fitneler, fesatlar, nifaklar, şikaklar yüzünden istiklallerine veda ettiklerini, başka milletlerin esareti altına girdiklerini görürüz. Emeviler, Abbasiler, Fatımiler, Endülüslüler, Gazneliler, Moğollar, Selçukiler, Mağribiler, İraniler, Faslılar, Tunuslular, Cezayirliler… hep bu ayrılık gayrılık hislerine kapıldıkları için saltanatlarını kaybettiler.

Biz Türkiye Müslümanları dünyanın üç büyük kıt’asına hakim idik. Koca Akdeniz, koca Karadeniz hükmümüz altında bulunan cesîm cesîm memleketlerin ortasında birer göl gibi kalmıştı. Ordularımız Viyana önlerinde gezerdi. Donanmalarımız Hind okyanuslarında yüzerdi. Müslümanlık rabıtası, ırkı, iklimi, lisanı, âdâtı, ahlâkı büsbütün başka olan birçok milletleri yekdiğerine sımsıkı bağlamıştı. Boşnak Slavlığını, Arnavut Lâtinliğini, Pomak Bulgarlığını… elhasıl her kavim kendi kavmiyetini  bir tarafa atarak İslâm camiası etrafında toplanmış, Kelimetullahı îlâ için canını, kanını, bütün varını güle güle, koşa koşa feda etmişti. Fakat sonraları aramıza Avrupalılar tarafından türlü türlü şekiller, türlü türlü isimler altında ekilen fitne, tefrika, fesad tohumları bizim haberimiz bile olmadan filizlenmeğe, dallanmağa, budaklanmağa başladı. O demin söylediğim rabıta gevşedi. Artık eski kuvveti, eski tesiri kalmadı. Kalemizin içinden sarsılmaya yüz tuttuğunu gören düşmanlar kendi aralarında birleşerek, yani biz Müslümanların memur olduğumuz vahdeti onlar vücuda getirerek birer hücumda yurdumuzun birer büyük parçasını elimizden alıverdiler. Bugün bizi Asya’nın bir ufacık parçasında bile yaşayamayacak hâle getirdiler."  Allah yardımcımız olsun.

Bu davet Kastamonuluları derinden etkilemiş kurtuluş savaşına işgale uğramamasına rağmen en çok desteği veren illerin başında gelmesini sağlamıştır. Bu tarihte milletimiz İstanbul hükümeti, Ankara hükümeti diye bölünmekte idi, bu davet ayrıca milli mücadeleyi yürüten Ankara hükümetinin yanı olma davetidir. Bunu fırsat bilen emperyalist güçler bizi kolay lokma sandılar, ama yanıldılar. Gerektiğinde vatanımız için canımızı siper ederiz onu bilemediler, şimdiler de ise bölgecilik nedeniyle terör sorunları yaşamaktayız.  

Millet evlatlarının, bitmeyen ideolojik, etnik ya da dini görünümlü oyunlarda figüran olmayı bırakabilmeleri için, vatansever siyasetin aktörleri olabilmelerinin, ancak sizleri örnek alınmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Allah bu millete ayrılık fitnesiyle başa çıkma kudreti versin. Bunun için dinimizden başlayarak, tarihimizi ve sizin gibi tarihimizde ki örnek şahsiyetlerin hayatını iyi anlamamız ve hayatımıza rehberlik yapmamız gerektiğinin altını çiziyoruz.  M. Akif’in zaman zaman yanlış anlaşılmasından bazı örneklerle devam edelim yazımıza.

Bir insanın anlaşılamaması ya da yanlış anlaşılması ne demektir? diye soranlara, senin Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh gibi akıl ve yenilenmeye vurgu yapan Müslüman aydınları örnek almanı hazmedemeyen tam anlamıyla "mürteci" muhafazakarları göstereceğiz. "Safahat"ını basıp da, önsözünde seni senden kayırmaya kalkan, "o İttihatçı değildi" diyerek, kafasındaki "sağcı" İttihatçı düşmanlığı sayıklamalarından güya Akif'i beri tutmaya çalışan o müzmin sağcıları göstereceğiz. Eşref Edip'le çıkardığınız Sebilürreşat ve Sırat-ı Müstakim gazetelerinin İttihat Terakki'nin İslamcı kanadının yayın organı olduğunu 'kavrayamayan' sözde İslamcıları göstereceğiz. Akif’i anlayamayan değerleriyle nasıl barışık yaşayacak, Allah milletimize kuranı ve Akif’i anlayanlardan olmayı nasip etsin.

