İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
OSTİM'DEKİ KAZA 17 CAN ALDI

 

OSTİM'DEKİ PATLAMA 17 CAN ALDI

Yine öldükleriyle mi kalacaklar?

Ostim'de enkazda hâlâ çalışmalar sürerken, patronlar aklanmaya, ölüler üzerinden siyaset yapılarak bu işten de yeni rant mekanizmaları çıkarılmaya çalışıyor. 17 işçi öldü, bu sayıya yenileri eklenebilir. Onlarca yaralı var. İşçiler yine öldükleriyle mi kalacak? Bu soruyu bir canlı tanık mühendise ve İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Emre Gürcanlı'ya sorduk.

 

Ankara'nın göbeğinde Ostim'de yaşanan facia sonrası, AKP hükümeti yetkilileri patronları aklamaya, Belediye ise kendisine siyasi rant mekanizması yaratmaya çalışıyor. Yaşanan cinayet ise yine “bir felaket” olarak gösterilip, sorumlular ve cinayetin gerçek nedenleri üzerinden atlanıyor.

 

İşçiler açısından bir cehennem haline gelen ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında daha az yaptırımla karşılaşan küçük ve orta boy işletmelerde işçiler kelle koltukta çalışıyor.

Yaşanan büyük faciayı, yine Ostim'de çalışan ve patlamada bir arkadaşını kaybeden canlı bir tanık ile konuştuk. Ostim gerçeğini ortaya koyan mühendisin organize sanayi bölgesindeki sömürü çarkına ve tarikat organizasyonuna işaret eden sözleri ibret verici.

İkinci olarak, cinayeti Türkiye'de iş güvenliği ve sağlığı mevzuatı açısından ise konunun uzmanı İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürkan Emre Gürcanlı ile konuştuk.

İki röportaj Ostim'de yaşanan facianın gerçek boyutunu ortaya koyuyor.

“Sömürü çarkı ve tarikat organizasyonu”

Ostim'de çalışan mühendisin hem organize sanayi bölgesine hem de cinayetlere ilişkin sözleri, yeni cinayetlerin kapıda olduğunu gösteriyor.

Kendinizi tanıtır mısınız?

Mühendisim ve bir süredir Ostim de çalışıyorum. 15 yıla yakındır Ankara da özel sektörde sanayide çalışıyorum.

Öncelikle başınız sağolsun, Ostim’de ikinci patlamada bir arkadaşınızı kaybetmişsiniz. Bize biraz Ostim den bahseder misiniz?

Teşekkür ederim. Dilek Gürer adında makine mühendisi bir arkadaşım hayatını kaybetti.  Ostim kadınlar için çalışması zor bir bölgedir, yıllardır bu işyerinde çalışıyordu. Yan atölyelerinden kaynaklı patlamada hayatını kaybetti.

Ostim'i sordunuz: Aslında burası kimi düzenlemeler ardından statüsü organize sanayi bölgesine dönüştürülen 1-9 kişilik işyerlerinin olduğu küçük ölçekli atölyelerin olduğu bir sanayi bölgesi.  Coğrafi olarak İvedik Organize ile birlikte oldukça büyük bir bölgeden bahsediyoruz. Her türlü sektörün yer aldığı bir bölge burası. Plastikçilerden, oto sanayisine, metal işlemeden, döküm atölyelerine her şey var. Fakat bu bölge için bir organizasyondan bahsedilecek ise temelde iki organizasyondan bahsedilebilir: Sömürü ve tarikat organizasyonları.

Biraz açar mısınız?

Ostim her yıl birkaç kez benzer iş kazası ve ölüm haberleri ile gündeme gelir. Bu bölgedeki binlerce atölyede işçiler çoğu zaman sigortaları düzenli ödenmeden, fazla mesai ücreti almadan uzun saatler çalışırlar. Kriz zamanlarında ise tazminat ödenmeden kapıya konurlar.  Bu bölge patronlar maliyetleri işçilikten, iş güveliği tedbirlerinden, çevre mevzuat gereklerinden, kıdem tazminatlarından kısarak düşürüyorlar. Böylece patronların bu bölgeden bahsederken çok övündükleri tankların, uçakların, traktörlerin parçalarını üretebiliyorlar.  Ankara’nın sayılı büyük fabrikaları kendi bünyelerindeki emek yoğun, atığı bol, iş güvenliği açısından riskli prosesleri Ostim ve İvedik Organize sanayideki atölyelere yaptırırlar. Üstelik de bu atölyeleri birbirleriyle rekabet ettirerek çok düşük maliyetlere ihtiyaçları olan parçaları temin ederler. Örneğin benim şuan çalıştığım Ostim firması da Ankara’da bulunan ve Türkiye’nin alanındaki en büyük kamu/özel sanayilerinin yan sanayisi durumunda.  Bu firmalar bize ürettirdikleri her türlü parçayı ince eleyip sık dokuyarak kabul ederler. Tek ilgilendikleri maliyetlerdir. En düşük teklifi kim verirse işi o firmaya verirler. Yılın çeşitli zamanlarında denetime gelir, firmanın tüm dokümanlarını vb incelerler. İş güvenliği veya atıklarla, işçilerin çalışma koşulları veya sigortalarıyla ilgilenmezler. Varsa yoksa istedikleri kalitede, istedikleri zamanda ve ucuza üretim. Bunların nasıl sağlanacağı umurlarında olmaz.

Bu sömürü çarkının dişlileri arasında Ostim işçileri kalıyor. Bana kalırsa Ostimdeki ölümlerin sorumluları arasında biraz önce andığım Ankara’nın büyük kamu/özel büyük sanayi işletmeleri de var.

 

İkinci organizasyon nedir?

Bu bölgenin yönetimi AKP ye yakın kişilerden oluşuyor. Patronların önemli bir kısmı çeşitli tarikatlara mensup, kendi camileri var. Ostim ve İvedik sanayi Bölgelerinde hala birçok camii inşaatı sürüyor. İşyerlerinde düzenli cemaat toplantıları yapılıyor. AKP nin sanayi sitesi temsilciliği mevcut. Ostim sanayi işçilerinde patlamalar ve ölümler karşısındaki boyun eğen, kaderci yaklaşımında bu bölgedeki yaygın tarikat örgütlenmesinin payı büyük.

"Ostim sanayi işçilerinde patlamalar ve ölümler karşısındaki boyun eğen, kaderci yaklaşımında bu bölgedeki yaygın tarikat örgütlenmesinin payı büyük. Cami için büyük paralar harcayan, Batıkent’te tarikat yurtları kuran patronlar atölyelerinde gerekli güvenlik tedbirlerine veya atık yönetimine gerekli harcamaları yapmaktan uzak duruyorlar..."

Cami için büyük paralar harcayan, Batıkent’te tarikat yurtları kuran patronlar atölyelerinde gerekli güvenlik tedbirlerine veya atık yönetimine gerekli harcamaları yapmaktan uzak duruyorlar. İşçisine çelik burunlu ayakkabı veya elbise almayan patron tarikatına düzenli bağış yapıyor, haftalık sohbet toplantılarına katılanların karınlarını doyuruyor.

 

İş kazaları, cinayet mi demeli, sonrası ne yaşanıyor?

Gerekli güvenlik tedbirlerine bütçelerinin yetmediğini söyleyen patronlar yaralanan işçilere veya ölenlerin yakınlarına şikayetçi olmamaları için büyük paralar teklif ediyorlar. Genellikle de bu mekanizma işliyor.

"Geçenlerde bir önceki çalıştığım yerde genç bir işçinin parmaklarının koptuğunu öğrendim. Patron tutanaklara işçi ihmali yazmış, oysa bir gece önce vardiyada bozulan makine sabah kullanılmaya devam edilmiş. Sonuçta işçiye şikayetçi olmaması için para tekif edilmiş. Sanırım kabul etmiş. Böylece işyerinin sicili de temiz kalmış. Olan bu. İnsan bazen işçilere de kızmadan edemiyor. İzliyoruz, sessiz kalıyoruz, çaresizce boyun eğiyoruz. Sonra çürüyoruz. Ostim’de kameralara el sallama telaşında olan işçiler de gördüm ne yazık ki."

Kadercilik, yapılan onca tarikat toplantısı işe yarıyor ve kader, takdiri ilahi görüşü galip geliyor. Yetkililer ise sonradan ortaya çıkıp soruşturma açılacağını söylüyorlar. Dünkü ilk patlamanın olduğu yere akşam tekrar uğradım. Yaralı işçilerden biri ölenler arasında ilk iş günü olan birinin de olduğunu söyledi. Kendisi de bir çırakla birlikte tesadüfen hayatta kalmış. Nakliye için gelen araçla ilgilenirken atlama yaşanmış, aracın sürücüsü de hayatını kaybetmiş. Bir çok insanın evinde şimdi acı var ve para vererek, yardım yaparak bu işi kapatacaklar.

 

“50'den az işçi çalıştıran işyerleri can pazarı”

OSTİMde gerçekleşen katliam derecesindeki kazanın ardından, başta inşaat iş kazaları ile ilgili olmak üzere bu konuda çalışan İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürkan Emre Gürcanlı'dan kazaya dair kısaca görüşlerini aldık.

Merhaba, ilk önce neden bu derece büyük kayıplar yaşanıyor onu sormak istiyoruz.

OSTİM benzerlerine pek çok ilimizde rastlanan organize sanayi bölgesine dönüştürülen 1-9 kişilik işyerlerinin olduğu küçük ölçekli atölyelerin olduğu bir sanayi bölgesi. Tüm Türkiye'deki üretime bakıldığında zaten çoğu işletmenin 50'den daha az işçi çalıştırdığı görülecektir. Bizim iş güvenliği eğitimlerini, işçi sağlığını düzenleyen yönetmeliklerimiz ve İş Kanunumuz 50 işçiden az işçi çalıştıran işletmeleri kapsam dışı bırakmıştır.

 

Öte yandan bugün izledim ve okudum Sanayi ve Ticaret Bakanı'nın demeçlerini şöyle diyor: "Yine de Türkiye'de en sağlıklı sanayi faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlar OSB'lerdir. Fakat bazı OSB'ler küçük sanayi sitesinden OSB'ye dönüştürülmüştür. Burada işletmelerin büyüme ihtiyaçları yeterince karşılanamamaktadır. Onun için bazı kaçak yapılaşmalar ortaya çıkabilmektedir. Bu büyüme ihtiyacından kaynaklanan kaçak yapılaşmayı OSB yönetimleri de bloke etmekte bazen zorlanabilmektedir. Normal OSB'lerde büyük çapta sorun yaşanmıyor."

 

Ayrıca kaza ile ilgili ekledi, sigortasız çalışan var mı, denetim eksik mi bunlara hep bakacağız diye. Ben yanıtını söyleyeyim, hiç araştırmasınlar. Sigortasız çalışan var, denetim eksik, hatta bu kazadan istifade edip denetimin büyük bir kısmını belediyelere devretmek gibi bir gündem dahi oluştu. Ölülerin üzerinden siyaset yapmak denir buna.

 

"Bakın şunu söyleyeyim, dün işçiler, kamu emekçileri Ankara sokaklarında polis şiddetine maruz kaldı. Neden, çünkü Torba Yasa'ya karşı çıktılar. Torba yasa esnek çalışmaya daha fazla alan açıyor, patronların borçları affediliyor, böyle bir çalışma ortamında iş kazaları olmaz mı, siz söyleyin?"

Peki önlemek için ne yapmak gerekiyor?

Yaşamını yitirenlerden birisi de bir mühendis arkadaşımız. Mühendisler de çoğu kez arada kalıyor. İş Güvenliğini uygulaması lazım, uygulamaya çalıştığında elinde yeterli malzeme yok, yetki verilmiyor, hatta uygulamaya çalıştığında birazcık yönetmelikleri uygulayayım dediğinde işten atılıyor. Geçen hafta sonu yapılan Yaşamın Yağmalanmasına Karşı Çalıştay'da bizzat sözünü ettiğim durumdan dolayı işten atılan tanıklar söz aldı konuştu. İşin özü bazı yasalara karşı mücadele etmek, örgütlenmek ve çalışma yaşamını kökten değiştirmek. Başka türlü geçici önlemlerle, risk barındıran işletmelerde iş kazalarını, meslek hastalıklarını önlemek mümkün değildir. İşçilerin eğitimi sorunu değil, onlara iş veren, onları çalıştıran kişilerin, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini her zaman bir yük, bir masraf olarak görmesidir sorun. Küçük işletmelerde de bu türden önlemler almak için ortak iş güvenliği kurulları oluşturulmalıdır. Ancak şunu söylemeliyim, bu konudaki yönetmelik 50'den fazla işçi çalıştıran işletmeleri kapsamaktadır! Herhalde fazla konuşmaya gerek yok...

 

 haber http://haber.sol.org.tr sitesinden alınmıştır

 

EKONOMİ  
Tasarruf şart, şartta kim yapacak?
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
İTAAT, TEPKİ ARASINDA SIKIŞAN İNSAN!!!
FİKRİ ADİL

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

TOPLUMSAL  
DİN NEDİR, NE DEGİLDİR?!?!
SITDIK FANİ

SİYASET  
MUHALİFLER İTTİFAKLAMI, İTTİFAKSIZ MI?
M.Akif GÖKALP

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

ÖNERİLER  
KİLO SORUNUMUZ SAGLIK SORUNUNA DÖNÜŞMESİN
DERMAN ABİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft