İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
LİDERLERDEN ACIKLAMA

Devletimiz Tehditlere, Şantajlara ve Bu Tür Şiddete Asla Boyun Eğmez”

15.07.2011

Cuma namazını İstanbul Bebek Camisi’nde kılan Cumhurbaşkanı Gül, namaz sonrası Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit edilmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Şunu terör örgütünün de, tüm dünyanın da çok iyi bilmesi gerekir ki; devletimiz, asla tehditlere, şantajlara ve bu tür şiddete boyun eğmez. Bunu yapanların, bundan bir şekilde bir çıkış yolu veya medet umanların sonu daima hüsran olacaktır” dedi.

 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul Bebek Camisi’nde Cuma namazını kıldı ve ardından basın mensuplarına terör olayları ile ilgili bir açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Gül, “Böyle mübarek bir kandil gününde vatanın ve milletin bütünlüğü için canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla bir kez daha anıyorum. Başta aileleri olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum” dedi.

 “TERÖRDEN MEDET UMANLARIN SONU HÜSRAN OLACAKTIR”

 Ülkemizin terörle uzun bir süredir mücadele içinde olduğuna da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Şunu herkesin bilmesi gerekir ki; devletimiz asla tehditlere, şantajlara ve asla bu tür şiddete boyun eğmez. Bunu önce herkesin bilmesi lazım. Bunu yapanlar, bundan bir şekilde bir çıkış yolu veya medet umanların sonu daima hüsran olacaktır. Her yerde böyle olmuştur. Milletin tekrar birbiriyle kucaklaşmaya ve konuşmaya başladığı bir zamanda teröristlerin bu saldırılarının altında çok maksat aramak gerekir. Bunların çok tesadüfî olduğu kanaatinde değilim. Bunlar bilinçli olarak yapılan saldırılardır. Ama buna karşın devletimizin mücadelesinde en ufak bir sarsılma olmayacaktır ve terörü bitirmek, teröre asla taviz vermemek için ne gerekirse, her şey çok kararlı bir biçimde yapılmaya devam edilecektir. Bundan da kimsenin şüphe duymamasını özellikle burada duyurmak isterim. Halkımız şüphesiz ki bunu biliyor. Zaten en büyük destek de halkımızdan geliyor, ama teröristlere, teröre yataklık edenlere herhangi bir şekilde sempati ile bakanların da, devletimizin, milletimizin bu kararlılığını muhakkak bilmeleri gerekir” dedi.

 Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasının sonunda tüm milletimize başsağlığı dileklerini yineledi.

 

 

 

 BAŞBAKANDAN BAŞSAĞLIGI MESAJI

 

Önceki Sonraki Başbakan Erdoğan’dan başsağlığı mesajı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da teröristlere karşı yürütülen operasyonda 13 askerin şehit düşmesi nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'e başsağlığı mesajı gönderdi.

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da teröristlere karşı yürütülen operasyonda 13 askerin şehit düşmesi nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'e başsağlığı mesajı gönderdi.

 Erdoğan, mesajında, Diyarbakır'da teröristlere karşı yürütülen operasyonda 13 askerin şehit düşmesi ve 7 askerin yaralanmasının milletçe derin bir teessür ve üzüntüye neden olduğunu ifade etti. Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:

 “Diyarbakır’da teröristlere karşı yürütülen operasyonda 13 askerimizin şehit düşmesi ve 7 askerimizin yaralanması milletçe hepimizde derin bir teessür ve üzüntüye neden olmuştur.

 Ülkemizin bekası ve milletimizin huzuru için canlarını vererek şehitlik mertebesine ulaşan askerlerimizin, yine bu uğurda gece-gündüz mücadele veren güvenlik güçlerimizin fedakârlıkları her türlü takdirin üzerindedir.

 Bu eylemlerin ve arkasındaki güçlerin amacı apaçık ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti, diğer bütün sıkıntıları gibi, terör sorununun da üstesinden gelecek güce ve kararlılığa sahiptir.

 Türkiye, demokrasiden, hukuktan ve kardeşlikten asla taviz vermeden, terörün de, onun gerisindeki güçlerin de üstesinden gelmeyi başaracaktır.  Şehitlerimizin acısı yüreklerimizi dağlarken, terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı da güçlendirmektedir.

 Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar, milletimize ve de sizin şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensuplarına başsağlığı diliyorum.”

 

 

 

 

 

 

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin

Diyarbakır Silvan'da 13 askerimizin bir terör saldırısı sonrası şehit olması

ile ilgili yaptıkları yazılı basın açıklaması.

 

14 Temmuz 2011

Bugün öğleden sonra Diyarbakır’ın Silvan ilçesi kırsalında PKK terör örgütünün alçakça kurduğu pusu sonucu 13 askerimizin şehit düşmesi ve 7 askerimizin yaralanması Türk Milletinin yüreğini dağlamıştır.

 Milli vicdan isyan halindedir.

 Hatıraları Türk milletinin gönlünde ve hafızasında ebediyen yaşayacak olan aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

 Yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

 Türk Milleti’nin başı sağolsun.

 Türkiye, hain terör saldırılarının sürdüğü, etnik bölücülerin her gün devlete meydan okuyan tahriklerle sahneye çıktığı, PKK militanlarının gündüz vakti yollarda barikatlar kurup kontroller yaptığı, insan kaçırdığı, Türkiye’nin belirli bölgelerinde devlet otoritesinin ortadan kalktığı karanlık bir dönemden geçmektedir.

 Çok tehlikeli sonuçları olacak bu vahim noktaya gelinmesinin en büyük sorumlusu terörle mücadeleyi zaafa uğratan, PKK açılımı ile bölücü emelleri siyaset sahnesine taşıyan ve İmralı canisi ile Türkiye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak gizli siyasi çözüm pazarlıkları yürüten Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.

 Terör örgütü ve etnik bölücülerin en büyük ümit, cesaret ve cüret kaynağı haline gelen Başbakan Erdoğan ve hükümeti terörle mücadele ve Türkiye’nin milli güvenliği konularındaki anayasal görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmeyerek anayasa suçu işlemektedir.

 Türkiye’yi bir felaket uçurumunun kenarına sürükleyen Başbakan’a anayasal görev ve sorumluluklarını hatırlatıyor, gaflet ve delaletle ihanet arsındaki ince çizgiyi çiğneyen bu tutumunu derhal gözden geçirerek değiştirmeye davet ediyorum.

 Başbakan Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olduğunu biran önce idrak etmeli ve ;

 - İmralı canisi ile gizli pazarlık sürecini derhal kesmeli,

 - PKK açılımı denilen yıkım projesinden vazgeçtiğini açıklamalı,

 - Terörle hem içerde hem de Kuzey Irak’ta etkili bir mücadele için Türkiye’nin bütün imkanlarını seferber etmelidir.

 Bunları yapmadığı takdirde, Tarih ve Türk Milleti kendisini affetmeyecektir.

 Milliyetçi Hareket Partisi, Başbakan’ın çok gecikmeli de olsa aklını başına alıp terörle mücadele için atacağı bu adımları samimiyetle destekleyecektir.

 

 

 Kılıçdaroğlu: “Şehitlerimiz Türkiye’nin Onurudur.”

15 Temmuz 2011 - Cuma

Dün CHP İl Başkanları ile bir araya gelen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bugün de CHP’li Belediye Başkanları toplantısına başkanlık etti

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu belediye başkanları toplantısının basına açık bölümünde dünkü terör saldırısına ve 13 Mehmetçiğin şehit olmasına da değinerek şunları söyledi;

“Saygıdeğer belediye başkanı arkadaşlarım,

Zor bir süreci yaşıyoruz, sorunlu bir süreci yaşıyoruz. Bu süreçte hepimize görevler düşüyor. Sokaktaki sade yurttaşdan tepedeki Cumhurbaşkanı!na kadar. Sorumluluğumuzun bilincinde konuşacağız, sorumluluğumuzun bilincinde olayları tartacağız, sorumluluğumuzun bilincinde eleştireceğiz.

Sorumlulukla hareket ettiğimiz zaman halkın sağduyusu, kimlerin doğruyu söyleyip söylemediği konusunda olgunlaşacaktır ve yerini bulacaktır diye düşünüyorum.

Dün il başkanları toplantımızı yaptık. Bu toplantıda hem seçim sonuçlarını, hem kendi içimizdeki görüşleri, tartışmaları, dilekleri, önerileri dinledik, bir araya geldik bir aile toplantısı yaptık.

Ama sonra bir haber geldi 13 askerimiz, yurtseverimiz, aslan çocuğumuz yaşamını yitirdi.

Terör nereden ve kimden gelirse gelsin hiç kimsenin ama hiç kimsenin yüreğinde insan sevgisi taşıyan hiç kimsenin kabul edeceği bir şey değil.

Biz o çocuklarımızı güle oynaya, davulla zurnayla askere gönderdik. Onlar teröre kurban olsunlar diye göndermedik. Ama bu ülkeyi savunmak, bu ülkenin çıkarlarını savunmak, bu ülke için gerekirse hepimiz ama hepimiz şehit olmaya hazırız.

Biz ülkemizi seviyoruz. Kimliği, inancı ne olursa olsun her yurttaşımızı bağrımıza basıyoruz. Biz birlikten yanayız, beraber olmaktan yanayız. Umuttan yanayız. Çocuklarımızın daha parlak, daha güzel bir gelecek sahibi olmalarından yanayız.

Terörle bir sorun çözülmez, terörle bir yere varılmaz.

Acılarımız depreşti. 13 askerimizin ailelerine, yakınlarına, akrabalarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onların acıları bizimde acılarımız. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakar bunu biliyoruz. Ama sonuçta biz bu ülkede, bu güzel coğrafyada aynı havayı teneffüs ediyoruz. Tasada ve kıvançta beraber olmak zorundayız. Tasada ve kıvançta beraber olursak bir ulus olduğumuzu göstermiş olacağız. O nedenle onların acıları bizimde acılarımız. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Onlar Türkiye’nin onurudurlar.

7 askerimizde yaralandı. Onlara da acil şifalar diliyoruz. Umuyoruz kısa sürede sağlıklarına kavuşurlar ve görevlerinin başına dönmüş olurlar.

Değerli belediye başkanı arkadaşlarım, siz her gün halkla iç içesiniz. Terör olayı elbette ki hiç kimsenin kabul etmeyeceği bir olay. Ama terör olgusuna farklı bir pencereden bakmamız lazım. Asarız, keseriz, öldürürüz, biçeriz diyerek terör sonlandırılmaz. Sonlandırılmamışta zaten. Terörle mücadele zor bir iştir. Terörle mücadele kararlılık ister, sabır ister, bilgi ister. Kararlılık, sabır ve bilginin olmadığı yerde terörle sağlıklı mücadele edemezsiniz.

Bakınız bir hükümet programı açıklandı. Türkiye’nin en temel sorunu terör. Tek satır bile yok, tek satır. Nasıl terörle mücadele edeceksiniz? Eğer Türkiye’nin en köklü sorunu yüzeysel geçilme ihtiyacı dahi duyulmamışsa siz bu sorunla nasıl mücadele edeceksiniz? Terörle mücadele kararlılık, sabır ve bilgi ister ama terörle mücadele moralde ister. Moral değerler önemlidir. Karşıdaki kişi eline silah almış. Sizin de eline silah verdiğiniz kişinin moralini altüst etmişsiniz. Mücadele edecek moral bırakmamışsınız. Herkes tutuklu, herkes hapiste. Bu moralle terörle mücadele edilmez. Terörle mücadelenin özü silah değildir. Çözümü de silah değildir. Ama moral değerler bu sürecin en önemli kilit halkalarından birisidir. Siz güvenlik güçlerinde moral bırakmadınız. Moral değerler sadece bizim ülkemiz için mi geçerli? Güvenlik güçlerinin olduğu her ülkede moral değerlere önem verilir. Bunun kitabı var. Bilimsel araştırmalar var. Her şeyi ayaklar altına aldık, her şeyi allak bullak yaptık. 12 Eylül’e karşıyız dedik, 12 Eylül’ün kurduğu mahkemelerden yararlandık. Artık bunlar bu alanla normal terörle mücadele ya da darbeyle mücadele falan olmaktan çıktı. İktidara muhalefet edenlerin toplandığı yer haline geldi. Bunlar doğru değil. Bunlarla bizim mücadele etmemiz gerekiyor.

Terörle mücadelede kuşkusuz en önemli olaylardan biriside kamuoyu desteğidir. İktidar terörle mücadele ettiği zaman bilgisiyle, birikimiyle, kararlılığıyla, moral değerleriyle kamuoyundan da destek isteyecektir. Kamuoyu desteği alınıyor mu? Hayır. Hükümet programında tek satır bile bir şey yoksa kamuoyu nasıl destek verecek size? Desteğe hazır bir kamuoyu var. Bu coğrafyada yaşayan herkes terörün bitmesini istiyor. Nerede olursa olsun. Ama siz terörü sonlandırmak gibi bir niyetinizi ortaya koymuyorsunuz. İradenizi ortaya koymuyorsunuz. Çözümünüzü ortaya koymuyorsunuz. Kamuoyu desteği hazır, siyasi irade yok.

Ve değerli arkadaşlarım, kamuoyu desteği önemli ama bir destek daha önemli. Parlamento. Parlamentoda bütün siyasi partilerin terörün sonlandırılması konusunda ortak irade sergilemeleri gerekiyor. Bu konuda adım atması gereken, çözüm üretmesi gereken baş aktör iktidardır. %49, 89’u alan bir iktidar olgunlaşma sürecine girmesi gereken iktidardır. Eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması gereken bir iktidardır. %49, 89’u alan iktidar olgunlaşmadı, saldırganlaştı. Saldırganlaşan bir üslupla, saldırganlaşan bir üslupla siz terörü de, ülkenin sorunlarını da çözemezsiniz.

Biz elbette ki, ülkemizde her yurttaşın huzur içinde yaşamasını isteriz. Ülke iyi yönetilmiyor arkadaşlar. Ülke iyi yönetilmiyor. Tek kişi iktidarına doğru gidiyoruz. Tek kişinin her şeye egemen olduğu, karar verdiği bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden birisidir. Ben sizlerin üstündeki baskıları biliyorum. İktidarın sizlere yaptığı baskıları biliyorum. Telefonlarınızın tümünün, ama tümünüzün telefonlarının dinlendiğini de biliyorum. Özgürlük diyorlar. Hangi özgürlük? Eğer halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanının özgürce davranmasının önüne setler koyuyorsanız siz yurttaşın özgürlüğünü zaten hiç kabul etmezsiniz. Bu sorunları biliyoruz. Ama bu bizi haklı mücadelemizden geri adım atmamıza izin vermemeli. Biz kararlılıkla halkın yanında olmaya, halkın sorunlarını çözmeye, halkla beraber olmaya, onlarla kucaklaşmaya hazır ama her zaman hazır olmalıyız. Bu bizim temel felsefemiz olmalı değerli arkadaşlarım.

Belediye başkanlığı kolay bir olay değil, zor bir olay. Ama belediye başkanlığı çok güzel bir olay. Çünkü doğrudan doğruya bulunduğunuz beldedeki yurttaşlara hizmet veriyorsunuz. Onların sorunlarını dinliyorsunuz, onlarla beraber oluyorsunuz. Bu açıdan belediye başkanının temel görevlerinden birisi kentli olmanın nimetleriyle kentliyi buluşturmaktır. Kentli olmak farklı bir şeydir. Kentli olmak sabahleyin kahvaltıda otururken gazete okumaktır. Kentli olmak musluğu çevirdiği zaman suyun akması demektir. Kentli olmak yeri geldiğinde çoluğunu çocuğunu alıp bir parka gitmektir. Kentli olmak sinemaya gitmektir. Kentli olmak işine zamanında gidebilecek toplu taşıma araçlarına sahip olmaktır. Kentli olmak güzel bir şey. Ama kentli olmak aynı zamanda zor bir iştir. Kente, topluma, herkese uyum sağlamak, beraber, ortak yaşamak güzel bir olaydır. Bu bir süreçtir. Kentli olmak bir süreçtir. Köyden gelip hemen kentli olunmaz. Belli bir zaman ister kentli olmak. O açıdan kentte yaşayan yurttaşın kentin nimetleriyle tanışmasını sağlamak, onların ayaklarına bu nimeti götürmek belediye başkanlarının temel görevidir. Çünkü kentli olmak aynı zamanda insanı yüceltmektir. Kentli belediye başkanı kentte insanı yüceltecektir.

Değerli arkadaşlar, belediyecilik zor iş ama aynı zamanda kolay bir iştir. İyi yaparsanız kolaydır. Eğer saydam bir belediyecilik örneği sergilenirse, hesap veren bir belediyecilik örneği sergilenirse hiçbir sorunumuz yok. Yurttaşla belediye arasında sağlıklı bir güven iletişiminin köprüsü saydam belediyecilikten geçer. Hizmet vereceksiniz, nasıl verdiğinizi, hangi kaynaklardan sağladığınızı, hangi özverilerde bulunduğunuzu kentliye anlatacaksınız. Bu bizim yapmamız gereken temel çalışmalardan birisidir. Tabi belediyecilik aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarıyla iç içe olmak demektir. Çünkü siz yaptığınız hizmetleri ne kadar isteseniz de anlatamazsınız. Ama sivil toplumla sağlıklı bir diyalog sizin hizmetlerinizin geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayacaktır. Hatta bırakın bulunduğunuz beldeyi, bulunduğunuz kenti Türkiye’ye de yayılacaktır. Belediye başkanının sunduğu hizmetler ulusal medyada da yer alacaktır. Bu ne demektir? Aynı zamanda o beldenin, o belediyenin verdiği hizmetlerin sadece beldeye değil, Türkiye’ye örnek olduğunu da göstermiş olacaktır. Kuşkusuz bir başka şey daha var sivil toplum örgütleriyle ilişkide. Sizin hizmetlerinizi anlatacaklar, ama onlar aynı zamanda beldede yaşanan sorunları birinci elden size taşımış olacaklar. Şu mahallenin, şu sokağın, şu semtin, şu derdi var diyeceklerdir. Bu dertlere önemli olan zamanında neşter atıp sorunu çözmektir. Eğer sorunu çözebiliyorsak göreceksiniz ki, belde halkı sizi ikinci kez ödüllendirecektir. Üçüncü kez ödüllendirecektir, dördüncü kez ödüllendirecektir. Siz bu beldeye iyi hizmet veriyorsunuz diye. Ama iyi hizmet vermezseniz kimse ödüllendirmez. O nedenle halkın oyu en büyük mihenk taşıdır. Ona hizmet etmek kutsal bir görevdir. Çünkü yetkiyi ondan aldınız, hizmeti de ona vereceğiz.

Belediyeciliğin bir başka temel noktası daha var. Belediyecilik bürokrasi üreten bir yer değildir, mekanizma değildir. Belediyecilik bürokrasiyi çözen halka hizmeti en kısa sürede götüren mekanizmadır. Bir duvar var. Yıkılacaksa duvarı yıkacaksınız hiç tereddütsüz. Halkın isteği buysa halkın isteğini yerine getireceksiniz. Eğer aşamadığınız sorunlar varsa, olabilir her belediye başkanı her sorunu aşar diye bir kural yok. İşi aşan bazı olaylar vardır. O zaman belde halkına niçin o sorunu çözemediğinizi de anlatacaksınız. Yetkinin sizde olmadığını, başka yerde olduğunu da anlatmanız lazım. Çünkü sorun sonuçta sizin sorununuz olarak, size yöneltilen bir sorun olarak gündeme gelecektir. O nedenle biz bu konulara da dikkat etmek zorundayız.

Tabi belediye başkanları sadece seçilirken değil, seçildikten sonrada halkın arasında olmak durumundadır. Seçildikten sonrada sabahleyin bir sabahçı kahvesine uğrayabilirsiniz. Bir bakkala uğrayabilirsiniz. Bir kahveye uğrayıp ilk çayı içebilirsiniz. Bir sokaktan geçerken çöpçü varsa elini sıkabilirsiniz. Onun derdi nedir diye sorabilirsiniz. Halkla iç içe olmak belediye başkanının belediye başkanlığı yaptığı süreçte temel işlevlerinden birisidir. Odaya kapanmak belediye başkanlığı yapmak değildir. Tam tersine belediye başkanı halkın içinde olmak zorundadır. Yeri geldiğinde halkın arasındayken, kahvedeyken sorun mu yansıdı hemen telefon edecek sorunu çözün diyecek. Öğleden sonrada kahveye gidecek sorun çözüldü mü arkadaşlar diye soracak. Karşılıklı güveni, karşılıklı iradeyi, karşılıklı kararlılığı sergilemiş olacağız. Bu çok önemli.

Kuşkusuz toplumun en önemli kesimlerinden birisi muhtarlardır. Belediye başkanının bir başka bulunduğu beldede yine aynı belde halkının seçtiği muhtarlar var. Onlarla da çok sağlıklı ve sıcak bir ilişkinin kurulması lazım. Muhtarlarla işbirliği yapmak gerekiyor. Onlar birinci elden mahallenin sorunlarını size aktaracaklardır. Buda sistemin sağlıklı çalışması için önemli bir olaydır.

Ve beldelerinizin, bulunduğunuz beldenin bir başka profili daha var. Engelliler. Onlar kentte rahat gezemiyorlar. Onlara kenti engelsiz hale getirecek kararlılığı sergileyecek bir belediye başkanını onlar her zaman ihtiyaç duyarlar. Belediye başkanlarımızın engellileri bulması, saptaması, ailelerini bulması bir tarafa, onu zaten yapmak durumunda. Ama onların kentte, yine kentin nimetlerinden yararlanabilecekleri mekanizmaları hayata geçirmesi gerekiyor.

Belediye ve gençlik önemli. Gençler enerjilerini beldede harcarlar. Harcamak durumundadırlar. O enerjiyi harcayacak etkinlikleri sinemaydı, tiyatroydu, şölendi bunları yapmak durumunda. Çoğu belediye başkanımız yapıyor, yapmaya da devam etsinler. Sanatçılarda geliyor, kültür etkinlikleri var. Beldenin yetenekleri vardır. Resim konusunda, karikatür konusunda, şiir konusunda. O yetenekleri öne çıkarıp onları beldenin birer kültürü haline getirmesi gerekiyor. Tabi her beldenin kendine özgü tarihsel, kültürel ayrıcalıkları da vardır. Onları da öne çıkarmak belediye başkanının görevlerinden birisidir.

Belediye başkanı kuşkusuz uzlaşmacı bir tavır sergilemek durumundadır. Belediye meclisinde dayatmacı değil, uzlaşarak sorunları çözmek durumundadır. Bunu yaptığı zaman göreceksiniz ki belde rahatlamış olacaktır. Belediye başkanı da rahatlamış olacaktır. Beldenin sorunları daha kısa sürede çözülmüş olacaktır. Ve beldenin sorunlarının çözümünde ortak irade egemen olmuş olacaktır. Bu demokrasi kültürünün gelişmesi açısından çok çok önemlidir.

Tabi bunları söylemek kolay. Bir başka pencereden birde bakalım. Nedir o pencere? Belediyelerin gelirleri. Nereden bulacağız parayı diye soracaksınız. Biliyorsunuz Napolyon’un meşhur lafı var. Para para para demiş. Ama bir belediye başkanı var olan kaynaklarıyla en etkin hizmetleri sunmak durumundalar. Sınırsız kaynak yoktur arkadaşlar. Her kaynak sınırlıdır. Belediye gelirleri yasanının öteden beri çıkmasını biz savunuyoruz. Belediyelerin daha özür, daha özerk olmalarını istiyoruz. Merkezi idarenin belediye başkanları üzerine ciddi baskılar kurmasına karşıyız. Bunları söylemek ayrı. Bunları biz söylüyoruz. Her yerde söyleyeceğiz. Ama var olan düzen içinde belediye başkanlarımız güzel şeyler ortaya koyabilirler. Sınırsız kaynakları yok. Ama kaynak yaratma konusunda da belediyelerimiz gerekli çabaları harcayabilirler.