1923'te Meclisteki muhalif guruptan Ali Şükrü Bey'in öldürülmesiyle başlayan "yeni düzenin yerleşimi" senin gibi birçok İttihatçı ve Teşkilat-ı Mahsusa kökenli insanı ürkütüyor. Üstelik sen Teşkilat'ın kurucu liderlerinden ve Enver Paşa'nın sağ kolu Kuşcubaşı Eşref Sencer'in en yakın arkadaşısın. Yani, tıpkı 1925 ve 1926'daki İstiklal Mahkemelerinde yargılananların kimliğine, geçmişine, vatanseverliğine, hizmetlerine, 'gözünün yaşına' bakılmadığı gibi, senin de İstiklal Marşı şairi olmanın, keskin dönüşüm anlarında pek de ehemmiyeti olmadığı görülüyor. 1923-1926 arasında yeni düzen ve yeni kadrolara sadakat ve eski düzen ve kadroların biat etmeyenlerinin tasfiyesi, tek geçerli kural durumunda. Şimdi benim anlamadığım şu; Kuşcubaşı Eşref, Said Halim Paşa ailesi ve benzeri namlı İttihatçılar ile bu kadar yakın olup da, benim arkamda hafiye gezdiriyorlar, diye hayret etmeni ve üzülmeni nasıl yorumlamalıyız? Hayret etmen, siyaseti sevmeyen tabiatındaki saflığının, üzülmen ise dindarane ve şairane ruhundaki inceliğin mi ürünü? Yoksa, bu kadar iktidar oyununun tam ortasında durup da, sadece memlekete, amme hizmetine çalışan ve hiçbir oyunu görmeyen bir garip adanmışlığın timsali misin. Bu kadar vatansever olup, milli mücadeleye katılmana ragmen yeni kurmuş olduğunuz sistemin güvenlik güçleri ve ileri gelenleri tarafından dışlanmanızı, yanlış anlaşılmanızı okullarımız da geleçek nesillere ders olarak okutulması gereginin altını cizeriz.

Bir dava sahibi olmak nedir, inanan insan nasıl davranır, vatanseverlik ne demektir, kalemini satmamak, onurunu açlığa tercih etmek, özü sözü bir olmak, inançlarından, değerlerinden vazgeçmemek, doğru düşünmek, aydın fikirli bir mümin olmak, nedir diyenlere sizi örnek göstereceğiz. Ümmetin ve milletin için yaptıklarının karşında para önerilmesine tepki göstererek  ’’ Hayrına inandığımız bir hizmeti altınla vurarak öldürelim mi’’ demeni unutmayacağız, toplumsal meselelerde paranın önemsizliğini sizin bu sözünüzle çocuklarımıza anlatacağız. Para karşılığı yazılar düşünceler ortaya koyanlarla sizi karşılaştırmıyoruz bile siz zorla verilen ödülü bile hayır kurumlarına bağışladınız, gittiğiniz görevlerde harcırah almayı bırakın ücret almayı bile düşünmediniz, inanan, aydın, vatansever, ideal adamı kim diye soranlara, hep sizi göstereceğiz. 'Adam gibi adam, mümin insan kimdir diyenlere seni göstereceğiz. "Akif" gibi olun diyeceğiz. Hasta eşine ömrü boyunca hizmet eden Akif gibi olun, eşinize hizmet edin diyeceğiz. Akif bizi safahat da şöyle uyarmaktadır.

Artık ey rahmetli millet, Sabah oldu uyan!

Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü çan?

Eyvah! Beş on kâfirin imanına kandık;

Bir uykuya daldık ki: Cehennem de uyandık

Safahattaki uyarıları beynimize yazalım, düşüncelerimizle, davranışlarımızla hayatımıza yansıtalım.

Cehennem de uyanmamak için Akif ‘in uyarılarına kulak tıkamayalım.

Uyarılara kulak verip uyanıp ülkemiz, ümmetimiz, milletimiz için çalışalım.

Seni saygıyla, rahmetle anıyoruz, bize bıraktığın safahatındaki düşüncelerine sahip çıkıyoruz,  kıymet veremeyen ve vermeyenler içinde senden hakkını helal etmeni istiyor, bekliyoruz.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın.

Kim bilir belki yarın... belki yarından da yakın.

Biz uyandık merak etme yurdumuza alçakları uğratmayacak, gerekirse gövdemizi siper edeceğiz. Uyanmayanları da uyaracak, bu vatanı Allahın izni ile Dünyanın en yaşanılır ülkesi yapacağız, inanan milliyetçiler olarak sana söz veriyoruz. Siz ve bu millet için canhıraş çalışan atalarımız kalbinizi rahat tutun, sizin kanlarınızı taşıyan gençlik uyandı.

Selam ve saygılarımla…

 

Yararlanılan kaynaklar:

Ahmet Özcan: Acık mektuplar.

M. Akif Ersoy: Safahat

 

TOPLUMSAL  
İTAAT, TEPKİ ARASINDA SIKIŞAN İNSAN!!!
FİKRİ ADİL

SİYASET  
2024 Seçim Sonuçları !!
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

TOPLUMSAL  
DİN NEDİR, NE DEGİLDİR?!?!
SITDIK FANİ

SİYASET  
MUHALİFLER İTTİFAKLAMI, İTTİFAKSIZ MI?
M.Akif GÖKALP

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

ÖNERİLER  
KİLO SORUNUMUZ SAGLIK SORUNUNA DÖNÜŞMESİN
DERMAN ABİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft