|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
AĞAÇLAR İNSANLAR |
İNSANLAR VE AĞAÇLAR
(Dünya agaç sayısındaki azalmanın nedenleri)
İnsan sayısı artarken, ağaç saysının azalmasını Dünyamız nereye kadar taşıyabilecektir? Bu azalmayla birlikte insanı nasıl bir tehlike beklemektedir? Ağaçlar küresel ısınmayı yavaşlatırken, sayılarının azalması demek küresel ısınmanın daha hızlı olacagının belirtisi degilmidir?
Bazı bölgelerde havaların ısınmasına bağlı olarak bazı böcekler, kışın dondurucu soğuklarıyla tam anlamıyla karşılaşmadıkları için yaşamsal faliyetlerine devam etmekte ve üreme oranlarındaki artışa paralel olarak, agaçlara yeni yükler, yeni sorunlar getirmektedir. Agaçların, rengi, büyüme hızları, tohum bırakarak üreme oranları da etkileyerek agaçların koruma kalkanlarının ortadan kalkarak daha hızlı bie şekilde agaç sayısının gün be gün dogal olarak asılmasyla beraber, ayrıca insan eliyle de yok edilen ağaç sayısının her gecen gün artığını bilim insanları gözlemlemektedirler.
Dünya dogal agaçlarını çevresel nedenlerden dolayı daha hızlı kaybederken, birde insan eliyle yapılan kereste ve odun için yapılan ağaç kesimlerinin yanı sıra ormanların tarım alanına, inşaat alanına dönüştürülmesinden kaynaklı kayıplarda eklendiği zaman dünyadaki yaşam için gerekli olan agaçların daha da bir hızla sayısının azaldığını görmekteyiz. Başka bir agaç katliamı ise maden arayışlarımızda ve maden çıkarma faaliyetleri sonucudur ki burada da ciddi agaç kayıpları yaşanmaktadır.
Dünyanın cigerleri ormanlar, aynı zamanda bizim de cigerlerimizdir, bu bilincle ormanlara sahip çıkmalıyız. Bu sahip çıkış, öncelikle dogal olanın yaşamasını sağlayarak, sonra dogal olana agaç dikerek katkı sunarak yapılabilecekkken, biz ne dogal agaçlara sahip çıkıyoruz, nede agaç sayısını artırıyoruz. Dikiliyor ama kayıpları ne kadar karşılıyor orası tartışılır, bu azalmanın sonuçu dogal dengenin de bozularak Dünyadaki yaşamın yok olma kaygısını taşıyan bilim insanları sürekli olarak hem dünya sakinlerini uyarmakta, hemde siyasileri uyararak önlemlerin alınması gereğini hatırlatmaktadırlar. Bütün bu uyarılara rağmen herken görmedim, duymadım bilmiyorum diyerek üç maymunu degil kör, sagır cahil maymunu oynamaktadır.
Gecenlerde yapılan bir çalışmada insanların havaya bıraktıkları karbondioksidin ¼ ünü agaçların emerek küresel ısınmayı yavaşlatığı sonucuna ulaşılmıştır. Hem bizim saldığımız karbondioksidi emsin, hemde bize hayat olan oksijeni üretsin bu iki yaşamsal amaç için çalışan ağaç saysıda azalsın, insan eliyle azaltılsın. Bunları bilmemize rağmen, agaçların azalmasına nasıl seyirci kalıyoruz doğrusu anlayamıyorum.
Agaç saysının azalması, küresel ısınmayı artıracak ve nihai olarak bilim insanlarının öngörülerine bakılırsa, kuzey kutbundaki donmuş kardindioksit çözülerek havaya salınımlanacak, küresel ölçekte ısınma olacak, agaçlarda bunlardan etkilenerek daha çok sayıda kayıp verecekler ve onlarda artık, kuruyarak, yaşamsal faliyetlerini kaybedecek, ne oksijen salnımında nede karbondioksit emiliminde bulunamayacaklar. Bu ne demektir, havanın bize sağladığı dogal yaşamsal dengenin bozulması demektir. Böyle bir dünyanın nasıl olacağını sanırım hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Küresel ölcekte karbon emiciler olarak bilinen tropikal ormanların öncelikli korunması, diger ormanlarında alanlarının agaç dikerek geliştirilerek bu karşılaşılması muhtemel olumsuzluğun engelnebilecegi düşünülmektedir.
Tropikal ormanlar genel olarak ekonomisi zayıf ülkelerin topraklarında bulunmaktadır. Bu işler üzerine çalışan bilim insanlarına hem bizim, hemde siyasilerin yardımcı olmaları gerekmez mi? Tropikal orman araştırıcısı Oliver L. Philips, hem geliştiriciler, hemde gerileticiler aynı oranda güçlenmektedir. Bunlardan orman alanlarını ve agaç sayısını gerileticiler daha çok göze batıyor, ama geliştiriciler daha çok önem arz ediyor, olmasına rağmen geliştiricilerin yeterli düzeyde olmadığını söyleyebiliriz. Bazı bilim insanlarının öngörülerine göre iklim degişikliğinin Amozonlar gibi orman alanlarında ormanların hızla ölmesine yolacabilecegi ileri sürülmektedir. Öte yandan California’daki Stanfort Üniversitesi araştırmacısı R.L Anderegg kör degiliz, iyi durumda olmadığımzı görebiliyoruz, demektedir.
Dünya ormanlarının sağlığı için, sera gazı salınımının azaltılması gerekmektedir, birçok ülke 1992 de imzaladıkları küresel çevre anlaşmasına rağmen, verdikleri sözleri ya yerine getirmemekte, yada çok az getirmektedirler. Ormaları korumak için kısa ve uzun vadeli çözümler önerilimektedir.
Kısa vadeli çözümler arasında Ormanlarını tarım arazisine çeviren ve keserek ekonomilerine katkıya dönüştürerek ormanları, dolayısıyla Dünya agaç nüfusunu azaltan ülkelere ekonomik yardım veya birleşmişler aracılığıyla yaptırım uygulanması gerekmektedir. Mevcutları böylelikle koruyarak azalmanın önüne kısmen geçilebilir. İkinici aşama ise, uzun vade de, orman sınırlarının hemen devamına agaç dikerek sınırların genişletilmesi, bu agaçların bakımı için kaynak ayrılarak agaç sayısının artılabilecegi bilinmesine rağmen yeteri kadar yapılamıyor. Bu iki aşamalı planın birinci aşaması tespit edilen ister ağaçların sağlık sorunları, ister kesilerek yok edilmeleri, yada yangınlarla yok olmaları, ormana zarar veren böceklerin sayısının artması, ivedilikle önlem alınması gereken sorunlar arasında görünmektedir. Bunların aşılması doğal ormanlarımızı koruyacaktır.
Araştırmacıların ifadelerine göre, salınan karbondioksidin, ¼ ünü agaçlar, ¼ ise denizler emmektedir bu iki emicininde öncelikle emme işlevine devam edebilmeleri için var olmaları, üstelikte sağlıklı var olmaları gerekmektedir. Yakın dönemdeki denizledeki kirlilik ve ormanların yok oluşunu hesaba katarsak bu iki en önemli karbon emicilerin geleceginden kaygı duyulmaktadır. C02 olarak bilinen karbondioksidi bütün bitkilerin emmesine rağmen onların çoğu, çürüme, yenme ve yanma dolayısıyla dogaya aşağı yukarı emdikleri kadar korbondioksit bırakmaktadırlar. Karbonu bünyesinde en uzun tutan agaçlardır. Bu bünyelerinde tuttukları karbonları büyürek veya topraga aktararak, dünya kabon dengesine büyük katkıları olduğu ortadadır. Öte yandan ısınma amaçlı yakılmaları ve orman yağınları sonucu bünylerinde muhafaza ettikleri korbonların yanarak hızla yayılarak karbon salınımına döndükleri bilinmektedir. Buradan şunu çıkarmaktayız, agaçları ne ısınmak için nede kazara yakmamak gereginin bilincini insanlığa anlatmalıyız.
Öte yandan karbon salınımının bitkilerin gıdalarından olduğundan dolayı gübre etkisi yaptığı görülmekte ve bitkilerin yayılma ve büyüme hızlarına katkılar sunarak hem sayı hemde alanlarının genişlemesine katkı sunmaktadır. Bu kakı sunuş ısınmanın baskısıyla karşılaştırılınca, yani bir çelişik durum olmasına rağmen karbondioksidin uzun vade de ısınmaya neden oluşundan dolayı nihai olarak bitkilerin ve dolayısıyla canlıların yaşamlarını tehdit ettiği ortadadır. Ormanların karbon depolamaları yüzlerce yılın birikimleri sonucu olurken, böcek saldırıları, kereste ve odun için kesimi, daha hızlı olansa ormanların topluca yanmasına neden olan orman yangınlarına karşı bizim tarafımızdan korunması gereken ormanların, ne yazık ki bizden kendilerini koruyamadıklarını ve bizim tarafımızdan da yeteri kadar korunmadığını görmekteyiz.
Dünya genelinde ormanların kurumasının bir iklim degişikliğinde mi veya raslantı sonucu mu olduğu konusu tartışılmakta, daha agırlıklı olarak iklimsel nedenlerin kurumayı tetiklediği varsayılmaktadır. ABD orman hizmetleri dairesinden David. A. Cleaves kuruma sadece birkaç yerde olsa görmezden gelinebilir ama her yerde görüldüğü için ortak nedeni sorarak bulmamız ve önlemler almamız gerekmektedir. Bu kuruma veya olumlu olumsuz degişimler takip edilmeli nedenleri üzerinde durularak ulaşılan biliglerinde paylaşılarak dünya ölceginde bir orman nufusunu koruma yöntemi geliştirilmelidir.
Degişim izlenmeli dedik, agaçlar ve bitkiler yaşadıkca karbon emdiğini, öldükce de karbon saldığı hepimizin malümudur. Ormanların diger bitkilere oranla daha uzun ömürlü oluşları dünya karbon dengesi acısından ormanları daha önemli kılmaktadır. Bu emiş veya bırakış hızını etkileyen faktörlerinde izlenmesi gerekir. Bu hızı etkileyen çeşitli nedenler vardır, bunların başında, gün içinde degişiklik de dahil olmak üzere, mevsimsel, iklimsel ısı artışlarının yanısıra, ormanın sağlığına görede degişikler gösterebilmektedir. Bu durumlar bazı yerlerde fayda, bazı yerlerde de zarar verebilmektedir. Avrupa ve Asya da ucsuz bucaksız terk edilmiş tarım arazilerini orman tekrar ele geçirmektedir. Çölün ilerleyişini engelleyen Çin devleti yaklaşık 40 milyon hetarlık agaç dikmiştir ve şu anda bu orman karbon emmeye başlamış bulunmaktadır. En önemli tehlikelerden biride küresel ısınmayla paralel kışın soğukla beraber çok büyük bölümü yok olan zararlı böceklerin artık yok olmayarak ormanları istila etme tehlikesine karşı bunlarla müacedele eden böçeklerin geliştiirlmesi gerekir. Yoksa bu istilalar yangından daha çok zarar verir hale gelebilir. Bu konuda araştırma yapan, Montana üniversitesinden böcek bilimci Diana L. Six ormanlara bu küçük böceklerin nasıl zarar verdiğini araştırmakta ve bunların agacın cansuyuna ulaşmak için kendilerine küçük kanallar açarak, agacı besinden yoksun bırakmasına ve yapraklara yeşil rengini veren klorofil alımını engelleyerek yaprakların kısa vadede sararmasına uzun vade de ise agacın kurumasına neden olduğu izlenimini edinmiştir. Birkaç yılda bir eksi 40 dereceye düşen soğuk hava, böceklerin ölmesine neden olurken son zamnalarda bu oranda soğuk havayla kaşılaşılmamaktadır, böylece böceklerin hızla çogaldıkları ve çogalmayla birlikte agaçlara daha çok zarar verir hale gelmektedirler.
Yanan, yok olan bölgelerde iklim degişikliği nedeniyle bir daha ağaç yetişmemesi yada çok zor yetişecek olacağı düşünülmektedir. Bu kadar hayati önem taşıyan ormanların dikkatsizlğimiz nedeniyle yanmasına, bu kadar kolay yok olmasına, böceklerin onları kemirerek yok etmesine izin verecekmiyiz? Agaçların ister iklim degişikliği, isterseniz yangın nedenile ölmesine, yada ısınma, kereste maksatlı kesmek olsun, öldürülmesine insanların agaçları yok etme nedenleri diyebiliriz. Sayılarının azalmasnın nedeni ne olursa olsun, sonuçta agaçlar azalıyorlar, onların azalmaları bizim yaşamımızı tehdit ediyor, asıl mesele tekrar yetişip yetişmeyecekleri, yada Çinlilerin Dünyaya yeni kazandırdıkları 40 milyon hektar orman alanlanı gibi bizim yetiştirip yetiştirmeyecegimize bağlı bir durumdur. Dünyada iki örnegini görüyorum İnşallah başka örneklerde vardır, İsrail çölü tarım yapılır hale getirirken, Çinlilerde çölü orman haline getiriyorlar. Kendilerine dünyaya örnek oldukları için teşekkür ediyorum.
Agaçları koruma yaşatma, cabaları yok degil ama yeterli olduğunuda söyleyemeyiz. Bu çabaları takdirle karşılayarak, bunları örnek degil insanlığın davranış tarzı haline getirirsek dünya agaç nufusunu artırma yolunda adım atmış oluruz. Bilim insanları insanlığın gelecekte acı bir durumla karşılaşmamaları için uyarıyor, gelecek bir şekliyle gelecek, her şeyi planlayabiliriz, her şeye müdahale edebiliriz, ama saldığımnız kabon artarken bunun emilimi azalırsa sorun kaçınılmaz olduğu uyarısıyla beraber, yapılan iyi şeylere de bir bakalım isterseniz.
Son yıllarda kamuya veya özele ait milyonlarca hektar orman alanları dogal koruma alanları ilan edildi ve korunuyor. Bu alanların sayısını artırarak ormanlarımızı korumaya alabiliriz. Bunu tropikal ormanlar içinde yaparak dünyanın dogal mirası olan alanlar diyerek buraları dogal koruma alanları ilan edilmeli ve bu ülke devletlerine dünyadaki bütün taşıtlardan birer dolar para alınarak bu paralarla bu ülke ekonomilerine katkılar sunarak insan eliyle kesimleri engellenmelidir. Bu ülkeler kereste için kestikleri kadar tarım arazisi içinde ormaları yok etmektedir. Bu ülklerin başında Brezilya ve Endenozya gelmektedir. Son yıllarda zengin ülkeler prensipte bu ülkelere yardım etmeyi kabul etmelerine rağmen henüz dişe dokunur bir gelişme sağlanamıştır. Zengin ülkeler kabondioksit salınımı yüksek firmalardan para alarak sınırları içinde büyük orman alanları barındıran ülkelere aktaracakken bu işleyiş tam olarak hayata geçememiştir. Bu anlamda karbon salan bireyler devreye sokularak saldıkları karbon oranında çevre koruma vergisi alınarak dünya çevre fonu oluşturulmalıdır. Bu kullanım üzerinden çok rahat yapılabilecek bir fon oluştuma yöntemidir. Buradan sağlanacak kaynakla ormanları koruma proğramı için projeler hayata geçirilebilir. Bunu daha önce üzerinde anlaşılan ama uygulanamayan, karbon salan holdginlerden alarak aktarma işindeki başarısızlıktan sonra, karbon salan bireylerden ve tüketim anında faturalara yansıyacak %1 oranı üzerinden düyadaki tiçaret haçmi düşünülürse kaynak sorununun çok rahat halledilecegini düşünmekteyim. Böylece ormanlarımızı kurtarmış oluruz, ormanlarımızı kurtararak doğal hayatı korumuş oluruz ki, bu dogal hayatın içinde bizde yaşamaktayız.
Biz dogayı korurken, dogada bizi korur. Fikri Adil
Kaynak: Sabah gazetesinin eki “The New York Times” 9 Ekim 2011
|
|
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|