İÇERİK Detay YAZARLARIMIZ
:: Anasayfa
:: Haberler
:: Yazarlar
:: Sesli Makale
:: TARIM
:: ÇEVRE/DOGA
:: KENT ve YAŞAM
:: SAĞLIK
:: BİLİMSEL GELİŞMELER
:: İNANÇ
:: SİYASET
:: ÇALIŞMA HAYATI
:: DÜŞÜNSEL
:: TOPLUMSAL
:: SAGLIK İÇİN SPOR
:: KİŞİSEL GELİŞİM
:: EKONOMİ
:: EGİTİM
:: YARGIDAN
:: GÜVENLİK
:: TEKNOLOJİ
:: HOBİLER
:: MAĞAZİN
:: TOPLUMSAL YÖNLENDİRME HABERİ
:: DOGAL AFETLER
:: ULUSLARARASI(DİPLOMASİ)
:: KÜLTÜR-SANAT
:: İNSANLIK
:: TARİH
:: İLETİŞİM
Genç Yazarlarımız
Reklam

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed


Adrese Git
İTHALATIN İHRACAT ALEHİNE DENGESİZLİĞİ (CARİ ACIK)

İTHALATIN İHRACAT ALEHİNE DENGESİZLİĞİ, CARİ ACIK

En önemli ekonomik sorun gözüküyor, aşagıda çeşitli yazarların ve ekonomistlerin bu sorunla ilğili düşünceleri aydınlarıcı olması acısından derlenmiştir.

Bana göre cari acıktaki en önemli neden üretmemek ve tüketimimizi ithalat üzerine yapılandırmaktır. Bu yapı bir süre sonra ekonomiye ciddi yükler getirecektir. Yetkililerden önlem almalarını rica ediyorum.

Güngör hocanın ifadesi ile ''Soru şudur: Kredileri kısarak, tüketimi ve ithalat gereğini frenleyerek döviz açığı küçültülebilir. Fakat döviz açığı sorunu, cari açık sorunu çözülemez. Cari açık sorununun arkasında ucuz ithalat ve ucuz ithalata neden olan ucuz döviz politikası var.'' Bu belli yetkililerde biliyor, siyaset bazı durumlara müdahale etmek için zana bekler, sanırım öyle bir durumla karşı karşıyayız sanırım.

İhracat 11 milyar dolara demir attı

 

Türkiye’nin ihracatı 3 ay üste üste 11 milyar doların üzerine çıkarak, bu seviyeye demir attı. Mayıs’ta ihracat geçen yıla göre yüzde 21.7 artışla 11 milyar 82 milyon dolar oldu. Ancak ihracat Nisan’a oranla yüzde 6.1 düştü

 

İhracat son 3 aydır 11 milyar dolar seviyesinin üzerinde gerçekleşiyor. Mayıs ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 21.73 artışla 11 milyar 82 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ancak aylık bazda ihracat Nisan’a göre yüzde 6.1 oranında geriledi.

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, yılın ilk 5 ayında ihracat yüzde 20.38 artışla 54 milyar 419 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Son 12 aylık dönemde yüzde 14.1 artışla 123 milyar 194 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Mayıs ayında en fazla ihracata 1 milyar 677 milyon dolar ile otomotiv sektörü imza atarken, kimyevi maddeler ve mamülleri sektörü ise 1 milyar 462 milyon dolar ile ikinci, çelik sektörü 1 milyar 337 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı. Tarım sektörleri Mayıs ayında 1 milyar 384 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 12.49 pay alırken, sanayinin payı 9 milyar 375 milyon ihracat ile yüzde 84.59, madencilik ürünlerinin payı 323 milyon dolar ile yüzde 2.92 oldu. Mayıs ayında sektörler içerisinde en fazla ihracat artışını yüzde 72.43 ile su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü elde ederken, bu sektörü sırayla yüzde 70.98 ile süs bitkileri sektörü, yüzde 41.23 ile halı sektörü takip etti.

 

Bakan Çağlayan: Yeni rekor gelecek

 

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, bu rakamlara bakıldığı zaman Türkiye’nin her ay 2 milyar dolarlık ihracat artışı yakaladığının görülebileceğini ifade ederek, “Bu ayın diğer aylardan farklı bir özelliği var. Artık rakamlar 11 milyar doların üzerine çıktı. Önceki aylarda 10 milyar dolar seviyelerinde seyrederdi. Bu da yıl sonunda yeni bir ihracat rekoru yakalayabileceğimizi gösterir. Artık 127 milyar yerine 135 milyar dolarlık ihracat yakalayacağımızı gösterir. 2008 ihracat rakamını evvelallah Türkiye, yeniden aşacak ve 2023 hedefine doğru emin adımlarla ilerleyecek” açıklaması yaptı.

 

TİM: Eski tempo yakalandı

 

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de Ortadoğu’da yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ihracatının eski temposunu yakaladığını söyledi.

 

Büyükekşi, şunları kaydetti:

 

“Ülke bazında AB ülkelerine başarılı performansın sürdüğünü görüyoruz. Mayıs ayında en büyük pazarımız Almanya’ya ihracatımız yüzde 40 artarken, İtalya’ya yüzde 30, İngiltere’ye yüzde 13, Fransa’ya yüzde 31, İspanya’ya yüzde 17, Hollanda’ya yüzde 26 arttı. Komşu ve çevre ülkelere gerçekleştirdiğimiz ihracat olumlu seyrini koruyor. Irak’a ihracatımız Mayıs’ta yüzde 39 artarken, Mısır’a yüzde 39, Rusya’ya yüzde 26, İsrail’e yüzde 26 ve İran’a yüzde 20 artış oldu. En fazla ihracat yaptığımız ilk 20 ülkenin 18’ine Mayıs ayında ihracatımız artarken 2 ülkeye ihracatımız düştü. Ortadoğu’da yaşanan sorunlara rağmen Libya ve Suriye hariç diğer ülkelere ihracatımız tekrar artış gösterdi. Libya’ya ihracatımız Mayıs ayında yüzde 77, Suriye’ye yüzde 10 geriledi. Ortadoğu’da yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ihracatı eski temposunu yakaladı.”

 

Hillary Clinton’dan Türkiye ekonomisine övgü geldi

 

ABD’nin başkenti Washington’da temaslarda bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ABD’nin Müslüman çoğunluklu ülkelerle iktisadi fırsatlar, bilim-teknoloji, eğitim ve halklar arasındaki bağları içeren ortaklıkların güçlendirilmesi amacıyla başlattığı, “Yeni Başlangıç İçin Ortaklar (PNB)” adlı girişimin zirvesine katıldı. Zirvede PNB-Türkiye platformu olarak geliştirdikleri projelerden bahseden Hisarcıklıoğlu, “Yeni hedef, Türk-Amerikan ilişkilerinde de yeni bir çağı temsil ediyor. Geçmişte askeri ve bürokratik ilişkiler egemendi. Askeri değişim programlarına odaklanmıştık. Ancak şimdi ekonomik ilişkilere, başarılı girişimcilerin ağları üzerine odaklanma zamanı. Özellikle genç ve kadın girişimciler üzerinde odaklanmalıyız” diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, projelerinin Türkiye’de girişimciliğin daha da geliştirilmesi ve başarılı girişimcilerin daha görünür hale getirilmesi üzerine odaklandığını belirterek, “Girişimcilerimiz, Türk ekonomisinin en önemli kaynağı, onlar bizim en büyük varlığımız” dedi.

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, zirvenin ardından ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ev sahipliğinde PNB zirvesi çerçevesinde düzenlenen akşam yemeğine katıldı. Yemekte Türkiye’nin gösterdiği ekonomik performanstan övgüyle söz eden Clinton, PNB yapılanmasını en hızlı biçimde Türkiye’nin oluşturduğu ve projeleri hayata geçirmede yine Türkiye’nin öncülük ettiği mesajını vererek, Türkiye’den diğer ülkelerle daha yakından çalışmasını istedi.

 

 

 

 

31.5.2011 tarihli haber

Başkan Durmuş cari açık durmamış!

 

Merkez Bankası tüm uyarılara kulak tıkayıp değerli TL'ye önlem almakta geç kalınca cari açık 48.5 milyar dolarla rekor kırdı. Yüksek açığın sebebi az ihracat, çok ithalat

 

 

Hükümetten ve ihracatçıdan gelen tüm eleştirilere kulak tıkayan Merkez Bankası'nın aşırı değerli TL'ye müdahalesi ve faiz indiriminde geç kalması cari açığa rekor kırdırdı. Krizin derinleştiği 2009 ve 2010'da dünya kur savaşları yaparken kurlara müdahale etmeyen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın gecikmesiyle cari açık 2010'da bir önceki yıla göre yüzde 247.1 artış gösterdi ve 48 milyar 557 milyon dolara ulaştı. İhracatçının aşırı değerli TL nedeniyle yaşadığı rekabet dezavantajı ve ucuz fiyat avantajıyla rekor kıran ithalat cari açık rekorunun başlıca tetikleyici oldu. Dış ticaret açığı 2010'da iki katından daha fazla bir artış yaşadı. 2009'da 24 milyar 850 milyon dolar açık veren dış ticaret dengesi, 2010'da da 56 milyar 320 milyon dolara kadar fırladı.

 

AYLIK ARTIŞ % 131

Merkez Bankası dün 2010'un son ödemeler dengesi verilireni açıklarken, aralık ayı cari açığı tüm tahminlerin ötesinde yüzde 131.9 artarak, 7 milyar 529 milyon dolara ulaştı. Türkiye'nin cari işlemler hesabı tüm dünyada finansal krizin yaşanmaya başlandığı 2007 yılında 38 milyar 434 milyon dolar, 2008 yılında ise 41 milyar 959 milyon dolar açık vermişti. Orta Vadeli Programda 2010 yılı için öngörülen cari açık tahmini ise 39.3 milyar dolar düzeyindeydi.

 

Net turizm geliri azaldı

TÜRKİYE'NİN turizm gelirleri 2010'da bir önceki yıla göre yüzde 2.1 azalarak 20.8 milyar dolara geriledi. Turizm giderleri de yüzde 16.4 artarak 4.8 milyar dolara yükseldi. Böylece 2010'da net turizm gelirleri bir önceki yıla kıyasla yüzde 6.6 azalarak 15.9 milyar dolara geriledi. Hizmetler başlığının diğer önemli kalemi olan taşımacılıkta da 268 milyon dolar net giriş kaydedildi. Yurt içinde yerleşik inşaat şirketlerinin yurt dışında gerçekleştirdikleri inşaat hizmetlerinden kaynaklanan net döviz girişi de 2010'da bir önceki yıla kıyasla yüzde 21.2 azalarak, 859 milyon dolar olarak gerçekleşti.

 

Sıcak para rekoru kırıldı

GEÇEN yıl cari açık gibi bir başka rekor da sıcak para girişinde yaşandı. Kısa vadeli portföy yatırımları 16 milyar 259 milyon dolara ulaşırken bu rakamın 3.5 milyar doları hisse senetlerine gelen yabancı sermayeden kaynaklandı.

 

 

İTHALAT VE CARİ AÇIK

Seyfi Şahin / 2011-05-17 14:33:23 Ortadogu

 

AKP verdiği ilanlarda gufalıyor (böbürleniyor).

 

Çifte yol yapmış (ona duble diyor = Türkçeyi bilmiyor herhalde)…

 

İhracatı 100 milyar dolara çıkarmış.

 

Fert başına milli geliri 10 000 dolar yapmış

 

Demokrasi getirmiş.

 

* * *

 

Hikayedir, anlatırlar…

 

Amerikanın gizli odalarında bir levha varmış.

 

İçeri giren ilk defa onu okurmuş.

 

Bu yazı bir tehdit olarak göz korkuturmuş. Levha şu;

 

"Amerikanın canını sıkmayın, yoksa demokrasi getirir."

 

* * *

 

Hani Başbakan Amerika ile içli dışlı ya,

 

Oraya 17 kere gitti ya,

 

Stratejik ortak ya,

 

Büyük Ortadoğu Projenin (BOP) eş başkanı ya,

 

Demokrasiyi getirmek onun boynunun borcu.

 

İsrail'i kızdırdığı için,

 

Amerika'yı da kızdırmış anlaşılan…

 

* * *

 

Demokrasi, memokrasi karın doyurmuyor.

 

Sen 6 milyon işsizden bahset.

 

Sokaklarda dolaşan lüks yabancı arabalardan bahset…

 

Daha nice israf ekonomi gösterilerini seyret…

 

Bir yanda tokluğundan geğiren türediler,

 

Bir yanda aş ve iş için yuvasını yıkan mağdurlar.

 

Bu adalet mi yani?..

 

Anayasa varsın sosyal adaletten bahsetsin.

 

* * *

 

Sen Oferleri,

 

Haririleri ve daha bilmediğimiz gizli kasları zengin etmeye bak.

 

Sen Türk topraklarını, stratejik bölgeleri satmaya bak…

 

Orman arazilerini yağmalayanlara arsa açmaya bak.

 

İstanbul'un Karadeniz kıyılarındaki ormanları beton yığını haline getirmeye bak.

 

Yeni şehirler kur.

 

Ruhsuz ve sanatsız…

 

* * *

 

Daha önemlisi 150 milyar dolarlık ithalat yap.

 

Cari açık 50 milyar dolar olsun.

 

Bu borcu nasıl olsa millet ödeyecek.

 

Lüks arabalar, yatlar, villalar, saraylar, TOKİ'ler

 

Yani ölü yatırımlar,

 

Hem de borçlanarak…

 

Hadi 500 milyar doları öde bakalım, gücün yetiyorsa.

 

Hasılı geleceğimiz ipotek altında.

 

Hani israf haram ya…

 

Hakkımız haram olsun.

 

 

 

 

 

Nedir bu cari açık?

 M. Ali Yıldırımtürk

28/05/2011

 

 

Mayıs ayı, dış ve iç piyasalarda oldukça tedirgin geçti. Dış piyasaların ağırlıklı konusu Avrupa Birliği'nin (AB) borç krizindeki ülkeler olurken, iç piyasada cari açık sürekli gündemde tutulmaya çalışıldı.

 

Cari açık; "Bir ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği gelirin, ülkenin yurtdışından ithal ettiği mal ve hizmetlere yaptığı ödemelerden az olması" şeklinde tanımlanıyor. Türkiye, petrol ve doğalgaz ithalatçısı bir ülke. Dolayısıyla cari açığın oluşmasındaki en önemli kalemi enerji ithalatı oluşturuyor. Yılbaşından beri hükümetin ekonomi yönetimini oluşturan; Hazine, Dış Ticaret'ten sorumlu bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası, cari açığı düşürücü önlemler alıyor. Genel seçime altı ay kala cari açığın düşürülmesi konusunda hükümetten daha sert tedbirler alınması beklenebilir mi? Ayrıca dışa açık bir ekonomi modeli uygulanıyorsa; ihracat konusunda dünyadaki rakiplerinizle de sıkı rekabet içinde olmanız ve pazarınızı kaptırmamanız da gerekiyor.

 

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan "Ekonomik Veriler" raporundan yapılan derlemeye göre; 2002 yılında 23 milyon 707 bin 589 ton olan ham petrol ithalatı, devam eden yıllarda kademeli olarak azalarak 2010'da 16 milyon 873 bin 392 tona düştü. Geçen yıl yapılan ham petrol ithalatı, 2002'ye göre yaklaşık yüzde 29 azalmasına rağmen 8 yılda yaklaşık yüzde 231 oranında artan petrol fiyatları Hazine'ye önemli bir maliyet getirdi. Uluslararası piyasalarda 2002'de varili ortalama 23,4 dolardan satılan ham petrol, geçen yıl 77,5 dolara yükseldi. Petrol fiyatı 2010'da, 2002'ye göre ortalama yüzde 231 artış gösterirken, 2010 yılı sonuna kadar ithalata, toplam 44 milyar 139 milyon 643 bin dolar ek yük getirdi. Yılbaşından bu yana geride kalan 4-5 aylık sürede dünyada ve yakın coğrafyamızda yaşanan jeopolitik gelişmeler, petrolün varil fiyatını 80 dolardan 125 dolara taşıdı. Bu arada Orta Vadeli Program'a göre Türkiye'nin 2011'de 17 milyon 976 bin 400 tonluk ham petrol ithalatına 10 milyar 600 milyon dolar ödeyeceği tahmin ediliyor.

 

İstatistik Kurumu verilerine göre de; Türkiye'nin geçen yıl ocak-nisan döneminde 9 milyar 439 milyon dolar olan ham petrol, akaryakıt, doğalgaz, sıvılaştırılmış petrol gazı ve kömür gibi enerji maddelerinden oluşan enerji ithalatı, bu yıl aynı dönemde yüzde 59,8 artışla 15 milyar 81 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dört aylık enerji ithalatı, aynı dönemde 67 milyar 22,4 milyon dolar olan toplam ithalatın yüzde 22,5'ini oluşturdu. Buna göre Türkiye'nin ithalat faturasının yaklaşık dörtte biri enerji için ödendi.

 

Türkiye'nin ihracatında ilk sıraya yerleşen otomotiv ihracatına rağmen, yollarında en lüks binlerce yabancı marka otomobil dolaşıyor. Yerel yönetimlerin makine ve teçhizatın ihtiyaçlarının aynısının yerli üretimi varken, dışarıdan ithal etmeleri de anlaşılır gibi değil. Daha birçok akla hayale gelmeyen tüketim malları ithalatını da göz ardı etmemek gerekiyor. Söz konusu ithal malları, cari açığın yüksekliğini eleştirenler daha çok kullanıyor. Bu arada hükümet "Dahilde İşleme Rejimi" adı altında bazı sektörlerle ilgili ithalatı düzenleyici kararları uygulamaya koydu.

 

Genel seçimlerden sonra, genel kanaat aynı hükümetle yola devam edileceği yönünde. Seçimden sonra kurulacak hükümetin ekonomi gündemini, cari açığın düşürülmesi oluşturacak görünüyor. Bu konuda ilgili bakanlıklarda şimdiden çalışmaların yoğunlaştığı ekonomi çevrelerinde de biliniyor.

 

Piyasa oyuncuları ise cari açığı gündemde tutarak, fiyatı yükseltilen dövizden çıkıp, faizi yüksek tahvil ve düşen borsada seçim sonrası için yeni pozisyonlar alıyorlar. Cari açığın yüksekliği işin bahanesi.

 

 

                                                                                                                       

Güngör Uras

 

Kredi sınırlaması ithalatı azaltacak ama cari açık sorununa çözüm getirmeyecek

 

Geçen hafta sonu TÜİK, yılın ilk 3 ayına ait ihracat ve ithalat rakamlarını açıkladı. Yılın ilk 3 ayında ihracat artışı yüzde 21, ithalattaki artış yüzde 45 oranında.

İlk 3 ayda dış ticaret açığı 24 milyar dolar. İhracat geliri ithalat giderinin sadece yüzde 56'sını karşılayabiliyor. Dış ticaret açığı cari açığı (döviz açığını) belirleyen ana kalem.

Demek ki cari açık sorunu devam ediyor. Merkez Bankası, bankaların kredilerindeki gelişmeyi yavaşlatarak tüketimi frenlemeye, ithalat harcamalarını kısarak cari açığı (döviz açığını) küçültmeye çalışıyor.

Soru şudur: Kredileri kısarak, tüketimi ve ithalat gereğini frenleyerek döviz açığı küçültülebilir. Fakat döviz açığı sorunu, cari açık sorunu çözülemez. Cari açık sorununun arkasında ucuz ithalat ve ucuz ithalata neden olan ucuz döviz politikası var.

Talebi frenlemek, üretimi frenlemek demektir. Bu da üretimden fedakarlık demektir. Cari açığı (döviz açığını) küçültmek için talebi kısacak ve de büyümeyi yavaşlatacak mıyız? Acaba, döviz kurunda gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra daha hızlı büyüyerek cari açığı kapatmak daha iyi olmaz mı?

Bu iki soruyu basitleştirerek de sormak mümkün?

Fakirlikte mi denge arıyoruz, zenginlikte mi?

Büyümeyi yavaşlatarak, fakirlikte dengeye ulaşmak kolaydır. Marifet, zora gelerek, büyüyerek, zenginlikte dengeye ulaşmaktır. Biz zora gelmekten hoşlanmadığımız için, yaşam felsefemiz kaderciliğe, kanaatkarlığa dayandığı için genelde büyümenin külfetini göze alamayız.

Biz "Bir lokma, bir hırka" felsefesine inanmışların çocuklarıyız. Biz "Ayağını yorganına göre uzat. Elindeki ile idare et" nasihatleri ile büyüdük. Geliniz görünüz ki, günümüzde halkımızın özlemi, "Başka ülkelerdeki insanlar gibi yaşamak." Bu özlem ile "Başka ülkelerdeki insanların yediğini yiyoruz, bindiği otomobillerin aynını getirterek kullanıyoruz, onların evlerinden daha lüksünü inşa ediyoruz."

Ama gelirimiz onlarınkinin çok çok gerisinde. Gelirin artması için üretmemiz lazım. Üreteceğiz ki gelirimiz artsın. Başkalarının tükettiklerini satın almak için harcadıkları para kadar gelirimiz olsun. Ülke gelirinin ölçüsünü milli gelir  rakamı gösterir.

Ülkede gelir artışı milli gelir rakamından izlenir. Buna da büyüme oranı denir. Başkaları bizden önce yola çıktı. Onun için önümüzde koşuyorlar. Onlara yetişebilmemiz için onlardan hızlı koşacağız. Açık anlatımıyla milli gelirin büyüme oranı ne kadar yüksek olur ise önümüzde koşanlara o kadar yaklaşırız. Büyüme hızını frenlersek aramızdaki uçurum büyür.

Büyümenin motoru sermaye ve emek ile sermaye ve emeğin verimliliğidir. Sermaye gelirin tüketilmeyen kısmından oluşur. Bizim halkımızın geliri düşük olduğundan gelirinin yüzde 80'inden fazlasını tüketiyor. Geriye kalan yüzde 20'nin altındaki tasarruftan oluşan sermaye...

Hızlı büyüme için yeterli değil. Emek bol ama sermayenin de emeğin de verimliliği çok düşük. Tasarrufun yetersizliği nedeniyle başka ülkelerin tasarruf fazlalarını faiz ödeyerek kullanmaya mecbur kalıyoruz. Buna alıştık. Her yıl kullandığımız dış tasarrufları cari açık (döviz açığı) rakamlarından izliyoruz. Giderek daha fazla dış tasarruf kullanmaya başladık. (1) Her yıl bu kadar dış tasarruf bulmak zor. (2) Gelen paranın maliyeti var. Bunu geri ödemeye mecburuz.

İşte bu noktada, ekonomi politikasını yönetenler bir seçim yapmak zorunda:

- Daha az dış tasarruf kullanmak (cari açığı küçültmek için) halkın tüketimine sınır getirilebilir. Büyümeye fren getirilebilir. Halkın gelir artışı sınırlandırılınca, halk daha az harcamak zorunda kalınca ve de ülkede daha az yatırım yapılınca, dış tasarrufa ihtiyaç küçülür. Cari açık aşağıya iner.

- Tasarruf artırılır. Halkın eline geçen gelirin daha büyük kısmını tasarruf etmesini sağlayacak mali politikalar uygulanır. Halk gelirinin yüzde 80'inden fazlasını tüketirken tüketim oranı yüzde 70'lere çekilir. Ücretler, maaşlar artırılmaz. Tersine vergiler artırılır. Böylece dış tasarrufa gerek kalmaz.

- Küçülmeye değil, üretime dayalı büyüme politikaları uygulanır. Büyüme politikaları gerçekçi döviz kuruna dayalı üretim  ve yatırıma dayandırılır. Gerçekçi kur ihracat  artışını teşvik eder, ithalatı sınırlandırır. İstihdam ve gelir artarken, cari açık da küçülür.

Bu politika ile devamlı olarak dışarıdan gelen parayı harcamaya alışmış bir ekonomiden, iç kaynağını yeterli hale getiren, dış kaynağa (sıcak paraya) bağımlılıktan kurtulan, kendi dövizini kendi yaratan bir ekonomiye geçmek mümkün.

Başkaları bunu nasıl yaptı ise biz de yapabiliriz. Bunu sağlayacak ekonomi politikalarını oluşturacak ve uygulayacak kadrolarımız var. Yeter ki, bunun ihtiyacını ülkeyi yönetenler, yönetmeye soyunanlar görebilsin. Bunun gereği halka anlatılabilsin.

Dünya Gazetesi

 

 

 

SİYASET  
VATANDAŞ, CHP ve CHP’Lİ
HÜSEYİN BENEK

TOPLUMSAL  
KRİZLERİN TEMELLERİ
FİKRİ ADİL

ÖNERİLER  
UYUŞTURUCUNUN KİŞİLERE VE TOPLUMA ETKİLERİ
DERMAN ABİ

TOPLUMSAL  
DİNDAR, DİNSİZLER!!! DİNSİZ DİNDARLAR!!
SITDIK FANİ

TOPLUMSAL  
TARIM ve HAYVANCILIKTA ÜRETİCİ SORUNLARI
M.Akif GÖKALP

TOPLUMSAL  
CUMHURİYETİN YÜZÜ KADINLAR
Nevval SEVİNDİ

TARİH  
TÜRKLERİN TARİHDE YERİ ve ÖNEMİ
Tomris VAKANÜVİS

ŞİİR  
NORMALİ AŞMAK!
AHSEN'E SEVDALI

SİYASET  
CHP TARTIŞMANIN KEYFİLİĞİ
AYDIN FİKİRLİ

GELECEK  
YAPAY ZEKA ve METAVERSE NEDİR?
Şahin KAHİN

Reklam

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

                                    M.Kemal Atatürk


Adrese Git
Sitemiz en iyi 1024 x 768 çözünürlükte ve Internet Explorer ile görüntülenir...
EpoxSoft