|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
KILIÇTAROĞLU YEMİN SORUNUNU DEGERLENDİRDİ |
CHP’LİLERİNYEMİN ETMEME NEDENİNİN GEREKCELİ ACIKLAMASI
Kılıçdaroğlu: “Sorun CHP’nin sorunu değildir, sorun Türkiye’nin sorunudur.”
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin 2 hakimin takdiri sonucu serbest bırakılmadıklarını ifade ederek “Yapılması gereken şudur: Tutuklu arkadaşlarımız milletvekili, o halde bu sorun parlamentonun sorunudur. Madem ki bizim çıkardığımız yasalar, yargıçlar tarafından bizim öngördüğümüz amaçların dışında yorumluyorsa o zaman çıkardığımız yasalarda bir sorun var demektir” dedi.
Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in kendisine “Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili olarak bizim öngördüğümüzden çok daha farklı bir kararı Yargıtay verdi, elimizi bağladı” dediğini aktarırken “O zaman demek ki parlamentonun iradesinin ötesinde bir karar çıkıyor, o zaman bizim dönüp bunu düzeltmemiz gerekiyor. Sorun CHP’nin sorunu değildir, sorun Türkiye’nin sorunudur. Çözmek istediğimiz sorun budur. Bir demokrasi eksiği, bir demokrasi ayıbı var, bizim bunu çözmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu’nda süren Hükümet Programı üzerindeki görüşmelerde konuştu. Kılıçdaroğlu, seçimlerin ardından Türkiye’de bir ilkin yaşandığını ve 8 milletvekilinin tutuklu olduğu için Meclis’e gelemediğine dikkat çekerek “Bir gerçek ortaya çıktı ki 12 Eylül yasalarıyla bu ülkede demokrasi olmaz” dedi. Kılıçdaroğlu, cumhuriyet tarihinde olmayan bir şeyi yaparak arkadaşlarına yemin yolu açılıncaya kadar yemin etmeme kararı aldıklarını anımsatırken tutuklu milletvekillerinin seçilmeye engel bir durumları olmadığını, mazbatalarını almalarına karşın serbest bırakılmadıkları için yemin edemediklerini kaydetti. Anayasa’ya göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Balbay ve Haberal’ın seçilmelerine engel hiçbir yasal, anayasal ya da uluslararası sözleşmelere dayalı bir engel bulunmadığına dikkat çekti.
“ERDOĞAN MAZBATA BİLE ALAMIYORDU”
AKP yetkilileri ile CHP heyetlerinin bugün üzerinde uzlaşmaya vardıkları metinde yer alan “Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz” cümlesinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Biz de yürekten inanıyoruz, kimse milletin iradesinin üzerine çıkıp onları yemin etmekten alıkoymamalı. Biz de isteriz ki her milletvekili gelsin, burada yemin etsin. Böylece demokrasi dediğimiz kavramı hep beraber yüceltmiş olalım” diye konuştu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “insanlık hakkı” olarak nitelendirdiği seçme-seçilme hakkının 2002’de Başbakan Erdoğan’ın elinden alındığını dile getirerek şöyle konuştu:
“Biz bir sınavdan geçtik, kimse bize sınavdan geçmediniz diyemez. Sayın Başbakan’ın milletvekili olma hakkı elinden alınmıştı. Sayın Başbakan benim durumum onlarla aynı değil diyor, doğru. Sayın Başbakan mazbata bile alamıyordu, savcıdan kağıt da alamıyordu. Seçme-seçilme hakkı elinden alınmıştı. Biz bu halkın yüzde 34.7’sinin oy verdiği partinin genel başkanına yasak getiremezsiniz dedik. Hiçbir zaman Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olmasın demedik. Yasal engel vardı, yasal engeli de kaldırdık.”
“CHP TÜRKİYE’NİN DERİN VİCDANI OLDU VE ERDOĞAN’IN ENGELİNİ KALDIRDI”
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın mahkum olduğunda yaptığı “Bugün milletin vicdanı ağır bir yara aldı. Tereddütsüz inanıyorum ki Türkiye’nin derin vicdanı bu yanlış kararı tasfiye edecektir” dediğini anımsatarak “Biz CHP olarak Türkiye’nin derin vicdan olduk ve önündeki bütün engelleri kaldırdık” dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun 26 Aralık 2002’de Erdoğan’ın yasağının kalkmasının ardından “Özellikle muhalefet partimize teşekkür ediyorum, sağolsunlar verdikleri bütün sözlerin arkasında durdular, son gelişmelerden etkilenmediler” açıklaması yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bizim görevimiz, bunu yaptığımız için sadece övünürüz. Biz Sayın Başbakan’ı çok sevdik, az sevdik diye değil, Türkiye’de demokrasi ayıbı olmasın, kimse gelip de niye seçmediniz siz bunu demesin diye bunu yaptık. Biz insan haklarına inandığımız gibi seçme ve seçilme hakkı insan hakkının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Evrensel hukukun gereği olarak herkes seçme seçilme hakkına sahiptir. Bunun önündeki tüm engelleri kaldırmak hepimizin ortak görevidir. Bunu yapmazsak kısır tartışmaların arasında kaybolup gideriz. Daha tepeden, daha özgür bakmalıyız. Biz size oy veren bütün yurttaşlara saygılıyız, duyuyoruz, elbette siz de bize oy verenlere saygı duyacaksınız. Demokrasi budur. Bugün siz alırsınız, yarın biz fazla alırız. Demokrasiyi bu ülkede yaşatmak hepimizin ortak görevidir.”
“ÇİÇEK ‘YARGITAY ELİMİZİ BAĞLADI’ DEDİ”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, seçimden sonra yargıyı beklediklerini, seçilmiş milletvekillerinin serbest bırakılacağından tereddüt duymadıklarını belirtirken yasal engel olmamasına karşın 2 hakimin takdiri sonucu serbest bırakılmadıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, yargıçlara müdahale edilmesini istemediğini, yargının bağımsız olmasını istediğini vurgulayarak “Yapılması gereken şudur: Tutuklu arkadaşlarımız milletvekili, o halde bu sorun parlamentonun sorunudur. Mademki bizim çıkardığımız yasalar, yargıçlar tarafından bizim öngördüğümüz amaçların dışında yorumluyorsa o zaman çıkardığımız yasalarda bir sorun var demektir” dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le yaptığı görüşmede Çiçek’in “Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili olarak bizim öngördüğümüzden çok daha farklı bir kararı Yargıtay verdi, elimizi bağladı” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “O zaman demek ki parlamentonun iradesinin ötesinde bir karar çıkıyor, o zaman bizim dönüp bunu düzeltmemiz gerekiyor. Sorun CHP’nin sorunu değildir, sorun Türkiye’nin sorunudur. Çözmek istediğimiz sorun budur. Bir demokrasi eksiği, bir demokrasi ayıbı var, bizim bunu çözmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin haklarında mahkumiyet kararı olmamasına karşın suçlu ilan edildiğini dile getirerek bu anlayışın değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Meclis’te varılan uzlaşmayla demokrasinin önündeki “ciddi ayıpların” kaldırılacağına inandığını belirterek “Çünkü arzumuz şu, biz kaybetsek de demokrasi kazanmalı, siz kaybetseniz de demokrasi kazanmalı. Demokrasi, hak ve özgürlükler bizim için artık kaçınılmazdır. Türkiye’yi bir korku toplumundan çıkarıp herkesin düşüncelerini özgürce dile getirdiği sağlıklı çalışan bir demokrasiye kavuşturmaktır. O da başkalarının değil, bizim görevimizdir” dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının büyük bir bölümünü tutuklu milletvekilleri konusuna ayırdı. Tutukluluk süreleri konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutukluluğun fiili bir mahkumiyete dönüştürülmemesi gerektiğini söylediğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da 6 Haziran’da katıldığı Mehmet Ali Birand’ın programında “İnanıyorum ki tutukluluk sürelerinde süratle bir kısalma olacaktır, bu artık Türkiye’de ciddi manada toplumsal talep haline gelmiştir” dediğini anımsatarak şöyle konuştu:
“Bakın arkadaşlar, hepimizin şikayet ettiği bir konuda bir araya gelip bu sorunu çözemiyoruz. Biz dedik ki bir irade ortaya koyalım, bu sorunu çözelim. Biz demokrasi istemiyor muyuz, özgürlük, eşitlik istemiyor muyuz? O halde bunu çözelim. Çözelim ve bir ayıptan Türkiye’yi kurtaralım. Yarın bırakın bizim yurttaşlarımızı, biz bunu nasıl izah edeceğiz dünyaya? Bizim önümüzde aydınlık, parlak bir gelecek var. Demokrasiyi yükseltmek istiyoruz. Düşünce özgürlüğü olsun diyoruz. Eski alışkanlıklarımızdan, eski değer yargılarımızdan kurtulalım diyoruz. Ama geliyoruz, kısır tartışmalar içine giriyoruz, bu yanlıştır. İlerlememizin, gelişmekte olan ülkeler sıralamasında geriye düşmemizin temel nedeni, Türkiye’nin bütün enerjisini bu tür kısır tartışmalara vermesidir. Yazık oluyor Türkiye’ye.”
“TÜRKİYE’Yİ BU AYIPTAN KURTARACAĞIZ”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, uzun tutukluluk süreleriyle ilgili sorunun çözülmesi için ortak irade beyan ettiklerini ifade ederek “Üstelik seçimlerden çok önce bu iradeyi beyan etmişiz. Sayın Cumhurbaşkanı da katılmış bu ortak iradeye. O zaman oturacağız, bu sorunu çözeceğiz. Türkiye’yi bu ayıptan kurtaracağız” dedi.
Meclis duvarında yazılı olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne işaret eden Kılıçdaroğlu, “Şu anda egemenlik kayıtlı şartlı milletin. Niye kayıtlı şartlı olsun, varsa bir hata düzeltelim, beraber düzeltelim. Biz egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu kabul ederiz. Milli iradeye pranga vurulmaz. Milli iradeye pranga vurulmuştur, bundan kurtarmamız lazım. CHP’nin takındığı tavır bir demokrasi tavrıdır” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, yeminle bir sorunları olmadığını, Meclis’i boykot gibi bir tavır da almadıklarını vurgularken tutuklu milletvekilleri için özel ayrıcalık, af, dokunulmazlık istemediklerini, “Parlamentonun iradesinin bir demokrasi ayıbını ortadan kaldırması gerekiyor. Bu ayıp kalkarsa hiç kimsenin sorunu olmaz” dedi.
“DEMOKRASİ UĞRUNA BEDEL ÖDEMEK GEREKİYORSA O BEDELİ
ÖDEMEYE HAZIRIZ”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, tutukluluğun bu aşamaya gelmesinin yeni bir olay olmadığını, Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı Roman Çalıştayı’nda “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açan öğrenciler Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer’in 16 aydır tutuklu yargılandığını belirterek “Ben de istiyorum parasız eğitim, arkadaşlarım da istiyor. Eminim sizler de istiyorsunuz. Bunu istemek ne zamandan beri demokrasilerde suç olmaya başladı?” dedi. Kılıçdaroğlu, demokrasi, özgürlük ve insan hakları uğruna bir bedel ödemek gerekiyorsa o bedeli ödemeye hazır olduklarını vurgulayarak “Yeter ki bu ülkeye demokrasi, özgürlükler gelsin” diye konuştu.
Kılıçdardoğlu, 2003-2010 yılları arasında faili meçhulden 102 kişinin öldüğünü, 212 kişinin cezaevlerinde ya da gözaltında şüpheli şekilde öldüğünü, 2005’ten 2009’a tutuklu sayısının iki katına çıktığını, çocuk tutuklu sayısının arttığını, 2010 yılında 596 kişinin düşüncelerini açıkladıkları için 1219 yıl hapis cezasına çarptırıldığını anlattı. Basın özgürlüğünde Türkiye’nin 196 ülke arasında 119. Sırada olduğuna da dikkat çeken Kılıçdaroğlu, medya patronlarının kamu ihalelerine girmemesi gerektiğini belirterek “Besleme medya olursa demokrasi olmaz” dedi.
“YENİ BİR ANAYASA’YA İHTİYAÇ VAR”
Hükümet Programı’nda Anayasa değişikliğinden söz edildiğini, ancak ne yapılacağına dair tek satır olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, kendilerinin Anayasa konusundaki görüşlerini açıkladıklarını, daha iyi bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, üniversitelerin özerk kılınması, yüzde 10 barajının kalkması, adli kolluğun kurulması ve Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nun Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak tekrar düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
“BİZ KAYBETSEK DE DEMOKRASİ KAZANMALI”
Demokrasilerde en büyük tehlikenin çoğunlukla iktidara gelenin “Her şeyi yaparım” demesi olduğunu dile getiren Genel Başkan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“İktidar her rejimde vardır. Ama muhalefet, sadece demokrasilerde vardır. Muhalefetin olmadığı bir rejim sağlıklı bir demokrasi değildir. Ben bugün parlamentoda varılan uzlaşmayla demokrasinin önündeki ciddi ayıpların kaldırılacağına yürekten inanıyorum. O gerek AKP, gerek CHP grubundan katılan, katkı veren, başta Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Meclis Başkanı olmak üzere herkese yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü arzumuz şu, biz kaybetsek de demokrasi kazanmalı, siz kaybetseniz de demokrasi kazanmalı. Demokrasi, hak ve özgürlükler bizim için artık kaçınılmazdır. Türkiye’yi bir korku toplumundan çıkarıp herkesin düşüncelerini özgürce dile getirdiği sağlıklı çalışan bir demokrasiye kavuşturmaktır. O da başkalarının değil, bizim görevimizdir.”
|
|
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|