FİKRİ ADİL
Terör, kişi ya da grupların topluma ve devlete isteklerini şiddet yoluyla kabul ettirme çabasıdır. Şimdilerde ülkemizin yaşadığı önemli sorunlardan biri terör eylemleridir. Askerlerimizin kendi topraklarımızda şehit düşmeleridir. Ailelerine sabır diliyor, vatan için çocuklarını feda ettiklerinden dolayı Türk milleti adına kendilerine saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum. Askerlerimize kurşun sıkanların hangi ruh halleriyle sıktıklarını bir türlü anlayamıyorum. Bu eylemlere neden olanlar, destek olanlar demokrasiye inanmayanlardır. Lütfen demokrasiye inanın hak taleplerinizi demokratik kurallarla ve yasal sınırlar içinde yapın! Devlet den taleplerimizi sıralarken vatandaş olarak da görevlerimizin ve topluma katkımızın ne olup olması gerektirdiğini de sorgulayalım. Medeni insanlara yakışanda budur.
Ülkemizin Güneydoğusunda yoksulluk var da, sanki başka bölgelerinde yok mu? Bu bölgemizde yaşanan yoksulluk Ankara’da da var, Ankara'nın Dilekler mahlesine bir bakın, Kastamonu’da da var; hiç bir geliri olmayan sadece yaşlılık maaşı alanları görün, hepimiz görüyor ve yaşıyoruz. Başka bölgelerde yaşayanlar sıkıntılarını sabırla ve hukuk kuralları içinde aşmaya çalışırken bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın bir bölümü hem terör örgütünün yönlendirmesi hem de emperyalistlerin kışkırtmalarıyla sürekli tepkili olmuşlardır. Tepkilerinden dolayı ülkemizin bütün insanları zarar görmüş birçok genç insanımızı kaybetmişiz ve kaybetmeye devam etmekteyiz. Dün musul petrollerine el koyanlar bu gün Irakın tüm petrolüne el koydular, farklılıkları kullanarak ve yerel çatışmaların şitdetini artırarak. O bölgede yaşayanlar bagımsızlıklarını kaybettiler. Ülkemizin dogusunda yaşayanlarda bu terör olaylarından çok zarar görmektedir. Güvenliği gerekçe göstererek ne kamu görevlileri göreve, ne de müteşebbisler yatırım yapmaya gitmemektedirler. Kim yarar sağlıyor o zaman bu terör belasından? sorusunun cevabını kendimize sormalı ona göre çözüm yolları aramalıyız. Bu çözüm yollarını ararken kimsede yasal kuralları ve sistemi koruyan güvenlik güçleri ile yasaları hiçe sayanları karıştırmamalıdır. Hiç yasal güçlerle yasadışı güçler bir olurmu? Bu bölgemizde olayların tımanmasının çeşitli nedenleri var.
Bu bölgede devlet görevlilerinin korunması gereken vatandaşlara zaman, zaman baskı yaptığı, ve daha önceki yasalardan kaynaklı ana diller üzerindeki baskılar orada yaşayan Kürt kardeşlerimizi devletimizden birazda olsa uzaklaştırdı. Kabül edelimki bu sorunların bir çoğu çözüldü veya çözülmek üzere, burada mesele kalmadı asıl mesele bu işi şitdete bulaştırmış birisinin liderliğinin devam etmesi ve bu kadar şitdete bulaşmış biri ile ve örgütle ne halkın nede kamu görevlilerinin barış için görüşme istememesidir. Burada ikici bir durumda bu teröre ve şitdete bulaşmış örgütün bu işden ve yasa dışı yöntemlerden elde ettiği gayrimeşru kaynaklardır. Buna istikrarsızlığın rantı diyebiliriz, istikrarsızlıklarda dar bir lider kadrosu, kendilerini önemli gibi lanse ederek bu durumdan kendilerine yönetme ayrıcalılarıve ekonomik rant sağlarlar. Başka bir mesele de uluslar arası boyutudur.
Benim kanaatim emperyalist ülkeler bizim devletimize istemlerini dikte edebilmek için ülkemizi istikrarsızlaştırıp öyle masaya oturuyorlar. Irak’ın örneğine bir bakalım orayı kim istikrarsız hale, kimin aracılığıyla getirdi? Biraz düşünebilenler kimlerin orayı ne için, nasıl fitnelerle istikrarsızlaştırdığını görebilirler.Orada yaşayanlar anladı ama artık çok geç şu anda ülkeleri işgal altında. Şimdi herkes nasıl büyük bir yanlış yaptığını gördü. Bu yanlışlarının sonunda ülkelerinin ve toplumsal huzurlarının nasıl yok olduğunu gördüler. Petrol yasası A.B.D’nin istediği gibi, Irak meclisi tarafından kabul edildi. Yani Irak halkı kaybetti, emperyalist ülkeler kazandı. Daha önceki oyunlarla Araplar ve Ermeni Osmanlı vatandaşları emperyalistlerin kışkırtmasıyla şitdeti yöntem yaparak tepkiler gösterdiler. Sonuç; hem kendileri hem de o zamanki devletimiz Osmanlı İmparatorluğu zarar görmedi mi? Gördü! Kazananların Arabistan’ın petrolüne koyanlarla şimdi Irak’ın petrolüne koyanlar olduğunu bu coğrafya da yaşayan bizler artık görmeliyiz. Bu işi sürekli tırmandıranlar sizde görün lütfen.
Bu oyunların karşısında bu coğrefyada yaşayanlar ne zaman uyanacaklar ve ülkemizi zarara uğrattıklarını ne zaman anlayacaklar? Kimsenin kazanmadığı hep kaybedenlerin bu topraklarda yaşayan halklar olduğu ne zaman anlanaçak? Bu topraklarda yaşayanlar ne mücadeleler ne savaşlar gördüler ama hep yan, yana omuz, omuza idiler. Karşıda şimdilerde oyunlarıyla yazdıkları senaryolarla burada fitne çıkarmaya çalışan emperyalistler ve onların işbirlikçileri vardı, biz Anadolu halkı aynı cephedeydik. Atalarımız aynı cephede düşmanlara karşı savaştılar bizler ne diye barış içinde yaşamayalım? Bu fitnenin öncelikle bize zarar verdiğini anlayıp akıl tutulmasından kurtulalım.
Biz bu ülkenin vatandaşları olarak sorunumuzu nasıl çözeceğiz? Demokrasi denen büyük bir gücümüz var. Bunu kullanarak, yasal zeminde siyaset yapmak isteyenlere yasal siyaset yapmanın önü açılacak ve aslında zaten açık. Geriye halkların daha önceden yaptığı gibi fitneleri dikkate almadan devletimizin yasalarına uyarak hak talep etmelerinden geçmektedir. Bu ülkede ne A.B.D’nin yaptığı yapılmış kızıl derililer ve zenciler gibi katledilen bir topluluk var. Ne de hem yerleşme, hem seyahat, hem kamu hizmetinden yararlanma ve kamu hizmetine girmede ayrımcılık. Zencilere öyle ayrımlar yapılmış ki, ne ayını otobüse binebilmişler, ne de aynı okula çocuklarını gönderebilmişler. Bunları yapanlar bu günlerde buralarda insan hakları savunuculuğu yapıyorlar. Nasıl inanıyoruz onların insan hakları raporlarına? Bu raporlarla bize baskı yapmalarına nasıl izin veriyor bizim yöneticilerimiz ve diplomatlarımız? Onların sicili bozuk onlar bizim iyilik seviyemize zor çıkarlar. Onlar ticari kaygılarından ve karlarından vazgeçmezler ama işbirlikçilerinden kolay vazgeçerler. Biz dost dediğimiz, dost bildiklerimiz için can veririz. Bu ülkede yaşayan halklar bibirimizin dostluğunu kaybetmeyelim, ne olur! Din birliğimiz, kader birliğimiz, tarih birliğimiz var; bayrak, vatan birliğimiz var! Yerleşim serbestliği hakkını kullanarak ülkenin her yerine yerleşmiş bulunuyoruz siz de, biz de! İstesek dahi bölünme ve ayrılmamız mümkün değil. Sizi yanlışa yönlendiren terör örgütü mensupları ve emperyalistler bunu biliyor onların amacı burayı sömürmektir. Onların taşeronu PKK kadroları da terörden rant sağlamak için bu işi tırmandırıyorlar. ATALARIMIZ VATAN İÇİN, DİN İÇİN, BAYRAK İÇİN, BİRLİKTE SAVAŞTI BİZ BARIŞ İÇİNDE YAŞAYALIM… Bu iki halk da bu hainliği hak etmiyor.
Selam ve saygılar…
|