REFERANDUM DA SİYASET DİLİ

(Din İman Kurtaranlarla, Vatan, Rejim Kurtaranların Hikayesi)

Bir referandum yaşadık, kimimiz hayır dedi, kimimiz evet, hem evetçilerin, hemde hayırcıların içinde çatlak sesler çıktı, bu çatlak sesleri çıkaran bu grupların fanatikleriydi… Kimi dedi ki dini acıdan evet demek farzdı, demezseniz din elden gider, gidermiydi? Onu kimse düşünmedi, şunu da kimse görmedi… Kendilerine Müslümanların ülkesi dediğimiz ülkelerden Müslümanlar can hıraşla bize doğru veya Demokrasinin insan haklarının uygulandığı Hristiyan ülkelere doğru kaçıyorlardı… Neden Müslüman İslam dan kaçsındı ki? Demek ki başka bir şey vardı, İslam adını kullanan liderler kendi iktidarlarını güçlendirmek, korumak için İslami dedikleri, ama olmadığı bir kurallar sistemi kurmuşlardı… Muhalefet edenlere de siz Allahlın kurallarına mı muhalefet ediyorsun diye, basıyorlar cezayı, zulmü, sopayı… Demek ki, din kurtarma hikayesi yalan, dini sistem kurduk, kuruyoruz diyenlerden görüyoruz, o zaman böyle fanatikleri dinlemeyeceğiz, özellikle de dindarlar olarak dinlemeyeceğiz…

 Müslümanlar İslami denilen sistemden laik, demokratik bir sisteme doğru kaçışlarının nedenini anladıkça artık bu din kurtarma işinin oy devşirme işi olduğunu anlamış olmamız lazım… 14 asırlık dini kısa zaman önce kurulan bir siyasal grubun kurtarması ise başka bir hikaye…

Vatan rejim kurtaranlara gelince, yeniden kurtuluş savaşı gerekir diyenlere gelince, insan hop ne oluyoruz diyesi geliyor.. Senin istemediğin siyasal bir grup kazanınca vatan mı işgal edilmiş oluyor? Sana göre sen iktidara gelemeyince rejim mi değişmiş oluyor? Hele hele 60 yıldır iktidar olmadıklarını unutuyor bu fanatikler, hala yüksek perdeden ülke kurtarıyor, rejim koruyor, korkuları kullanarak vatandaşlardan oy alıyor… Her neyse nasıl dindarların eliyle din kirletiliyorsa, kendilerine demokratım diyenlerin eliyle de demokrasi kirletiliyor, benden söylemesi, dindarsan dinini yaşa, demokratsan demokrasiye önce kendin demokrat olarak sahip çık… Söylemlerini demokrasi ölçülerine göre belirle, sadece kendi tabanına hitap eden fanatik dili kullananları her siyasal grup geri çekmeli, demokratlar özellikle geri çekmeli, seslerini kısmalıdır ki gerilmeden, kırılmadan kopmadan, korkmadan, toplumsal soruna neden olmadan demokratik bir şekilde oy kullanalım, tercihlerimizi sandıklara yansıtalım… Demokrasi tecelli etsin…

Benim korkularımı kullananlara karşı uyanık olmak, din üzerinden oy isteyenlere karşıdakiler de Müslümanlar değil mi diye sormak, beni kaygılandıranlardan uzak durmak, demokrasi, laiklik gibi rejim özeliklerini dahada geliştirerek devletin kurumların kuralları yapmak, milletimizin yararına olacağını düşünüyor ve siyasilerimize öneriyorum… Partiler demokrasinin ana aktörleridir, bunların iç işleyişinin de demokratça olması zorunludur… Şimdi son soru, aşağıdan yukarı partilerimizin iç işleyişleri ne kadar demokratiktir? Biz hep şunu yapıyoruz, hep karşı tarafı eleştiriyoruz, karşı tarafın eleştirilerini dinlemiyoruz bile… Öz eleştiri kavramını ise iyiden iyiye unuttuk, öz eleştiride yapamıyoruz.. O zaman tek seçenek kalıyor bütün başarısızlıkların ardında başka bir el arıyoruz, üst akıl, aldatılmışlık gibi, en sorumsuzu sorumlu ilan etmek gibi kısacası başarısızlıkların sorumluları kim bilemiyoruz, bulamıyoruz… Siyaset gerçeklik üzerine yapılmak zorundadır bunu bilmiyoruz, ama bu efsaneye de inanmak istediğimizden olsa gerek ya geçmişi kutsuyoruz, ya gerçekle ilgisi olamayn söylemlere çok kolay inanıyoruz… Neden?

 Paranoyakça siyaset yapıyoruz da ondan, yapmak zorunda kalıyoruz, siyasetimize en önemli değerleri dayanak yaparsak, siyaseti daraltır, paronayayı çoğaltırız… Sakin olun, bilgiyle, akılla hareket edin, gerçekleri efsanelerle gizlemeyelim, sakin olalım, bilgiyle akılla hareket edelim, dilerim, öneririm.. selam ve sevgilerimle…

Mesut Görmez – 24.4.17 – vatandasfikri.com