Kısaca bunları söyleyeceğim. Daha sonra medyadaki arkadaşlarımız bize izin verirlerse ayrıca kendi aramızda konuşacağız.

Ben hepinize teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Hepinizin Beraat Kandili kutlu olsun.”

 

 

Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'dan,

Taziye ve başsağlığı

Genel Başkanımız Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Diyarbakır Silvan'da teröristlerle girdiği çatışmada şehit olan ve yaralanan askerlerimiz için taziye ve başsağlığı mesajı yayınladı. Kurtulmuş, Genelkurmay Başkanı Işık Koşanar'e de telgraf gönderdi.


Kurtulmuş, mesajında, "Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde teröristlerle girilen çatışmada 13 askerimizin şehit olduğunu, 7'sinin de yaralandığını büyük bir üzüntü ile öğrendim. Çatışmada şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum" dedi.

 

IŞIK KOŞANER'E BAŞSAĞLIĞI TELGRAFI

Kurtulmuş, Orgeneral Koşaner'e gönderdiği telgrafta ''Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde teröristlerle girilen çatışmada 13 askerimizin şehit olduğunu, 7'sinin de yaralandığını büyük bir üzüntü ile öğrendim. Terör ülkemize yıllardır büyük acılar yaşatmaktadır. Bu acının sona ermesi için başta siyaset kurumu olmak üzere devletin bütün kurumlarına ve Silahlı Kuvvetlerimize büyük görevler düşmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele konusundaki fedakârlığını ve kararlılığını takdir ediyoruz. Tüm milletimiz bu kararlılığın arkasındadır. Bu hain saldırıyı gerçekleştirenlerin en kısa sürede yakalanarak hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyor ve şehitlerimize Allah'tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.'' ifadelerini kullandı.

 

 

Hain saldırıya BDP'den açıklama geldi

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’in Silvan ilçesi kırsalında çıkan çatışmaya ilişkin, "Her şeyden önce çok üzgün olduğumuzu belirtmek isterim. Yaşamını yitiren gençlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum" dedi.

Demirtaş, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplantısında basın mensuplarının Silvan ilçesinde güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmaya ilişkin sorularını yanıtladı. Olayı basından duyduklarını ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu: "Çatışmada 13 askerin hayatını kaybetmiş, yaralılar olduğu söyleniyor.

Her şeyden önce çok üzgün olduğumuzu belirtmek isterim. Yaşamını yitiren gençlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Türkiye’de bugüne kadar bu mesele yüzünden, Kürt sorunu yüzünden yaşanan çatışmalarda yitirdiğimiz her genç Türkiye’nin değeridir. Ortak paydasıdır, ortak acısıdır. Siyasetin çözüm bulmaması, siyasetin cesaretsizliğinin bedelini bugün gençler ödüyorlar. Çok acı bir durumdur. Bütün bu olup bitenler de, Türkiye’de siyaset kanallarının çözüm üretmek yerine, siyaset kanallarını tıkayarak, siyaset kanallarını çözümsüzlüğe iterek, çözümsüzlük politikalarını üreten başta siyasetçiler siyasetçiler sorumludur. Umut ediyorum bu son acı olur."

14.7.2011

 

 

SİYASET  
VATANDAŞ, CHP ve CHP’Lİ
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
KRİZLERİN TEMELLERİ
FİKRİ ADİL

ÖNERİLER  
UYUŞTURUCUNUN KİŞİLERE VE TOPLUMA ETKİLERİ
DERMAN ABİ

TOPLUMSAL  
DİNDAR, DİNSİZLER!!! DİNSİZ DİNDARLAR!!
SITDIK FANİ

TOPLUMSAL  
TARIM ve HAYVANCILIKTA ÜRETİCİ SORUNLARI
M.Akif GÖKALP

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft