İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
Başbakanın Wikileaks belgeleri acıklaması

Başbakan Erdoğan:
"ABD'nin O Diplomatlarından Bunun Hesabını Sorması Lazım"

 AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Wikileaks'in yayımladığı gizli ABD belgeleri ile ilgili olarak, ''Bu diplomatların yalan yanlış yorumlarıyla yaptıkları iftiralar birinci derecede Amerika Birleşik Devletleri'ni bağlar. Bunun hesabını ABD'nin sorması lazım o diplomatlarından'' dedi. Başbakan Erdoğan ayrıca, ''ABD yönetimiyle de bunları konuştuk. Zaten kendileri özür beyanında bulundular ama biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu diplomatlarla ilgili gerekli olan bütün girişimleri yapmak durumundadırlar'' dedi. İsviçre bankalarında ''bir Allah kuruşu parası'' bulunmadığını da belirten Başbakan  Erdoğan, ''Şimdi ben anamuhalefetin liderine ve diğerlerine diyorum ki 'böyle bir şeyi ispat ettiğiniz anda ben bu makamda durmam, milletvekilliğinde durmam ama siz o makamlarda duracak mısınız?' Ben bunu söylüyorum, bu kadar açık konuşuyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Ankara Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Açılış Töreninde yaptığı konuşmada, Wikileaks'in yayımladığı gizli ABD belgeleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Ben Pazartesi günü Libya'ya hareketim öncesinde gelişmeleri izlediğimizi, Wikileaks'in eteğindeki tüm taşları dökmesini beklediğimizi ifade etmiştim. Ne yazık ki birileri benim kadar sabırlı olamadı. Onlar çok telaşlandı. Açıklanan çok az bilgiyi, bakın belge bile demiyorum, bilgiyi bir fırsat olarak görüp buradan hükümete nasıl saldırırız derdine düşmüş durumdalar. Her zaman bir şey söylüyorum. Muhalefet bu ülke için, bu millet için çözüm politikaları üretmekten aciz olduğu kadar maalesef siyaset üretmek noktasında bile büyük bir acziyet içinde. Hakkımızda bugüne kadar her türlü ipe sapa gelmez iddiayı gündeme taşıdılar. Her seferinde yüzleri kızardı. Çünkü söyledikleri yalandı, doğru değildi. Sabah iftira attılar, öğlen altında kaldılar. Öğlen itham ettiler, akşam çark ettiler. Akşam söyledikleri yalan, yatsıya kalmadan yüzlerini kızarttı. Şimdi görüyoruz ki kendilerine ait cümle kalmadığı için, başka bir devletin diplomatları arasındaki dedikodu niteliğindeki yazışmalardan medet umar hale geldiler. Tabi burada hemen peşinen söyleyeyim, bu diplomatların yalan yanlış yorumlarıyla yaptıkları iftiralar birinci derecede Amerika Birleşik Devletleri'ni bağlar. Bunun hesabını ABD'nin sorması lazım o diplomatlarından.''

Başbakan Erdoğan, ''Benim abdestimden şüphem yok, dolayısıyla namazımdan da şüphem yok'' diye konuştu.

"Bu tür iftiraları atıp bunları ispatlayamayanlar ne kadar alçaksa, bu iftiraları manşetleriyle yayanlar aynı derecede alçaktır"

Hiçbir diplomatın, yalan yanlış kendine ait yorumlarla bir ülkeyi itham altında tutamayacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Nitekim, şu anda tüm dünyadaki yapılan yorumlar dünyada bir çalkantıya sebep olmuştur. Kendi ürettikleri dedikoduları başkalarından duyunca gerçek sandılar" dedi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi:

"İsrail medyasına Türkiye'nin Başbakanı'ndan şikayet edenler, Brüksel'de Paris'te Türkiye'yi yabancılara şikayet edenler, en çok yabancı diplomatların hezeyanlarına sarılmış durumdalar. Neymiş, Başbakan'ın falanca ülkede şu kadar hesabı varmış, neymiş Başbakan Antalya'daki raylı sistem ihalesine müdahale etmiş. Bu hezeyanlara sarılacak kadar mı acizsiniz? Bu iftiralardan, bu iddialardan, medet umacak kadar mı çaresizsiniz? Allah aşkına bu kadar fırsatçılık olur mu? Kendi ürettikleri dedikoduları başkalarından duyunca gerçek sandılar. Benim abdestimden şüphem yok, dolayısıyla namazımdan da şüphem olmaz. Düne kadar Türkiye'yi sırça köşklerinden izliyorlardı, bugün artık kendi ülkelerini yabancı diplomatların dedikodularından izlemeye başladılar. Düne kadar Türkiye'yi sadece magazin basınından takip ediyorlardı, bugün artık magazin diplomasisinden izlemeye başladılar. Düne kadar kendi hezeyanlarıyla siyaset üretiyorlardı, bugün onu da yapamaz hale geldiler. İftira ve iddia ithal etmeye başladılar. Yeter ki hükümete yönelik bir saldırı olsun, yeter ki Başbakan'a yönelik bir saldırı olsun. Nereden geldiğine bakmadan, aslını astarını araştırmadan, arkasındaki niyet, hedef, gaye hakkında en küçük bir endişe taşımadan buna sarılmak en hafif tabiriyle fırsatçılıktır. Açık açık söylüyorum, bana, şahsıma, aileme, dünürüme, arkadaşlarıma yönelik -ki benim dünürüm yazmak çizmekten başka hiçbir şey bilmez, hayatı yazmakla çizmekle geçmiştir- adamı müteahhit yaptılar. Hayatında böyle bir şey olmamış. Açık söylüyorum, Bu tür iftiraları atıp bunları ispatlayamayanlar ne kadar alçaksa, bu iftiraları manşetleriyle, söylemleriyle yayanlar, bu iftiraları siyaset malzemesi yapanlar da aynı derecede müfteridir, alçaktır."

"İsviçre bankalarında bir Allah kuruşu param yok ki bunu ispat edeyim"

Hukukta bir kural olduğunu, iddia sahibinin iddiasını ispatla mükellef olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''İspat görevi benim değil, ispat görevi bu iddiayı ortaya koyanlarındır. Anamuhalefet lideri gitsin bu iddiayı ortaya atanlara sorsun. Böyle bir şey söylüyorsunuz ama... ABD bu işleri iyi bilir, bunun diplomatları da bu işi iyi biliyor... 'Nerede bunun delili yahu, delili bir gösterin de bu bizim işimize yarasın' diye Türkiye'de bunu öğrenmeleri gerekir'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

''Ama böyle bir şey bulamayıp, sadece atılan iftira üzerinden kalkıp da benden bunun ispatını istemek kadar cehalet olur mu, zavallılık olur mu? Ben neyi ispat edeceğim. Olmayan şey ispat edilir mi? Benim İsviçre bankalarında bir Allah kuruşu param yok ki bunu ispat edeyim. Şimdi ben anamuhalefetin liderine ve diğerlerine diyorum ki 'böyle bir şeyi ispat ettiğiniz anda ben bu makamda durmam, milletvekilliğinde durmam ama siz o makamlarda duracak mısınız?' Ben bunu söylüyorum, bu kadar açık konuşuyorum. Biz yola çıkarken, üç şeyle mücadele edeceğimizi söyledik; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar... Bunları çökerttiğimiz için benim halkım bizi buralarda tutuyor. Sen Başbakan'ı seversin veya sevmezsin, sen Başbakan'dan haz edersin ya da etmezsin ama ülkene saygın varsa, milletine saygın varsa, kendine saygın varsa bu ülkenin Başbakanına, yabancıların hatta ne idüğü belirsiz olanların attığı iftiralara sahip çıkamazsın, bu kadar açık konuşuyorum. Hukukun en temel iddiasını inkar edemezsin. Müfteri, iddiasını ispatla mükelleftir. Kim iddiada bulunuyorsa ispat yükümlülüğü ona aittir. Masum olan masumiyetini ispata çalışmaz. Anamuhalefet lideri çıkmış bunu söylüyor 'Başbakan iddiaları ispatlasın'. Bunu bilmemek ne kadar büyük bir cehaletse, bunu siyaset malzemesi yapmak o kadar büyük seviyesizliktir. Siyaset, seviye ister, nezaket ister. Siyasetçi hakşinas olmalıdır, gerçeği çarpıtmak, yalan ve iftiradan medet ummak bir siyaset tarzı olamaz, siyaseti yalan ve iftira üzerine kuranlar hiçbir zaman amaçlarına ulaşamazlar. Maalesef son dönem gördüğümüz tablo, Türk siyaseti açısından hiç hoş değildir. Küfürü konuşmak, hakaret etmek, iftira etmek siyaset dili haline getirilemez. Ülkesinin Başbakanına ağzına alınmayacak hareketler edenler nasıl bir seviye kaybı içindelerse yabancıların yalanlarını gerçek kabul edip, bunların ardına sığınarak hükümeti topa tutanlar da ciddi bir seviye kaybı içindedirler.''

"Yapmadığımız şeylerle bize iftira atanlar bu iftiraların altında şimdi ezilecekler"

Medyaya da seslenen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Aynı şekilde bunları sürmanşet veya manşet yaparak, bunlara sarılarak hükümete saldıranlar da aynı seviyesizliğin içindedirler. Bir defa onurlu bir medya veya onurlu bir medya mensubu kalkar bunu sorar, kime bu iftira yapılıyorsa ona sorar. Eğer Başbakan ile ilgiliyse sorar 'Sayın Başbakan var mı böyle bir şey? Varsa üzerine gideceğiz'. Ama Başbakan bakın size ne diyor 'Hayır, benim böyle bir şeyle ilgim, alakam yok' diyorsa o zaman da bunu yazmaman gerekiyor ama sen hiç sormadan, etmeden, araştırmadan kalkıp iftira at, tutmasa da iz bırakır mantığıyla hareket edersen işte bu seviyesizliktir, bu ahlaksızlıktır. Biz seviyesizliği kendileri için seviye haline getirmeye çalışanların söylemlerini muhatap almak istemiyoruz. Çirkin bir üslupla siyaset yapanları ne biz muhatap alır onların seviyesine ineriz ne de aziz milletimiz bunların söylemlerine prim verir. Siz hem Türkiye'nin öneminin, saygınlığının artmasından dem vuracaksınız, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanını kalkacak bu tür şeylere 'ispat et' diye onunla muhatap tutacaksınız. Biz bununla kalmayacağız. Bir defa bu diplomatlar hakkında ulusal, uluslararası bütün yargı içerisinde, arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor. Orada da bu süreci devam ettireceğiz. Bundan sonrasını onlar düşünsün. ABD yönetimiyle de bunları konuştuk. Zaten kendileri özür beyanında bulundular ama biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu diplomatlarla ilgili gerekli olan bütün girişimleri yapmak durumundadırlar. ABD gibi devletin istihbarat teşkilatı bakın ne hale gelmiştir, diplomasisi ne hale gelmiştir. Bu, ABD'nin sorunudur, bizim sorunumuz değil. Çok açık net söylüyorum biz rahatız, bizim hiçbir sıkıntımız yok, sıkıntısı olanlar düşünsün. Yapmadığımız şeylerle bize iftira atanlar bu iftiraların altında şimdi ezilecekler, bitecekler, yok olacaklar. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Kosova'da, Lübnan'da, Libya'da büyük bir ilgi görüyor diye mutsuz olanlar var, kıskançlık içine girenler var. Bakın ben buradan açık açık söylüyorum. Bu belgelerde olduğu iddia edilen muhalefet partisine yönelik sıfatlar en az bana atılan iftiralar kadar beni rahatsız etmiştir. Hiçbir yabancı bana, ülkeme, milletime olduğu kadar benim ülkemin muhalefet partilerine, benim ülkemin siyasetçisine hakaret edemez. Çirkin sıfatlar kullanamaz. Biz aynı seviyeli aynı onurlu aynı basiretli duruşu muhalefetten de beklerken maalesef onlar iftiralara borazanlık etmeyi tercih ediyorlar. Milletim bu basiretsizliği elbette değerlendirecek ve gerekeni de günü gelince yapacaktır.''

      

 

01.12.2010

 

SİYASET  
VATANDAŞ, CHP ve CHP’Lİ
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
KRİZLERİN TEMELLERİ
FİKRİ ADİL

ÖNERİLER  
UYUŞTURUCUNUN KİŞİLERE VE TOPLUMA ETKİLERİ
DERMAN ABİ

TOPLUMSAL  
DİNDAR, DİNSİZLER!!! DİNSİZ DİNDARLAR!!
SITDIK FANİ

TOPLUMSAL  
TARIM ve HAYVANCILIKTA ÜRETİCİ SORUNLARI
M.Akif GÖKALP

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft